Branson bizim işadamlarından hızlı davrandı

MİLLİYET Gazetesi'nden Meral Tamer, birkaç günden beri 9 günlük bayram tatilinin ekonomiye verdiği zararı anlatan yazılar yazıyor.

Tamer'in vurguladığı gibi, işin bir de trafik kazaları boyutu var.

Tatil süresi uzadıkça ölümlü trafik kazalarının çoğalması kaçınılmaz.

9 günlük Şeker Bayramı tatilinin başka önemli bir tahribatı da şu:

İstanbul'daki bombalı saldırılardan sonra dışarıya tepki ve güven mesajları vermekte geciktik, gecikiyoruz.

Oysa böyle durumlarda anında tepki gerek.

Dün sabah internetten yabancı gazetelere göz atarken Fransız Liberation gazetesinde şöyle bir resim:

Silahlı bir güvenlik görevlisi, sanırım Beyoğlu'nda bir barikatın önünde nöbette.

Arkasında kaygılı bir kalabalık.

Şu an, İstanbul'un batıya yansıyan yüzü böyle.

Dehşet görüntülerinden sonra şimdi korkulu, gergin bir şehrin görüntüsü.

Avrupalının, Amerikalının gazeteyi açınca gördüğü şeyler bunlar.

Biz ne yaptık?

Vatandaşlarına ‘‘Türkiye'ye gitmeyin’’ uyarısında bulunan ülkelere anında tepki vererek aklı başında mesajlar göndermek yerine, savunmada kaldık.

Kızdık, alındık.

Arkasından bir de şu UEFA meselesi çıktı.

Allah'tan şu eksantrik işadamı, Virjin'in patronu Richard Branson çıktı da ‘‘Türkiye'ye haksızlık yapıyorsunuz. İngiltere'nin de başına böyle bir bombalama olayı gelseydi ve Türkiye vatandaşlarına İngiltere'yi yasaklasaydı hoşunuza gider miydi?’’ dedi.

Gönül isterdi ki, Avrupa'yı iyi tanıyan, AB için lobi yapan, oradaki iş çevreleriyle ilişkileri olan işadamlarımız batılı gazetelere Branson'dan önce bu tür açıklamalar yapsın.

‘‘Türkiye'ye haksızlık yapıyorsunuz’’ desin

Ama ne yazık ki böyle olmadı. Araya bayram tatili girdi.

Yaşadığımız kritik günlerden sonra 9 günlük tatil, büyük talihsizlik.

Avrupa ekonomisi

EKONOMİK
ve Kalkınma İşbirliği Örgütü (OECD), iki gün önce bir rapor yayınlıyor.

Raporun Türkiye'yle ilgili bölümünü dünkü gazetelerde okudunuz.

Gelelim dünya ekonomisini ilgilendiren bölümüne.

OECD'nin baş ekonomisti Jean Phillip Cotis'in raporuna göre dünya ekonomisi iki yolda.

Sanayileşmiş 30 ülke bu yıl yüzde 2'lik bir büyüme kaydedecek.

2004 yılı için öngörülen oran yüzde 3.

2005 oranı ise yüzde 3.1.

Dünya ekonomisindeki iyileşmenin lokomotifi Amerikan ekonomisi.

Raporun sürprizi ise, neredeyse 10 yıldan beri durgunlukta olan Japonya.

Yeni yatırımlar ve ihracatın canlanması, Japon ekonomisinin iyileşme trendine girmesine yol açmış.

Peki ya Avrupa?

Ekonomisi neden diğer ekonomiler kadar hızlı toparlanamıyor?

Cotis diyor ki:

‘‘Euro, Avrupa ekonomisinin üzerinde Demokles'in kılıcı gibi sallandıkça sıkıntı devam eder.’’

Güçlü Euro karşısında zayıf Dolar, Avrupa ekonomisinin bir sıçrama yapmasının önünde engel.

Yine Cotis'e göre, Avrupalı şirketlerin ağır borç yükü, yeni yatırım yapmalarına olanak vermiyor.

Euro alanı için bu yıl yüzde 0.5'lik, 2004 için yüzde 1.8'lik büyüme öngörülmüş.

Avrupa ekonominin ağır aksak gitmesinin bir nedeni de Almanya ve Fransa yüzünden ağır yara alan İstikrar Paktı.

Euro kullanan ülkelerin imza atmış oldukları bu İstikrar Paktı, bütçede kamu açığının yüzde 3'ün üzerine çıkmasını yasaklıyor bildiğiniz gibi.

Yasağa uymayan iki ülke var:

Almanya ve Fransa.

OECD raporu, bu ülkelerden 180 derecelik yapısal reformlar bekliyor.

Raporun yayınlanmasından tam 1 gün önce, Brüksel'de İstikrar Paktı üzerinde kopan fırtınadan sonra Fransa ve Almanya gereken önlemleri almayı vaat etmişler.

Hatta ilk kez kamu harcamalarının altı ayda bir Avrupa Komisyonu'nun kontrolünden geçmesine razı olmuşlar.

Göreceğiz vaatlerini tutup tutmayacaklarını.
Yazarın Tüm Yazıları