KADINLAR olmadan demokrasinin olamayacağını söylemek ne kadar kolaysa, kadın erkek eşitliği de dâhil eşitlikler temelinde demokratikleşmek o kadar zor.
Bu eşitlik ruhu, yanındakine yol verebilmek kadar içselleşebilmişse ancak o zaman gerçek demokrasinin kapısı aralanabilir. Gerisi boş. Hele de sandık demokrasisi içi en kolay boşaltılan demokrasi. En katıksız faşist sesleri gürleştirdiğini tarih göstermedi? “Halkın iradesi artık benim” dayatmacılığını meşrulaştırmadı mı? Lafı bu kadar uzatmamda, kendi deneyimlerimizin öfkesi varsa da, bugün Mısır’dan söz edeceğim. * * * ARAP Baharı, Mısır’da kadınlar açısından pek de bahar havasında seyretmiyor. Siyaset sahnesinin her şeye kadir olmaya bağımlı aktörleri Mısır’da da cinsellik ile siyaset arasındaki ince çizgiyi kaldırıp kadınları meydanlardan uzaklaştırmak istiyorlar. Daha doğrusu kendi politikalarını muhafazakâr ahlak şekerine bulayıp cinselliği, kozlarını güçlendirmek ve sokağın sesini kısmak için kullanıyorlar. Hikâye, Mısır’da askeri rejimin Mart ayında Tahrir Meydanı’ndaki çadırlardan topladığı 17 genç kadına bekaret teste yaptırmasıyla ortaya çıktı. İlk önce İnsan Hakları Derneği tarafından duyurulan haber, daha sonra tanıklardan bazılarının sesini yükseltmesiyle patladı. Salwa Husseini, askerlerin önünde bir erkek doktor tarafından kontrol edildiğini açıkladı. Perdesiz pencereler önünde elbiselerinin çıkartıldığını, utandırılarak aşağılandığını açıkladı. Mısır’da askeri yönetim bu iddiaları ret ediyor, yok böyle bir şey diyordu ama bu hafta başında ismini açıklamayan bir general CNN International’un sorularını yanıtlarken, “Evet” dedi, “Bekaret testi yaptırdık., gözaltına alındıktan sonra çıkıp da tecavüze uğradıklarını söylerlerse, hepsinin kadın olduklarını ispat edebilmek için bu önlemi aldık. Meydanlardakiler sizin benim kızlarım gibi değiller.” Evet böyle diyor, “Meydanlardakiler sizin benim kızlarıma benzemezler. Çadırlarda erkeklerle kalıyorlar onlar!” Uluslararası feminist hareket içinde seslerini duyurmuş ve varlıklarını yazarlarıyla, kadın hakları savunucularıyla kanıtlamış olan Mısır kadınları isyanlarda! Hüsnü Mübarek döneminde de, kadınlar devlet tacizine uğradılar. Mısırlı bir gazeteci arkadaşım, “İlk değil” diyor, “Tam beş yıl önce de feministler ortak eylem yaptıklarında rejimin güvenlik güçleri kadınları taciz ettiler. Mısır’da kadınlar utandıkları için tacizi gizlerler. Damgalanmaktan korkarlar. Ama bu devlet eliyle yapıldığında işler değişti. Artık bu durumun teşhir edilmesi caiz hale geldi. Kadınlar şimdi konuşuyorlar. ” * * * MISIR’da askeri rejimin, sokağa çıkan kadınlar sizin benim kızlarıma benzemez ayrımı ile halkı en kolay katmanından bölmeye kalkışması, hâkim zihniyet refleksinin en kaba tezahürü. Bunun çeşitli ince biçimleri de var. Çeşitli kurumları temsil yetkisine sahip kadınlara, orada bir erkek olsaydı hiçbir zaman söylenemeyecek sözlerin söylenebilmesi gibi. Mesela Arınç’ın Boyner’e söyledikleri. İnternetin filtrelenmesini eleştiren hiçbir erkeğe pornografi üzerinden örnekleme yapılmadı. “Siz iktidara gelince porno sitelerini açtırırsınız” denmedi. Bir kadını “cinsellik” şamarı ile geriletme refleksi ya da hesabi (bilinçaltı-bilinç üstü) hiç mi yoktu sizce? Kolay değil, ama Arap baharı, muktedirlerin püskürtme taktiklerine rağmen kadınlar sokağa çıktığı oranda kök salacak, köklü dönüşümü gerçekleştirecek. Her yerde olduğu ve olacağı gibi.