Paylaş
Fark ettiğimde iş işten geçmişti. Türkiye Ermenistan arasındaki protokolü bir de sınır insanları açısından incelemek için, yıllarını sınır çalışmaları için sınır insanları arasında geçirmiş olan Okan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü başkanı Profesör Dr. Neşe Özgen ile sohbet etmiştim.
Neşe Hoca, sınırın kalınlaştığı her yerde kaçakçılık ekonomisinin güçlendiğini anlattı. Halk için kapalı olan sınırların yasadışı çeteler için kapalı olmadığını, bu çıkar ilişkisinin de demokratikleşmenin önündeki en büyük engeli oluşturduğunu anlattı.
Ermenistan ve Türkiye arasındaki yakınlaşma sürecinde protokol nihai bir rol oynamayacak.
Protokolde yer aldığı ve takvime bağlandığı için gerisi kendiliğinden gelmeyecek. Her iki ülkenin parlamentosunda onaylansalar dahi.
Karabağ protokolde bulanmamasına rağmen, sürecin her aşamasını etkileyecek bir gerçek. Kimse Karabağ yokmuşçasına süreci devam ettiremez.
Bugünden itibaren her iki ülkenin yönetimlerini bekleyen en önemli görev kamuoylarını ikna etmek. Protokolü halka anlatırken düşmanlıkları körükleyici ifadelerden kaçınmak.
Çünkü insanların kafası henüz karışık.
* * *
IĞDIR Haftaya Bakış Gazetesi yazarı Akay Aktaş’a bölge halkının neler hissettiğini sordum. Meslektaşımın verdiği yanıtlar önümüzdeki süreçte halkın her adımda bilgilendirilmesi ve ikna edilmesi sürecinin daha da önem kazanacağını gösteriyor.
“Ermenistan kapısının açılması konusunda halkın kafası karışık, şöyle ki” diye başlayan yanıtlarında Aktaş, 1915 olayları sırasında yaşananların etkilerinden söz ediyor.
Ermenistan’da olduğu gibi sınırın bu tarafında da halkın ortak belleğinde o felaketin hikayeleri var. 1910-22 yılları arasında kıyım felaketini sadece Ermeniler değil bölgede yaşayan bütün halklar yaşadılar. “Bölgede korkunç katliamlar olmuş, ama bunları insanların birlikte yaşadıkları Ermeniler değil, Taşnak Partisi yandaşları ve milisler yapmış. O tarihlerde Azeri Türklerde silah olmadığı için yaşadıkları ovada silahsız kala kalmışlar. Azeri toplumunun ortak hafızasında bu acı hatıralar küllenmeye yüz tutmuşken Ermenilerin Karabağ’a saldırması bu acı hatıraları canlandırdı.”
Bu nedenden, Azerbaycan’da akrabaları olan bölge insanı için Karabağ sorunu önemli. “Benim ailem Erivan doğumludur ama o tarafta kalan akrabalarımın çoğu Bakü’ye göç etmiştir” diyor Aktaş. Bu da, Ermenistan ile ilişkilerin normalleştirilmesi sürecinde Azerbaycan’ın küstürülmemesinin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. Yani Azerbaycan faktörüsadece iki müttefik ülke meselesi, sadece siyasi bir alışveriş meselesi değil, insani bir sorun aynı zamanda.
* * *
KAFALAR karışık diyoruz. Bölge halkı bir taraftan da sınırın açılmasını istiyor.
“Sovyetlerin dağılması sonucu bölgede çiftini çubuğunu, hayvanını satan mazot işine girdi. Kolay para kazandı insanlar. Ama mazot ticareti Yılmaz Hükümeti döneminde kaldırılınca bölgede müthiş bir şaşkınlık yaşandı. İşte insanların bir kısmı Iğdır ticareti yeniden canlanır umuduyla Ermenistan kapısının açılmasına sıcak bakıyor. Kapının açılması Iğdır’da müthiş bir ticaret canlanmasına yol açar.” diyor Aktaş ama ardından hemen ekliyor, bu Azerbaycan’ın sırtından olmamalı ve devam ediyor.
“Bizim millet soyludur, alicenaptır, unutkandır, hoşgörülüdür. Kapı karşılıklı anlaşma ve tavizlere dayalı olarak açılırsa herkes memnun kalacaktır. Özellikle yöre ticareti korkunç şekilde canlanacaktır.”
Paylaş