Paylaş
Öyle ya... Akhisar’da; Sokağın ortasında. Yılmaz Akman 3 yaşındaki oğlunun gözleri önünde, 19 yaşındaki hamile Sude Naz’ı öldüresiye dövmüştü. Bu feci görüntüler karşısında çevredekiler bir süre tepkisiz kalmış öylece seyretmişti.
Tutuklanan saldırganla ilgili olarak mahkeme “adli kontrol şartıyla serbest” kararı vermişti.
Oysa sonradan anlaşıldı ki; Bu saldırganın daha 18 dosyadan suçlaması var. Ve dün Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Göktaş’la bu konuyu konuşuyorum.
Mahinur Hanım kadına şiddet, aile ve çocuklara şiddet konusunda var gücüyle çalışan bir Bakan. Gençlerin hayata kazandırılması için çok etkili işler de yapıyor.
Sonuç olarak; 18 dosyası bulunan, 3 günde bir karakola imza atması gereken bu saldırgan; o haliyle sokağın ortasında dini nikâhlı eşini öldüresiye dövmüş ve mahkeme bu kararı almıştı. O yüzden Mahinur Hanım’a “Bu konuda ne düşünüyorsunuz?” diye sordum.
İşte cevabı: “Fatih Bey, o karara elbette itirazımız var. İtiraz ettik. Kasten yaralamada üst sınırdan ceza verilmediği için itiraz ettik. Biliyorsunuz biz mahkeme kararlarını da takip ediyoruz; kadına şiddet, çocuklara şiddet... Aile önceliğimiz var. Biz kamuoyuna yansımış yansımamış her türlü davanın sonucunu takip ediyoruz. Avukatlarımız takip ediyor. Gerektiği yerlerde de müdahil oluyoruz. İtirazlarımız oluyor. Aslında yalnız itiraz etmiyoruz. Avukatlarımız da ciddi bir mücadele veriyor. Bu olayda da aynı sistemi uyguluyoruz.”
Bakan Hanım’a saldırganın 18 dosyası olduğunu hatırlatınca da şu cevabı alıyorum:
-“Evet 18 ayrı suçtan dosyası olması gibi konular var. Bu nedenle en üst sınırdan ceza verilmesi gerekir. Biliyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanımız da bu adaletsizlik, cezasızlık vurgusuna dikkat çekti.”
-Sanıyorum, Cumhurbaşkanı Erdoğan cezasızlık algısının kırılması için bazı düzenlemelerin işaretini verdi...
-“Evet, suç dosyası olup o suçlardan ceza almamış olsa bile böyle bir şiddet olayından sonra bu durum dikkate alınmalı. Cumhurbaşkanımızın vurguladığı gibi cezasızlık algısı budur. Bu noktada bir düzenlemeye gidilecektir sanırım. Ama sonuç olarak biz Bakanlık olarak bu tür durumların sonuna kadar takipçisiyiz...”
-Diğer bakanlıklarla temas nasıl?
-“Bakanlık olarak hem cezaların en üst sınırdan verilmemesi hem de saldırganın tahliye edilmesi kararına itiraz ederken diğer bakanlıklarla işbirliğimiz var... Bu tür davalar kamuoyunun gündemine gelsin veya gelmesin hepsini yakından takip ediyor, suçluların en ağır cezaları alması için elimizden geleni yapıyoruz. Kadına yönelik şiddet konusunda biz hep şunu diyoruz; ‘Tek bir vaka bile bizim için fazla bir vakadır.’ Kadına yönelik şiddeti, sadece kadınlara değil insanlık onuruna yapılan en ağır saldırılardan biri olarak görüyoruz. Bu anlayışla Adalet Bakanlığımız, İçişleri Bakanlığımız ve tüm ilgili paydaşlarımızla kadına yönelik şiddetle mücadelemizi ‘sıfır tolerans ilkesi’ çerçevesinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”
2- ŞİDDETE SEYİRCİ KALMAK DA KÖTÜ
Mahinur Hanım’la sohbet ederken bir an gözümün önüne o feci sahneler geliyor.
Saldırgan elinde sopayla Sude Naz’ı yerlerde süründürerek dövüyor.
Zavallı kadın çevredekilerden yardım isterken “Hamileyim abiler” diye bağırıyor. Ancak uzun bir zaman geçtikten sonra birkaç kişi müdahale ediyor. Yani “yeter artık hırsını aldın” der gibi...
Bu durumu da Bakan Göktaş’a hatırlatınca şu cevabı alıyorum: “Gerçekten çok üzücü bir olay bu. Etraftaki insanların kayıtsız kalması daha da üzücü. Orada bir şiddet olduğu ortada. Şiddete karşı seyirci kalmak da şiddeti uygulayan kadar kötü.”
3- VAHŞETİ SEYREDEN 3 YAŞINDAKİ ÇOCUK NE OLACAK
Bakanlığın itirazı umarım karşılığını bulur. Mahinur Göktaş’ın devlet korumasında okuyup büyüyen gençleri hayata nasıl kazandırdığını biliyorum. Türkiye’nin en güzel üniversitelerini kazanan kimsesiz çocukları gördüm ve yazdım. Bu şekilde devletin önemli kademelerine gelen başarılı gençleri biliyorum. Bu yüzden bu olay için soruyorum: “Babasının annesini sokak ortasında sopayla feci şekilde dövmesine tanık olan, annesini yerlerde sürünürken gören, yardım çığlıkları atarken gören 3 yaşındaki çocuğumuzun durumu ne olacak? Yaşadığı travmayı nasıl atlatacak? Hayata kazandırılacak mı?” Merakla bekliyorum.
SON DAKİKA: Bu yazıyı yazdığım saatlerde savcılığın itirazı üzerine saldırganın tahliyesi durduruldu. Üst mahkeme tutukluluğun devamına karar verdi. Tabii sorularımıza tam bir cevap bulamadık. Örneğin ilk mahkeme neden “tahliye” dedi.
Paylaş