Paylaş
ABD, İngiliz ve İsrail projesi olan bu fitne ile ülkeler, batı emperyalizmine ‘gönüllü’ köle yapılmaktadır. Zira mankurtlaştırılan mahut beyinlerin tümü celladına âşık olarak yetiştirilmiştir.
FETÖ’cülerdeki ‘takiye’ (kendini gizleme) özelliği, Müslümanlar arasındaki samimiyeti ve güveni ortadan kaldırdığı gibi herkesi birbirinden şüphe eder bir hale getirmiştir.
Bu durum ise, ihlas ve güven esasına dayalı İslamiyet’in temellerine dinamit koymaktır.
Halbuki Müslümanlar birbirlerine karşı açık, mert, dürüst ve samimi hareket ederlerken, düşmanı karşı, fitneye sebep olmamak için ‘mudara’ yaparlar, iyi geçinmeye gayret ederler.
FETÖ fitnesinden sonra Müslümanların da birbirlerine güveni kalmadı ve onlar da birbirlerini idare etmek (müdara) zorunda kaldılar.
Müslümanlar kendi mabetleri olan camilerde günde beş kez toplanır, saf tutar kenetlenir ve yek vücut, yek kalp, yek cihet olarak Allah’a yönelirler. Bu durum, Müslümanlığın ‘Tevhit-Birlik’ şiarının en güzel yansımasıdır.
İşte FETÖ, camilerdeki bu gönül birliğini ortadan kaldırmış, aynı saftaki yan yana duran Müslümanları da birbirlerinden şüphe eder hale getirmiştir.
FETÖ marifetiyle dinin ve dindarın; ölüm halindeyken bile suyu içmeyip birbirlerine ikram eden o üstün ahlak anlayışından nereye, hangi derekeye (aşağı aşama) evrildiğini görüyor musunuz?
Görüldüğü üzere; FETÖ hareketi İslamiyet’i kendi içinden, hem de asli hüviyeti olan ‘Tevhit-Birlik’ parçalayıp imha eden, tüm asırların en korkunç projesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
FETÖ, dindar gözüküp dini içinden tahrip etme kepazeliğini sergilerken hiç zorlanmadı, zira özellikle dinin alt yapısı (temel bilgileri) konusunda meydanı boş bulmuştu.
Dini yönden bu bilgisizlik, bir kısım insanımızı şeytanın maskarası yaptı.
İslamiyet’in en büyük silahı bilgidir; bilginin olduğu yerde İslamiyet vardır, bilginin olmadığı yerde İslamiyet yoktur. Dolayısıyla İslamiyet’in en büyük düşmanı cehalettir.
Müslümanlar dinlerini bilselerdi, bu şarlatanın yalan söylediğini, söylediklerinin din dışı olduğunu fark eder ve bu soytarının peşinden gitmezlerdi.
Ne hazindir ki, sözde ilahiyat profesörleri bile bu şeytanın peşinden gidiyordu. Sözde profesör geçinen o zavallı tiplerin de de denli din cahili oldukları, bu şekilde anlaşılmış oldu.
Din adına televizyonlara çıkıp birbirlerini yalanlayan, her birinin kendi kafasından bir din uydurduğu bu güruh mu, millete dinini diyanetini öğretecek? Bunların rezil hallerini görenler, dinden çıkıyor ve bunun sonucunda da ya deist ya da ateist oluyorlar.
Dolayısıyla da meydan yeri, bu şarlatan ve benzerlerine kalıyor!
Ne acı!
Paylaş