Paylaş
1- DİDİM, Tekağaç Burnu açıkları...
Bir Türk balıkçı teknesi avlanıyor. Tam o sırada bir Yunan Sahil Güvenlik botu, balıkçı teknesinin üzerine doğru hızla geliyor. Silahlar doğrultuluyor...
Ve “Terk et burayı... Terk et burayı” diye taciz etmeye başlıyor...
Helal olsun ki bizim balıkçılara...
Bütün bu anları bir yandan telefonuna kaydediyor, diğer yandan da 16’ncı kanaldan Türk Sahil Güvenlik Komutanlığı’na anons ediyor...
Bizim sahil güvenlik, anında o koordinatlara bir bot gönderiyor.
Türk Sahil Güvenlik botu siren çalarak bizim balıkçı teknesiyle Yunan Sahil Güvenlik botu arasına giriyor...
Ve doğrudan üzerine gidiyor.
Yunan bot geri dönmek zorunda kalıyor.
Bizimkiler peşinde Yunan Sahil Güvenlik botu önde bir süre böyle sürüyorlar.
Ve Yunan Sahil Güvenlik botundan havaya ateş açılıyor...
2- 1 SANİYE TEREDDÜT YOK
İşte o anlar Türk Sahil Güvenlik botu tarafından kayda alınıyor.
Konuşmalar aynen şöyle:
- Komutanım, havaya ateş açıyorlar...
- Siz de havaya ateş açın...
Dikkat ettim. O videoyu defalarca izledim.
Bizim sahil güvenlik daha olay yerine gelir gelmez...
Türk balıkçıyı taciz eden Yunan Sahil Güvenlik botunun üzerine öyle bir gidiyor ki...
Yunan bot kaçmasa, dursa, bizimki en azından bordadan vurup ittirecek...
Öylesine bir görüntü.
Ateş ettikleri an yine 1 saniye bile tereddüt yok.
Yani...
Anında karşılık var...
Niye?
Çünkü öyle karar verilmiş. Emir öyle.
Anında misilleme...
1 saniye tereddüt yok...
3- AĞIR TAHRİK VAR
Bu olay 5 Ocak’ta yaşanıyor. Ama Yunanistan’da birileri bu olayı sanki dün yaşanmış gibi önceki gün basına servis ediyor. Üstelik ciddi şekilde çarpıtarak.
Yani tahrik Yunan kamuoyuna da yöneliyor.
Yunan Sahil Güvenlik botlarının benzeri tacizlerini hep yazıyorum.
Bodrum açıklarında, Meis’te. Ve daha onlarca yerde...
Arkadaşlar şimdi dikkat edin...
4- TUHAF RASTLANTI
Ne tuhaf bir rastlantıdır ki...
Aynı günlerde bu defa Irak’ın kuzeyinde bir “tahrik” yaşanıyor...
Musul yakınlarındaki Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Başika Üssü’ne roketli saldırı yapılıyor.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, “Misliyle karşılık verildi” diyor.
Elbette “Kim? Niye? Ne yapıyor?” diye büyük bir saflıkla sormuyorum.
Çünkü sağdan soldan, güneyden batıdan bir tahrik olduğu belli.
Adam orada büyük bir alçaklıkla “Kuran-ı Kerim”i yaktırıyor.
Sonra İstanbul’da “Terör olacak” diye konsolosluklar kapatılıyor.
İşin vahimi İstanbul’un en işlek yerlerinin isimleri veriliyor.
Yahu arkadaş...
Bugüne kadar DEAŞ’la göğüs göğüse çarpışan tek ülke Türkiye...
Türk askeri, polisi, jandarması, MİT’i elbirliğiyle Türkiye’de Suriye’de DEAŞ’la mücadele ediyor.
Bu bilinmesine rağmen böyle bir “korku çemberi” kuruluyor.
5- TEHDİTLER TAHRİKLER HAVADA UÇUŞUYOR
Şu son haberlere ve olaylara biraz dikkatli bakarsak neler görüyoruz... Türkiye bu “insanlık dışı eyleme” İsveç hükümetinin kayıtsız kalmasına tepki verince...
Yine o haberler: “Senato dış ilişkiler komitesinde görevli olan demokrat senatör Van Hollen, ‘Türkiye eğer İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini engellerse F-16 satışı gerçekleşmesin’ dedi...”
Sonra: “27 senatör İsveç’i engellerse Türkiye’ye F-16 satılmasın diye Biden’a mektup yazdı...”
Yine geldik o meşhur F-16 satışına...
Ege’de Türk balıkçılarını taciz eden Yunanistan’a ciddi askeri yatırımlar.
Dedeağaç’tan Girit’e, oradan Güney Kıbrıs’a kadar askeri üsler ve yığınaklar... Ve Yunanistan’a F-35 satışı.
Türkiye’ye ise böyle bir karşılık. Yani yazının başına dönersem.
Ege’de Yunan tacizleri. Irak’tan, Suriye’den roketli tacizler...
Avrupa’da “inanç dünyamıza” tacizler.
İstanbul’da “konsolosluk kapatma” tacizleri.
Ve ABD Kongresi’nde bitmeyen F-16 tacizi.
E bu kadar da rastlantı olur mu arkadaşlar.
Neyse ki bütün bu tacizlere karşı cevap vermek için “1 saniye bile tereddüt etmeyen” bir irade var...
Ama sonuçta: Bu tacizlerle seçim öncesi “kirli bir hava” estiriliyor... Ve bütün bunlara karşı benim söyleyeceğim şudur: Sakin olalım!
Sonuçta bu millet bir seçim yapacak. Kim seçilirse milletin iradesiyle gelecek.
O yüzden şu güzelim ülkede “havayı kirletmek isteyenlere” karşı huzur içinde yapılacak bir seçimle en güzel cevabı verebiliriz... İnanıyorum ki vereceğiz.
Yeter ki gerilim tüccarlarının “tahriklerine” kapılmayalım...
Nasıl sınırlarımızda etmiyorsak... Demokrasi için de “1 saniye bile tereddüt” etmeyelim...
Paylaş