Paylaş
İstanbul Kültür Üniversitesi Adalet ve Suç Psikolojisi Laboratuvarı tarafından hazırlanan “Türkiye Şiddet Haritası-2024” raporu yayımlandı. Sonuçlar sarsıcı.
Rapora göre, Türkiye’de çocuğa yönelik şiddet dünya ortalamasının yaklaşık 2, 60 yaş ve üstüne yönelik şiddet ise 3.5 katı. Fail ile mağdur arasındaki tanışıklık seviyesi yükseldikçe şiddetin dozu da artmakta. Bir başka deyişle şiddet önce “aile” yani en yakın çevrede yaşanıyor. İşte raporun detayları.
YAKINLIK DERECESİ ARTTIKÇA ŞİDDET DAHA ÖLÜMCÜL OLUYOR
İstanbul Kültür Üniversitesi Adalet ve Suç Psikolojisi Laboratuvarı kurucu direktörü, Doç. Dr. Ayhan Erbay ve ekibi tarafından, ana akım ve yerel medyaya yansıyan şiddet olaylarının; kim tarafından, hangi tür silahla, hangi sosyo-ekonomik koşullarda ve nerede işlendiği gibi, detayları da incelenerek hazırlanan rapora göre;
-Kişilerarası şiddet daha çok cinayet ya da ağır yaralama ile sonuçlanmakta.
-Şiddet olaylarında ateşli silahlar bir, kesici-delici aletler; bıçak ve sert cisimler ikinci sırada olacak şekilde yoğun şekilde kullanılmakta.
-Nüfusun yoğun olduğu bölgelerde; Marmara Bölgesi yüzde 48.9, İç Anadolu Bölgesi yüzde 21.4 gibi şiddet olayları daha yoğun görülmekte.
-Şehir bazında incelendiğinde ise nüfus yoğunluğu İstanbul, Ankara gibi şehirlere göre hayli az olan Çorum, Edirne, Aksaray ve Kırıkkale gibi şehirler şiddet olaylarında üst sıralara çıkmakta. Rapora göre bu durum nüfus yoğunluğundan ziyade ancak sosyo-ekonomik seviyenin giderek bozulması, göçmen yoğunluğunun artması, eğitim-sağlık gibi imkânların daralması ve ortak sosyal değerlerin terkedilmesi ile açıklanabilir.
KADINLAR, ERKEKLER TARAFINDAN ÖLDÜRÜLÜYOR
-Rapora göre her 10 erkekten 5’i cinayet, 5’i yaralama her 10 kadından ise 7’si cinayet, 2’si yaralama ve 1’i
cinsel saldırı mağduru.
-Kadınların cinayet ve yaralama mağduru olduğu olayların yüzde 53’ünden fazlasında failler genellikle erkekler ve bu erkekler de kadınların genellikle birinci derece akrabası; eşi, eski eşi, sevgilisi, eski sevgilisi, babası, çocuğu vs., olmakta.
-Erkekleri öldürense yine erkekler! Erkeklerin cinayet mağduru olduğu olayların yüzde 37’si, yaralama olaylarının ise yüzde 16’sıysa erkek arkadaşı/komşusu tarafından gerçekleştirildi.
ÇOCUK CİNAYETLERİ DÜNYA ORTALAMASININ 2 KATI
-0-17 yaş arası- çocuk ve genç nüfusa yönelik- şiddet eylemleri de artışta! 2024’te 62 çocuk cinayeti, 79 yaralama olayı yaşanırken, faillerin yüzde 33.3’ü mağdurla birinci derece akraba, yüzde 27.3’ü de arkadaşı, komşusu ya da hasmı çıktı. Birleşmiş Milletler Suç ve Uyuşturucu raporuna göre 0-17 yaş arası cinayet amaçlı eylemlerin ortalaması yüzde 2.6. Türkiye’de ise bu oran yüzde 4.7 olarak hesaplandı. Bu da dünya ortalamasının yaklaşık 2 katı demek.
YAŞLILARA YÖNELİK ŞİDDET TIRMANIYOR
-60 yaş ve üzeri, yaşlı nüfusuna yönelik şiddet de hızla tırmanıyor. 2024’te, +60 yaşa yönelik toplam 131 olayın 99’u cinayet ile sonuçlandı. Yani neredeyse tamamı öldürme amaçlı idi. Bu cinayetlerin yüzde 43’ü ateşli silahla gerçekleştirilirken, yaşlı bireyleri çocuğu, damadı ya da torunu öldürdü veya yaraladı. Yaşlılara yönelik şiddet eylemlerinin ortalaması ise dünya ortalamasının 3.5 katı oldu.
FAİLLER YANI BAŞIMIZDA
Rapora konu olan 1302 şiddet olayının 1211’inde (yüzde 93) erkekler, 91’inde (yüzde 7) kadınlar saldırgandı. Olayların yüzde 63’ü tanıdıklar, yüzde 13’ü tanıdık olmayan/ yabancı saldırganlar tarafından gerçekleşti. Buradan hareketle, failler ile mağdurlar arasındaki yakınlık seviyesi arttıkça, şiddetin en yakın çevrede bir başka deyişle genellikle hep “yanı başımızda” gerçekleştiği fikrine ulaşıldı.
KUTUPLAŞTIRICI ŞİDDET DİLİNİN YUMUŞATILMASI ŞART
Doç. Dr. Ayhan Erbay, yaşlılar ile çocuklara yönelik şiddetin kadınlara yönelik şiddete benzer şekilde hızlı arttığını tespit ettiklerini söylüyor ve ekliyor: “Bu da demek oluyor ki çocuklarımızı ve yaşlılarımızı koruyamıyoruz. Çocuklara yönelik şiddet olayları nispeten ‘kol kırılır yen içinde kalır’ misali geri planda kalırken, bu konudaki toplumsal hassasiyetimiz de sanıldığı kadar yüksek değil. Yanı sıra 60 yaş ve üzeri yaşlı grubuna yönelik şiddet de dünya ortalamasının çok üzerinde. Toplumumuzda, mahalle baskısı ve geleneksel sebeplerle, bakımevi kültürü yaygın değil. Ama bakım veren ile bakım alanın aynı evi paylaşması bir süre sonra- ekonomik ve fiziki hastalıklar gibi sebeplerle- gerilime, sonrasında da şiddete dönüşmekte.”
“Kadına, çocuk ve yaşlılara yönelik şiddet olaylarının ise ortak bir paydası var! Bu 3 grupta da fail genelde mağdurun ‘en yakındaki kişi/kişiler.’ En yakınımızdaki kişinin bizi anlayan, değer verip, sahip çıkan kişi olmasını bekleriz değil mi? Bu, her zaman doğru değil maalesef. Hatta son yıllarda mağdur ile fail arasındaki akrabalık seviyesi arttıkça şiddetin de o ölçüde ölümcül olduğunu söylemek mümkün. Narin olayında, daha geçen gün Isparta’da anne şiddetine maruz kalıp, devlet koruması altına alınan çocuk olayında yaşadığımız gibi... Örnekleri çoğaltabiliriz.”
YOKSULLUK TETİKLİYOR
Peki bu şiddeti durdurmak mümkün mü? Yanıtı şu: “Öncelikle maddi sıkıntılar, yoksulluk ve gelecek kaygısı tüm risk faktörlerini tetikleyen yegâne unsurdur. Dolayısıyla bu şiddeti durdurmanın ilk yolu, toplumun ekonomik seviyesinin, eşit şekilde yukarı çekilmesinden geçer. Yanı sıra medya ve sosyal medya eliyle hızla yozlaşan toplumsal değer ve ahlak yapısı da mercek altına alınmalı. Eğitim ve farkındalık çalışmaları yapılmalı ve artık siyasetten günlük yaşama kadar her alana sirayet eden kutuplaştırıcı, ayrımcı, şiddet dilinin acilen yumuşaması lazım.”
Paylaş