Bakalım Louvre Müzesi, İslam ve Batı'yı yakınlaştıracak mı?
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Louvre Müzesi'nde önümüzdeki günlerde bir İslam sanatıbölümü açılıyor.
Yaklaşık bir asırdan beri yedi bölümü olan müze için bu, devrim anlamında bir girişim, Peki Atlantik'ten Filipinlere, Kafkasya'dan Afrika'ya kadar 14 asır boyunca uzanan İslam uygarlığı şimdi mi geldi Fransızların aklına?
RİVAYET o kiFransız Cumhurbaşkanı Jacques Chirac bir süre önce entegrasyon meselesiyle ilgili bir konuşmasının bir yerinde şöyle demiş: ‘‘Yeryüzünün en prestijli kültür kurumlarından biri olan Louvre Müzesi'nde sadece İslam Sanatına ayrılmış bir bölüm olmasını diliyorum.’’
Yine rivayet o ki, Chirac'in bu sözlerinden hemen sonra Louvre Müzesi yetkilileri bir İslam Sanatı bölümünün açılması için kolları sıvamışlar.
Chirac'ın bu işteki rolünü tam olarak kestiremezsek de neticede Louvre Müzesi'nde önümüzdeki günlerde bir ‘‘İslam Sanatı‘‘ bölümü açılıyor.
Yaklaşık bir asırdan beri yedi bölümü olan müze için bu, devrim anlamında bir girişim,
Louvre Müzesi'ni gezmiş olanlar bilir.
Bugünkü haliyle müzede İslam eserleri mevcut.
Ama hepsi bir arada değil, müzenin çeşitli koleksiyonları arasına serpiştirilmiş bir durumda.
Meselá, Türkiye'de 16. yüzyılda yapılmış, altın ve kıymetli taşlarla bezeli yeşim kupaları müzenin ‘‘Sanat Objeleri’’ bölümünde görebilirsiniz.
Osmanlı dönemi el yazmalarının, minyatürlerinin de yolunuzun üzerine çıkması pekálá mümkün.
Louvre Müzesi'nin elinde İslam Sanatı'na ait 10 bine yakın parça olduğu söyleniyor.
Bunların arasında seramikler, metal, cam, fildişi, ahşap yontular, halılar, kumaşlar, minyatürler, el yazmaları, Memlûklar döneminde, 13. yüzyılda Suriye ya da Mısır'da yapıldığı sanılan gümüş ve altın kakmalı bir vaftiz banyosu ve daha nice sanat objeleri var.
Peki Atlantik'ten Filipinler’e, Kafkasya'dan Afrika'ya kadar 14 asır boyunca uzanan İslam Uygarlığı şimdi mi geldi Fransızların aklına?
İslam Sanatı'na ilgisizliği açıklamak için bir sürü tez ortaya atılıyor.
Batı'nın kabul ettiği estetik kriterlere uymadığı ya da insan ve hayvan tasviri yasak olduğu için koleksiyoncuların burun kıvırdığı, dolayısıyla bu sanatın yaygınlaşmadığı, tezlerden bazıları.
Tezler doğru da olabilir, yanlış da.
Ancak kesin olan bir şey var, Avrupalılar yüzyıllar boyunca İslam'a kuşku ile bakmışlar.
Floransa Üniversitesi Ortaçağ tarihi profesörlerinden Franco Cardini'nin ‘‘Avrupa ve İslam, Bir Anlaşmazlığın Hikayesi’’nde anlattığı gibi Haçlı Seferleri, Viyana kapılarına dayanan Osmanlı, sömürgecilik, göçmenler, kısaca herşey Avrupalı ile İslam'ı karşı karşıya getirmiş.
Öyle olunca tüm bir uygarlığın sanatına da kayıtsız kalınmış.
Louvre Müzesi'nin jestiyle Fransızlar önemli bir adım atıyor.
Ne demişti Chirac yukarıdaki konuşmasının bir yerinde?
‘‘Kültürel çeşitliliğe saygı, diyalog, hoşgörü ve ötekini tanımakla şekillenecek bir dünya insanlara barışı getirebilir ancak.’’