Araştırmalar göstermiş ki, bebekler daha birkaç aylıkken bile kundağına doğru eğilen iki insandan güzeline doğru gülümsüyor. Çoğumuzun dünya vizyonu güzel olanın illa iyi olacağı şeklinde.
Sevgili anneannem ‘Yüz değil ruh güzelliği önemli’ derdi. Fena halde yanıldığının kanıtı dünyada bir yılda güzelleşmek için harcanan paranın miktarı: Tamı tamına 200 milyar dolar. Bu sadece kremlere, şampuanlara, parfümlere filan ödenen para. Estetik ameliyatları ilave ederseniz yekûn kaça fırlar bilemem.
Hafta başında Londra’da, güzellik sektörünün önde gelen isimlerinden P&G’nin panelinde ‘güzellik’ tartışılıyor.
Sektörün bu kadar büyümesinde medyanın güzel kadını ön plana çıkartmasının, mankenleri birer idol haline getirmesinin ne kadar payı var?
Kadınları bir ayda 10 yıl gençleştirmeyi vaat eden reklamlar etik mi? Güzellik ve ebedi gençlik peşinde koşarken diğer değerler ne olacak?
Meselá anneannemin ‘ruh güzelliği’?
GÜZELLİĞİN ÇEKİM GÜCÜ
Harvard Üniversitesi’nden Psikolog Nancy Etcoff ‘En güzelin hayatta kalması’ diye bir kitap yazmış. Güzellik gereksiniminin sanayi tarafından yaratılmadığı, insanlık tarihi boyunca evrensel bir çekim meselesi olduğu iddiasında.
1580’li yıllarda ‘Denemeler’i kaleme almış olan Montaigne de demişti zaten...
‘Güzellik insanlar arasında çok tutulan bir şeydir. Aramızda ilk anlaşma onunla başlar. İnsan ne kadar vahşi, ne kadar kötü yaradılışlı olursa olsun onun büyüsüne kapılmaktan kendisini alamaz.’ (Sabahattin Eyüboğlu çevirisi)
Nancy Etcoff, güzelliğe merakın daha bebekken başladığını söylüyor.
Araştırmalar göstermiş ki, bebekler daha birkaç aylıkken bile kundağına doğru eğilen iki insandan güzeline doğru gülümsüyor. Çoğumuzun dünya vizyonu güzel olanın illa iyi olacağı şeklinde.
DAHA BAŞARILILAR
İngilizler ve Amerikalıların yirmi yıla yakın bir süreden beri yaptıkları araştırmalar ise güzellik ile başarı arasında bir ilişki olduğunu kanıtlamış durumda.
Okul döneminden başlarsak, çok acı ama, güzel öğrenciler çirkince olanlardan daha iyi not alıyorlar.
Çalışma hayatında da terazinin kefesi daima güzelden yana.
Aynı yetenekte, aynı diplomaya sahip olsalar da çirkince olanların iyi bir kariyer ve yükselme şansları daha düşük. İşten çıkarılma oranları ise daha fazla.
AŞKTA DA DURUM AYNI
Aşk ve evlilik meselesine gelince, sosyologlar bir kadının en büyük sermayesinin güzelliği olduğu konusunda fikir birliği içerisinde. Söyledikleri bir şey daha var: İnsanların kimliklerinin tümünü görünüşe yüklüyor.
Geçenlerde Nouvel Observateur dergisinde Fransız Psikiyatr Samuel Lepastier’nin şu tespitine de değinmeden geçemeyeceğim: ‘Yazının olmadığı toplumlarda, beden ilk planda ve yazılı bellek olmadığı için ona sinyaller yükleniyor. Yazının bulunmasıyla beden bu yükünden kurtuluyor. Bugün ise yazı mevzi kaybetmiş durumda. Görüntü çoğu zaman yazının ve hatta düşüncenin yerini alıyor.’
Lepastier buna kanıt olarak, politikacıların anlamlı bir söylev yerine imajlarına önem vermelerini örnek gösteriyor.
Görünüşe önem vere vere ilkel toplumların durumuna düştük demeye getiriyor.