Paylaş
“Önce iğneyi kendine batır, sonra çuvaldızı başkasına...”
Niye hatırlıyorum bu atasözümüzü?
Çünkü Ege’nin iki yakasına bakıyorum;
Kimse darılmasın. Kimse vatanseverlik nutukları atmasın. Çünkü yıllardır içine düştüğümüz acı gerçek bu yaz başında daha büyük bir çıplakla yüzümüze vuruyor.
Ege üzerine Yunanistan’la yıllardır bir gerilim yaşıyoruz.
Havada jetlerin it dalaşları, silahlanmalar, kayalık savaşları, kıyasıya tatbikatlar...
Elbette haklarımızı yedirtmeyiz.
Elbette Mavi Vatan’dan, Gök Vatan’dan, vatan topraklarından bir karış vermeyiz.
Peki ya elimizdekilere nasıl bakıyoruz?
İşte iğneyi kendimize batırınca gördüğüm acı gerçek.
Kendi topraklarımızı, kendi vatanımızı, sahillerimizi ne hale getirdiğimize bir bakın...
2) BURASI KAŞ
Kaş’tan bağırsanız Meis’ten duyabilirsiniz. O kadar yakınız. Ama şu Kaş’a bakar mısınız? Binlerce kaçak yapı. Doğayı kuşatıp boğan betondan bir rant canavarı!
Gözü dönmüş bir işgal...
İçişleri Bakanlığı rapor yazmış: “2018 yılından bu yana aşırı miktarda ruhsatsız yapı yapılmış olduğu, bu yapılar ailelerin ihtiyacını karşılamak üzere basit küçük yapılardan olmayıp; ticari amaca yönelik villa tipi havuzlu yapılar olduğu görülmüştür.”
Şu çirkinliği görüyor musunuz?
Dünyanın en güzel kıyılarına, tarihine, doğasına yaptığımız şu katliamı görüyor musunuz? Nasıl izin veriliyor?
3) BURASI DA MEİS
Sanki tek bir kalemden çıkmış gibi yapılar. Renkleri bile belli... Daha ne söylemeliyim? Fotoğraflar her şeyi anlatmıyor mu?
Ne bir işgal, ne bir betondan rant çılgınlığı...
Kızmaca darılmaca yok dedik.
Ne yazık ki yüzümüze vurulan gerçek bu.
4) BURASI BODRUM
Söze ne gerek var?
Yıllar önce Kos açıklarından geçerken uzaktan görünen bir Bodrum fotoğrafı çekmiştim. Önüne gelenin betonla kapladığı bir garabet...
Nasıl izin veriliyor bunlara? Yıkım kararları, mahkemeler. Ama o gözü dönmüş rant durmuyor. Daha 5-6 yıl önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararıyla koskoca otel markalarının hayasızca inşa ettiği beton yapılar yıkılmıştı. Ne oldu. Daha beterleri yapıldı..
5) BURASI MARMARİS
Tek bir fotoğraf yetmez mi?
6) BURASI SİMİ ADASI
İşte bu da hemen burnumuzun dibindeki Simi Adası. Marinadan, merkezden, eski şehirden tarihi dokuların korunduğu sokaklar. Neden orada yok bu işgalci beton canavarları. Bu gözü dönmüşlük. Ben bu listeyi uzatabilirim. Ama inanın içim acıyor.
7) MASTER PLAN MESELESİ
İçim acıyor çünkü, bizim sahil kasabalarımızı Yunanistan’ın kasabalarıyla karşılaştırmak hiç hoşuma gitmiyor. Ama dedim ya; Eğer aklımız başımıza gelecekse, İğneyi kendimize batırmak istiyorum.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy yerel seçimlerden önce bir toplantıya katılan turizmcilere ve yöre esnafına şöyle demişti: “Size tek şey söyleyeceğim; lütfen bulunduğunuz yörelerdeki belediye başkan adaylarına sorun, bir master planları var mı? Master plan olmadan o şehir, şehir olamaz. Yaşanır olamaz.”
İşte mesele burada.
Bakın Datça’ya... Ve bakın karşısındaki Simi Adası’na...
Simi’de betondan canavar yok. Rant yok. Yıllardır aynı dokuda ve aynı mimaride.
Neden? Çünkü, adalar belirli bir master plan doğrultusunda neredeyse aynı kalemden çıkmış ve aynı renklerden çizilmiş bir mimari...
Datça’ya ne demeli? Ormanları deşe deşe yapılan işgal...
O çirkin ve ölçüsüz mimari. Çünkü master plan yok.
Nereye ev yapılır? Yapılan evin özellikleri nasıl olmalıdır? Nereye park, nereye okul yapılmalıdır?
Belli değil ki...
Master plan olmayınca da önüne gelen istediği yere çöküyor.
“Nasıl olsa af çıkar.”
Öyle mi?
Dünyanın neresinde cinayeti işlerken nasıl olsa ‘af’ çıkar diyen bir katil vardır?
Bizde...
İğneyi kendimize batırıyorum ya; Durum budur arkadaşlar.
Bu karşılaştırma yüzünden çok üzülüyorum. Utanıyorum. Çünkü çuvaldızı düşünüyorum... Ve buradan bir kez daha avazım çıktığı kadar bağırıyorum; madem iktidarla muhalefet arasında medeni bir ilişki başladı. Madem Cumhurbaşkanı Erdoğan’la CHP Lideri Özgür Özel el sıkışabildiler.
O zaman gelin iktidarla muhalefet önce bu konuda anlaşsınlar.
Şehirlerin master planı yapılsın. Bu millet de nereye ev yapacağını ve nasıl yaşayacağını bilsin artık.
Paylaş