Bıyıklı Bey'in Paris ziyareti

AKP Lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın Paris ziyareti, tam Fransız basınında ‘‘Türkiye AB üyesi olmalı mı, olmamalı mı’’ tartışmalarının alevlendiği günlere rastgeldi.

Hafta başından beri Paris'teyim, gazetelerde her gün Türkiye meselesi.

Le Monde, Le Figaro, üyelik yanlılarıyla, karşıtlarının düello alanı gibi.

Bir gün Le Figaro'da Alain Besançon imzalı ‘‘Hayır, Türkiye Avrupalı değil’’ yazısı, ertesi gün Le Monde'da eski başbakan Michel Rocard imzalı ‘‘Türkiye'ye evet demek yaşamsal’’ makalesi.

MEDEF (Fransızların TÜSİAD'ı) direktörü Thierry Courtaigne bu tür tartışmaların son derece sağlıklı olduğu kanısında.

‘‘Valery Giscard d'Estaing iyi ki konuştu. Basında, şimdiye kadar duymadığım müthiş ilginç görüşler buluyorum’’ diyor.

Erdoğan'ın Chirac ile buluşması işte bu iklimde gerçekleşiyor.

Gazetelerdeki tartışmalar nedeniyle AKP liderine ilgi hayli fazla.

Sabah TV5'te Erdoğan-Chirac buluşmasını haber veren spiker, o sırada ekrana görüntüsü gelen AKP liderini tanıtmak için ‘‘Bıyıklı Bey’’ sözlerini kullanıyor.

Öyle ya, Avrupalılar İspanya Başbakanı Aznar dışında bıyıklılara pek alışkın sayılmaz.

AKP liderinin Chirac görüşmesinden sonra Türkiye Büyükelçiliği'ndeki basın toplantısını elbet kaçırmıyorum.

Dediğim gibi, ilgi büyük ve elçilik binasının konferans salonu, AKP lideriyle birlikte seyahat eden Türk gazetecilerinin yanı sıra Fransız ve Paris'teki diğer yabancı gazetecilerle neredeyse tıka basa dolu.

Yabancı gazetecilerin sorularından bizim meslektaşlara sıra gelmiyor.

AB, Kıbrıs derken Fransız gazetecinin biri ‘‘Konuşmalarınızda İslam'a hiç atıfta bulunmuyorsunuz neden’’ diye soruyor.

Erdoğan'ın cevabı şöyle: ‘‘Ben politikacıyım, böyle meselelerle bizim Diyanet İşleri Başkanlığı ilgilenir.’’

Basın toplantısının bir yerinde, Paris'te temaslarını sürdürmekte olan Ermeni Patriği II. Mesrob salona girerek Erdoğan ile tokalaşıyor.

Sanıyorum Fransız gazeteciler bu kadar renkli bir basın toplantısını hayatlarında görmediler, görmeyecekler.

Türkiye'nin AB bütçesine maliyeti ne olacak

FRANSIZ Maliye, Ticaret ve Sanayi Bakanlığı’nın denizaltı hissini veren binasındayız.

Bakanlık uzun yıllar Louvre Müzesi'nin büyük bir bölümünü işgal etmiş.

Müzenin yıllar süren bir mücadeleden sonra atmayı başardığı bakanlık, Mitterrand'ın Chemetov adındaki bir mimara ısmarladığı bu binaya taşınmış.

Dış Ekonomik İlişkiler Müsteşarlığı'nın Avrupa Birliği Bürosu Müdürlüğü'nden yetkililer genişlemeyle ilgili bilgiler aktarıyor.

Mesela, Fransa'nın 2004 yılında üyelikleri kesinleşecek olan 10 aday ülkede pazar payı oldukça küçük. Almanya'nın payı yüzde 25 iken, Fransa'nın payı sadece yüzde 6.

Bu elbet Almanya'nın hem aday ülkelere daha yakın olmasından, hem de onların ekonomisine daha uygun ürünler ihraç etmesinden kaynaklanıyor.

Yetkililere göre Fransa'nın geride kalmasının başka bir nedeni de bu ülkelerdeki özelleştirmede fazla temkinli davranması.

Peki genişlemenin yükü ne olacak?

10 adaya 3 yıl boyunca ödenecek miktar 15 milyar Euro. Fransa'nın payına düşen ise yıllık GSMH'nin yüzde 0.03’ü.

AB Bürosu rakamlarla oldukça haşır neşir.

Türkiye aday olduğu takdirde AB bütçesinden ne kadar para gidecek diye sorduk.

AB'nin bütçesi halen 100 milyar Euro. Bunun 30 milyarı kalkınma için kullanılan yapısal fonlara, 40 milyarı ortak tarım politikalarına, 30 milyarı çevre araştırmaya ayrılıyor.

Türkiye'nin üye olması durumunda yapısal fonlar otomatikman 45 milyar Euro'ya fırlayacak. Yani Türkiye'nin maliyeti 10 aday ülkeye bedel.

Paribas: Türkiye'ye ilgimiz sürüyor

BNP Paribas kendisini ‘‘değişen dünyanın bankası’’ diye tanıtıyor.

85 ülkede varlık gösteren bankanın 85 bin çalışanı var ve bunların 33 bini Fransa dışında görevli.

2001 yılında 4 milyar Euro'luk kárı olan banka bugünlerde Fransa'da oldukça gündemde, zira hafta başında Credit Lyonnais Bankası’nda devletin açık arttırmaya çıkardığı yüzde 10.9'luk payını 2. 2 milyar Euro'ya satın almış. Yani şu anda Credit Lyonnais'nin de en büyük hissedarı durumunda.

BNP Paribas'nın, uluslararası ticaret ve proje finansmanından sorumlu yetkililerinden Dominique Remy ile Credit Lyonnais operasyonundan hemen sonra görüştük.

Türkiye'de daha önce Finansbank ile pazarlığa oturan ancak bunu sonuçlandıramayan BNP Paribas Türkiye'de yeni yatırımlara nasıl bakıyor?

Dominique Remy'ye bunu sorduk.

Remy, bankasının ihracat kredisinde ve hazine tahvillerinin satışında Türkiye'de önemli bir yeri olduğunu söylüyor.

‘‘Finansbank ile görüşmeler kesilse dahi bu bizim Türkiye'ye ilgimizin bittiği anlamına gelmez’’ diyor.

Yeni yatırım için fırsat kolladıklarını hatta bazı finans gruplarıyla görüşmelerin devam ettiğini ilave ediyor.

Dominique Remy, BNP Parisbas'nın halen kimlerle görüştüğü konusunda asla sır vermiyor:

‘‘Sadece İsviçreli bankacıların değil tüm bankacıların kendilerine sakladıkları bilgiler vardır’’ diyor.

BNP Paribas'nın Türkiye'de yatırım yapmayı planladığı bir başka alan ise ‘‘advantage’’ benzeri tüketim kartları.
Yazarın Tüm Yazıları