Her yıl aynı manzara… Saati ve kuralları belli olan bir sınava neden geç kalınır

Kapıdaki görevlilere para teklif eden mi dersin, kimliğini kaybeden mi, kapıda sohbete dalıp içeri giremeyen mi, yanlış okula gelen mi... Bu yıl da manzara değişmedi. Hafta sonu yapılan üniversite sınavına, sorular kadar geç kalanlar damga vurdu yine. Eski kafalı diyebilirsiniz ama inanın anlamakta güçlük çekiyorum! “Dönüm noktası” olarak görülen, yılda sadece 1 kez yapılan ve kuralları uzun zamandır aynı olan bir sınava hastalık, kaza, bela olmadığı sürece nasıl geç kalınır? Bu kadar “önemli” bir sınava geç kalmamakta en az matematik, fen, Türkçe kadar önemli bir “ölçme” biçimi değil midir? Sınavdan 3 gün önce sınavın olacağı okulu görmeye gidip, sınavdan en az 3 saat önce de okul kapısına dikilen bir kuşaktan geldiğim için böyle düşünüyor olabilirim tabii. Peki, 30 yılda ne değişti de her yıl aynı manzaraları görmeye başladık? Değişen sistem mi nesil mi? Sordum.

Haberin Devamı

HEM SİSTEM HEM DE GENÇLERİN ÜNİVERSİTE EĞİTİMİNE BAKIŞI DEĞİŞTİ

Eğitim uzmanı Salim Ünsal ile konuştum. Türkiye’nin en güvenilir rehberlik uzmanlarından biridir. Her yıl benzer manzaraların neden yaşandığını sordum. 3 maddede yanıtı şu:

SOSYAL MEDYA ETKİSİ: Öncelikle senin de benim zamanımda da bu sınava geç kalanlar vardı. Ancak o zamanlar ne herkesin elinde bir kamera vardı ne de sosyal medya. Dolayısıyla gazeteler geç kalanları haberleştirse de ülke gündemine bu kadar düşmüyordu. Son 5-10 yıldır ise bu durum daha görünür, esprisi yapılabilir, tartışılabilir hale geldi.

Her yıl aynı manzara… Saati ve kuralları belli olan bir sınava neden geç kalınır

SON 5-6 YILDIR GÜVENLİK ÖNLEMLERİ EN ÜST DÜZEYDE: Eskiden sınav ne zaman başlıyorsa o saatte salonda olunabilirdi. Öğrenci kalemini, silgisini kendi götürürdü. Dijital saat ya da takıyla sınava katılmak mümkündü. Ama şimdi değil! Sınav salonlarının kapısı 15 dakika kala kapatılıyor. Çanta, cüzdan, cep telefonu, her tür saat, kablosuz iletişim sağlayan cihazla, kolye, küpe, yüzük (alyans hariç) takılarla, başörtü için kullanılan boncuklu/boncuksuz toplu iğne, kâğıt/madeni para, basit tel/ lastik toka ve basit piercing hariç para plastik/ metal içerikli eşyalarla falan sınava girmek yasak. Kalem ve silgiyi bile ÖSYM dağıtıyor. Tüm bunlar kopya ihtimalini azaltmak için alınmış önlemler, ki geçmiş yıllarda türlü türlü yöntemlerle kopya çekme girişimleri de yaşandı maalesef. Geçtiğimiz yıl Isparta’da polis, ayakkabısının astarına sakladığı internet bağlantısı sağlayan cihaz, kredi kartı görünümünde cep telefonu, düğme görünümü verilmiş kamera ve kulaklık ile yapay zekâya soru cevaplatarak, kopya çeken bir şahsı yakalamıştı mesela.

Haberin Devamı

Her yıl aynı manzara… Saati ve kuralları belli olan bir sınava neden geç kalınır

ÜNİVERSİTELİ İŞSİZLİĞİ ÖNEMLİ BİR KRİTER

Gençlerin çoğu üniversite sınavı ve eğitimini 30 yıl önceye göre ciddiye almıyor. Üniversite eğitiminin değersizleşmesi gibi bir durum var maalesef. Bunun bir nedeni mezun gençlerin yaşadığı istihdam sorunu, bir nedeni de çalışma hayatında üniversite mezunu olmalarının bir ayrıcalığını görmüyor oluşları... Çoğu genç, ‘fenomen’, ‘influencer’ olup dünyayı gezme, kısa zamanda çok para kazanma ya da hemen bir iş bulup, hayatını idame ettirme peşinde.

Haberin Devamı

Her yıl aynı manzara… Saati ve kuralları belli olan bir sınava neden geç kalınır

X KUŞAĞI GÖREV YENİ KUŞAK DAHA ÇOK HAZ ODAKLI

Z kuşağı ve yeni nesil üzerine araştırmaları ve yazıları ile tanıdığım Üsküdar Üniversitesi, Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Barış Erdoğan’ı da aradım. “Elbette 30-40 yıl önce de sınava geç kalanlar oluyordu. Bu sınavı ciddiye alanlar kadar ciddiye almayanlar da vardı. Ancak bu ‘geç kalma’ halinin bugün bu kadar görünür ve konuşulur olmasında sosyal medyanın etkisini yadsıyamayız” diyerek giriyor söze. Peki üniversite eğitimine yüklenen anlamın değişmesi gibi bir durum söz konusu olabilir mi? Diyor ki: “Doğru. Ki bu yıl sınava katılımın düşük olmasıyla da bunu bir anlamda gördük.”

Her yıl aynı manzara… Saati ve kuralları belli olan bir sınava neden geç kalınır

SON 2 YILIN EN DÜŞÜĞÜ

Haberin Devamı

Hemen bir bilgi vereyim. Bu yıl, YKS’ye başvuru sayısı 2 milyon 560 bin 640 ile son 2 yılın en düşük rakamında kaldı. Elbette bu düşüşte 4+4+4 sebebiyle 60 aylık okula başlayan ilk mezunların geçen yıl sınava girmiş ve 6 Şubat depremi sonrası ücretsiz katılım hakkı tanınmasının payı var. Ancak önceki yıla kıyasla yaklaşık 600 binlik bir azalma olmasını Türkiye’nin genç nüfusu ve eğitim sistemi, aynı zamanda toplumsal- kültürel- ekonomik dönüşümler çerçevesinde de değerlendirmek gerek.

Her yıl aynı manzara… Saati ve kuralları belli olan bir sınava neden geç kalınır

ÜNİVERSİTE ARTIK ‘İYİ’ BİR HAYAT VADETMİYOR 

Prof. Dr. Erdoğan da aynı görüşte. Şöyle diyor: “Bugün birçok genç, eğitimini yurt dışında yapmanın yollarını arıyor.Türkiye’de üniversite eğitimi geçmiş yıllara göre değer kaybetmekte maalesef. Bunun birçok nedeni var; üniversite mezunu işsizliği ciddi bir sorun mesela. Gençler arasında bir sınav ile geleceklerini belirleyemeyecekleri, üniversitenin artık çok iyi bir hayatın kapısını açamayacağı gibi bir düşünce yaygınlaşmakta. Dolayısıyla bu da hem üniversiteye olan ilgi hem de bu sınava dair ciddiyeti azaltmış görünüyor. Ek olarak X ve Z kuşağı kıyaslandığında kuşaklar arasında sorumluluk alma açısından da büyük farklar var. Mesela X kuşağı daha görev odaklıyken, Z kuşağı daha çok haz, keyif odaklı. Önce keyif sonra sorumluluklar... Öncelikleri farklı. Örneğin, X kuşağında iş adeta bir ibadet gibi görülürken, yeni kuşakta para kazanmak sadece günlük hayatı idame ettirebilmek için bir ‘gereklilik.’ Yine sosyal medyanın da etkisiyle üniversite diploması olmadan da kariyer yapılabileceğine dair yaygın bir kanaat oluştuğunu da unutmamak gerekir.” 

Yazarın Tüm Yazıları