Bursaspor bu konuda maalesef ilginç bir kaynak.
Kulüpte görev yapan sözde birçok yönetici, yeşil beyazlı kulübe, gerçekten büyük zarar verdiler.
Bununla da yetinmediler!
Kulübü, ödeyemeyeceği borç batağına sapladılar.
Ardından, haklarında çıkan dedikodu ve şaibelere rağmen genel kurulda aklanıp, ellerini-kollarını sallayarak gittiler.
Unutulmak için de, gündemden uzak kalmaya çalıştılar.
Bu kişiler arasında, valiler, kaymakamlar, belediye başkanları, siyasetçiler ve işinsanları vardı.
Futbolcular ve sanatçılar da.
Onlarla dostluğumuz yaptığımız haberlerin dışına asla çıkmamıştır.
Bunlar arasında, çocukluk ve gençlik yıllarında yaşadığı kâbus dolu günleri anlatırken, “İyi ki o sıkıntıları çektim. Hayatın ne olduğunu öğrendim” diyenler de var.
Onları her zaman önemsemişimdir.
Aradan yıllar geçse de dostluğumuzu sürdürmüşümdür.
“Kıymeti bilinmeyen” kaplıcalarını bir kenara bırakıyorum.
Bursa, şehir ve ilçe devlet hastanelerinin yanı sıra Bursa Uludağ Üniversitesi Hastanesi ve Tıp Fakültesi gibi, Çanakkaleye, Balıkesir’e, Yalova’ya, Kütahya’ya, Bilecik ve Eskişehir’e de hizmet veren bölgenin en büyük sağlık kampüsüne sahip.
Burada sadece hastalar muayene ve tedavi edilmiyor.
Beyin ölümü gerçekleşen kişilerin organlarının bağışlanması için yakınları ikna ediliyor.
Alınan organlar, değerleri tutuyorsa, Bursa veya yakın çevresinden gelecek hastalara, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ekrem Kaya dahil, uzman ekipler tarafından başarıyla naklediliyorlar.
Yaşamları, yapılacak organ bağışına bağlı olan kişilere, ikinci hayatlarını yaşatılıyor.
Sadece onlar değil...
Hayvanları koruyup yardım etmek için kurulup bilinçli bir şekilde mücadele veren STK’ları da benim için kıymetlidir.
Bunların arasında, sıkıntılı olan yok mu?
Tabii ki var...
Onlar da, sadece can dostlarımız için değil, toplum için problemdir.
Bugün, Bursa’da yaşanan bir yavru kedinin ölümüyle ilgili olayı kaleme alacağım.
Yazımda, olayın kahramanı olan genç kızın isteği üzerine hiç bir isim kullanmayacağım.
Sadece ihtiyaçlarınızı gidermek için değil, içmek için su bulamadığınızı düşünebiliyor musunuz?
Gerçek ‘kâbus’ herhalde o dönemde yaşanır.
Peki, bu konuda ne yapıyoruz?
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na bağlı BUSKİ, bu konuda dün olduğu gibi bugün de üzerine düşen layıkıyla yapıyor.
Nasıl mı?
İsterseniz önce 1980’li yıllara gidelim.
Bakmayın SİAD’larının başında, “Karadeniz” yazmasına.
Onlar, doğup büyüdükleri Karadeniz’deki şehirleri kadar, yaşadıkları Bursa’yı da çok severler.
Bursa için istenilen tüm projelere “Evet” derler.
Verdikleri sözü de yerine getirirler.
Süleyman Uzun’un başkanlığını yaptığı Karadeniz SİAD’ın bir diğer özelliği de, üyelerinin çoğu aktif siyasetin içinde olmalarına rağmen, birbirlerinin siyasi görüşlerine duydukları saygıdan dolayı, parti tartışması yapmamalarıdır.
*
O yazıda, ilkokullarda öğretmenlerin öğrencilerine verdiği eğitim ile sokaktaki gerçeğin farklı olduğunu kaleme almıştım.
Örnek olarak da, okuldan çıkıp yaya geçidinden yolun karşısına geçmeye çalışan İnci Su’nun öldüğü, yürekleri dağlayan o kazayı örnek göstermiştim.
Yazımda, servis aracını kullanan sürücünün, taşıdığı diğer öğrenci, memur ve işçilere de zor anlar yaşatmış olabileceğini, yapılan şikâyetlerin ciddiye alınmamış olabileceğine dikkat çekmiştim.
Öyle de olmuş...
Olayla ilgili olarak araştırma yapan Eğitim İş Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy ilginç bilgilere ulaştı.
Yeliz Toy, İnci Su’nun ölümüne neden olan 22 yaşındaki sürücünün servis aracı kullanma yaş sınırının altında olduğunu ortaya çıkarttı.
O sürücü daha önce de, okul öğrencilerini buz pateni etkinliğine götürürken agresif ve tehlikeli araç kullandığı için defalarca uyarılmasına rağmen, bildiğini yapmaya devam etmiş.
İnce Su’nun ölümüne neden olan o olay, çok acıydı.
Ve, düşündürücü...
Düşündürücü çünkü, İnce Su’nun yaşamını yitirdiği kazanın, iki ayrı gerçeği var.
Bunlardan ilki, okul.
İlkokula giden çocuklara öğretmenleri ne öğretir?
Öncelikle okuma ve yazmayı.
Daha sonra da trafik kurallarını.