Paylaş
Amaç memleketimizin yöresel peynirlerini İstanbullular ile buluşturmak.
Zengin peynir kültürümüzü tanıtmak için ilk kolları sıvayan bildiğim kadarıyla gazeteci-yazar Artun Ünsal.
Ünsal’ın Süt Uyuyanca- Türkiye Peynirleri kitabı 1997 yılında yayınlanıyor.
20 yıl boyunca Anadolu’nun hemen her noktasında peynirlerimizin peşine düşen Berrin Bal ile Neşe Aksoy Biber’in, Anadolu’da 52 peynir tespit ettikleri “Peynir Aşkına” kitabı ise 2015 yılında raflara çıkıyor.
Ünsal’ın “Peynir Aşkına” için söylediği şu sözler önemli:
“Küresel Kültürü reddetmeyen ancak yerel kültürü korumadan da küresel olunamayacağını daima savunan bir kişi olarak kitap beni yüreklendirdi”.
Yerel kültürü korumayı bizden önce keşfeden Batı’nın keşke izinden gitsek.
Fransızların Rokfor, İtalyanların Parmesan peynirleri yerel tatların küresel boyutta tanınmasına en iyi örnekler.
Dolayısıyla Artun Ünsal’dan başlayarak Bal ve Biber ikilisinin peynir çeşitlerimizi önce bizlere tanıtmak için harcadıkları çabalar alkışı fazlasıyla hak ediyor.
NEŞE BİBER VE BERRİN BAL ÖDÜLLERİYLE
ANADOLU PEYNİR CENNETİ
Berrin Bal’ın şu sözleri peynir hazinemize önemli bir pencere açıyor:
“Anadolu bir cennet. Her köşesinde bir hikaye çıkıyor karşınıza. Türkiye peynir gezilerimizde de Konya Karaman hattında Selçuklular’dan bu yana gıda saklanan obrukların günümüzde de hala peynir saklamak için kullanılması, Kayseri Develi’de sabah erken sağılan sütün, ağır ateşte bakır kazanda, 3 saat sonunda mayaya gelmesi, göçle gelen Çerkez, Abaza, Kars gravyeri gibi peynirlerin Anadolu’daki dönüşümleri etkileyici hikayeler”.
Şimdi geliyoruz ikilinin, Gourmand World Cookbook Award 2019 ödülünü kazanarak, dünyanın en iyi peynir kitabı seçilen ikinci kitabına:
“50 Peynirli Şehir Balıkesir”.
İlk kitabın piyasaya çıkmasından ve medyanın ilgisinin, peynir için yollara düşen iki kadın girişimciye çevrilmesinden sonra dönemin Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur kendilerini şehre davet ediyor.
Uğur’un deyişiyle “Balıkesir Türkiye’nin en büyük mandırası”.
Boşuna söylenmiş sözler değil bunlar.
Bölgede üretilen çiğ süt, şehrin geleneksel reçetelerini teknolojiyle geliştiren 138 mandıra ve sayısı 11’e ulaşan sanayii firması tarafından işleniyor.
Sektörün süt kalitesini arttırmaya yönelik çalışmaları, sağlıklı, kaliteli ve yenilikçi peynir üretimiyle ilgili bilgi birikimi, kalifiye peynir ustaları Balıkesir için olduğu kadar memleket için de önemli bir değer.
Balıkesirli bazı işletmeler teknolojide kaydettikleri gelişmeler sayesinde uluslararası pazarlara açılmayı başarmış.
50 YÖRESEL PEYNİR TESPİT EDİLİYOR
Berrin Bal ve Neşe Aksoy Balıkesir Belediyesi’nin yörenin peynirlerinin kayıt altına alınması ve kitaplaştırılması önerisini kabul ediyorlar.
Balıkesir Belediyesi Kırsal Kalkınma ekibiyle Balıkesir’i karış karış geziyorlar.
İki yıl boyunca, kasabalarında, dağ ve ova köylerinde, meralarda üreticilerle, zanaatkarlarla buluşuyorlar ve süt ürünlerini kayıt altına alıyorlar.
Neticede 50 tane yöresel peynir tespit ediyorlar.
Bal, Balıkesir kitabını yazarken yazılı bilgi ve kaynak eksikliğinin farkına vardıklarını ve peynir çeşitliliğini kayıt altına alarak bu değerli mirası gelecek nesillere aktarmayı hedeflediklerini söylüyor.
Yerel ürünler üzerinden son derece zengin bir içerikle yayınlanan kitap, 1995 yılından bu yana gıda kültürü ve kitapları konusunda bilinen en prestijli yarışması Gourmand Awards’a gönderiliyor.
İlk seçmelerde Gourmand World Cookbook Award 2019 finaline kalıyor.
Bu arada 12 finalist arasında, Fransa, İsviçre, İtalya, Almanya gibi “peynirci’ ülkeler var.
Geçtiğimiz temmuz ayında ise Makao’da gerçekleştirilen ödül töreninde dünyanın en iyi peynir kitabı seçiliyor.
Yakında İngilizceye çevrilmesi planlanan kitap şahane peynirlerimizi dünyaya açmak için önemli bir adım.
Öte yandan Bal’ın dediği gibi, geleneksel ürünlerin niteliklerini koruyarak, nesilden nesile aktarmak potansiyel ekonomik değerlerini de korumak anlamında.
GASTRONOMİ BULUŞMASI SİRHA 14-16 KASIM’DA İSTANBUL’DA
MADEM ki peynirlerimiz üzerinden söz gastronomiden açıldı devam edelim.
36 yıldan beri dünyada yeme içme sektörünü buluşturan , her yıl dünyadan 25 bin şef ile 200 binin üzerinde sektör profesyonelini ağırlayan Sirha Lyon fuarının biri İstanbul, diğeri Budapeşte olmak üzere iki ayağı daha var.
Olimpiyat Oyunları’ndan G20 zirvesine pek çok uluslararası organizasyonda imzası olan GL Events Sirha İstanbul’u düzenliyor.
Bu etkinliği konuşmak üzere geçenlerde GL EventsTürkiye Genel Müdürü Gülperi Erkanlı ile buluştuk.
Erkanlı’ya Sirha İstanbul’un Türkiye’nin gastronomisine, mutfağımızın tanıtımına nasıl bir katkı yaptığını sordum.
Bu arada Sirha’nın düzenlendiği Lyon ve Budapeşte’de Michelin yıldızlı restoranlar var, İstanbul’da yok.
Erkanlı bu yüzden “Türkiye ve İstanbul’un bu fuara henüz Michelin oluşumu içinde yer almamakla birlikte ev sahipliği yapması anlamlı” diyor.
Fuar dünyanın en önemli şef yarışması Bocuse d’Or Türkiye finalini kapsıyor.
Hem Türk şeflerin dünyaya açılmaları, hem gastronomimizin fuardaki çeşitli platformlarda tartışılması Türk Mutfağının tanıtımına katkı yapacak kuşkusuz.
Paylaş