Paylaş
Neyin bilançosu?
Dünya Ekonomik Forumu’nun son "Cinsiyet Uçurumu" Raporunda 123. sıraya düşen Türkiye’deki kadının durumu bilançosunu.
Bilançonun ana başlıkları şöyle:
Kadın İstihdamı yüzde 22’ye geriledi.
Başbakan Erdoğan’ın 3 çocuk ısrarı AKP Hükümeti’nin kadının toplumsal rolüne bakışını ortaya koydu.
Yani kadın evde oturacak, iş yaşamına katılmayacak.
Avrupa Parlamentosu’nun, Emine Bozkurt’un kadın raporunda oluşturulmasını önerdiği "TBMM Kadın-Erkek Eşitliği Komisyonu" bir başka bahara kaldı.
Kadının bireysel özgürlüklerinin genişletilmesi sivil anayasayla birlikte rafa kaldırıldı.
Peki KAGİDER’in 2009 yılından beklentileri neler?
Elbet yukarıdaki negatif bilançonun pozitife dönmesi.
Ama önemli bir şey daha var.
Onanç, AKP Hükümeti’nden AB ile müzakere sürecine bir kadın müzakerecinin de atanmasını bekliyor.
Büyük bir hayal.
Bu arada yeri gelmişken, DEF’in "Cinsiyet Uçurumu"nun sonuçlarına itiraz eden bazı meslekdaşlarıma şunu hatırlatmak istiyorum.
Sizlerin itirazı ne yazık ki pek bir şeyi değiştirmiyor.
Sonuçta, Türkiye’nin "Cinsiyet Uçurumu"nda 123. sırada olduğu rapor uluslararası toplantılarda referans gösteriliyor.
İtiraz edecek birileri varsa onların resmi makamların olması gerekmez mi?
Kadından sorumlu Bakan Çubukçu ya da ona bağlı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü gibi.
Ellerinde Türkiye’de kadının durumuyla ilgili somut veriler, istatistikler varsa rapordaki verilere karşı çıkarlar.
Biz de hep birlikte, bir sonraki "Cinsiyet Uçurumu" Raporu’nda Türkiye’nin üst sıralara tırmandığını görürüz.
Öyle değil mi?
Oysa biz bu kampanyayı çok sevmiştik
DÜN sabah KAGİDER’in toplantısına giderken Kuruçeşme yakınlarında Ka-Der’in afişi gözüme çarpıyor.
Başbakan Erdoğan ortada.
İki elini MHP lideri Bahçeli’yle, CHP lideri Baykal’ın omuzlarına atmış.
Fotomontaj afişin yanında ve altında "Yüzde 50 kadın aday için üçümüz aynı fikirdeyiz" cümlesi var.
Bahçeli işte bu afişin toplatılması için mahkeme başvurmuş.
Ka-Der Başkanı Hülya Gülbahar, afişlerin toplatılması durumunda kampanyanın ağır bir darbe alacağı görüşünde.
Kampanya neyi amaçlıyordu?
Yerel yönetimlerde yüzde 1’lik kadın oranını çoğaltmak.
Siyasi liderlerimiz bu utanç tablosunu değiştirmek için yıllardır çaba harcayan Ka-Der’e destek olacaklarına köstek oluyorlar.
Gülbahar" Kadınların yerel yönetimlerde temsil oranını kendi haline bıraksak daha da düşecek. 15 Ocak tarihine kadar kadın adayların şansı var. Bu tarihten sonra listeler kesinleşecek" diyor.
Zaten partilerin sitelerine bugün baktığınızda aday gösterilen kadınların bir elin parmakları kadar.
Ka-Der’in bu yaratıcı kampanyası durumu belki biraz kadınlar lehine hareketlendirebilecekti.
Bölge halkı GAP Eylem Planı’na inanmıyor
GEÇENLERDE Capital ve Ekonomist Dergileri’nin düzenlediği CEO Club toplantısında GAP’tan sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren’e rastladım.
Başından beri izlediğim GAP Eylem Planı’yla ilgili gelişmeleri sordum.
Ekren, eylem planının başarıyla devam ettiğini, 2008 yılında bölgeye 1 milyar YTL’lik ek ödenek ayrıldığını söyledi.
İşsizlik Fonu ve özelleştirme gelirlerinden gelen kaynaklarla GAP’a 2008 yılında toplam 1 milyar 894 milyon ödenek ayrılmış.
Ekren’in verdiği rakamlara rağmen GAP ile ilgili kafamdaki belirsizlikler devam ediyor.
Örneğin, bölgede kurulacakları söylenen kalkınma ajansları ne oldu?
Sosyal projeler ne durumda?
Tuzlanma meselesi, sulama kanalları gibi konularda nasıl gelişmeler kaydedilmiş?
TESEV’in üç gün önce açıkladığı "Kürt Sorunun Çözümüne Dair Bir Yol Haritası" Raporu oldukça kapsamlı bir çalışma.
Raporun Ekonomik Reformlar bölümünde, GAP Eylem Planı’na ayrıntılı bir şekilde değinilmiş.
TESEV’e göre, Başbakan Erdoğan’ın geçtiğimiz mayıs ayında açıkladığı eylem planında sorunlu yönler ağır basıyor.
Bunlardan bazıları şöyle:
Bir kere planın nasıl hayata geçeceği oldukça belirsiz.
Planın uygulanmasında STK’ların rolü göz ardı edilmiş.
Tarım ve hayvancılık sektörünü canlandıracak kapsamlı önlemleri içermiyor.
Bölgenin turizm potensiyelini değerlendirecek yeni bir stratejiden yoksun.
TESEV’in en önemli tespiti ise bölge halkının GAP Eylem Planı’na kuşku ve karamsarlıkla baktığı.
Eğer halk inanmıyorsa o plan nasıl uygulanabilir?
Paylaş