PaylaÅŸ
Bugün size riskli yazıma gelen riskli tepkileri aktarmak istiyorum.Â
Böylece belki de birbirimize kulak vererek, riskleri minimize etme şansımız olur.
Dünkü yazım şöyle bitiyordu:
"İsrail devleti ve politikalarını eleştiriye-kınamaya-protestoya sonuna kadar 'EVET', 'ırkçı-faşizan-antisemitik' söylem ve eylemlere daha ilk andan itibaren 'HAYIR'".
Bir kamu kurumunda çalıştığını zannettiğim Olcay Yılmaz, damardan girmiş ve tam da benim "HAYIR" dediğim kategoriye balıklama dalmış. Dahası yazdığım yazıdan dolayı beni "Yahudilerin piyonu" olmakla suçlamış.
Mesajı aynen şöyle:
"Siz Yahudilerin 'tavşan kaç tazı tut' senaryosunda kendinizi kaybetmişsiniz. Yahudilerin kendilerinden başka hiç bir varlığa en küçük bir değer vermediklerini tarih biliyor. Yahudiler güçleri yettiği takdirde Filistin’de yaptıklarını, İstanbul’da da, Diyarbakır’da da bizlere yapacaktırlar. Sizin yaptığınız onların piyonu olmak, bunu asla kafanızdan çıkarmadan yazılarınızı yazın..."
Yılmaz’ın tepkisine benzer öylesine çok zehirli mesaj aldım ki onları tek tek yayınlamayı gereksiz buluyorum.
Olcay Yılmaz ve benzer mesaj yollayanlar, (üzülerek söylüyorum hiç de azınlıkta değiller) eleştiri ile anti-semitizm tuzağı arasındaki o ince çizgiyi maalesef çoktan aşmış durumda.
Zaten dün bu yüzden "özellikle 'kalem-kelam ve koltuk' sahipleri şu ortamda biraz daha duyarlı olmalı" diye yazdım.
Şimdi gelelim madalyonun diğer yüzüne.
Amerika’da yaşayan Türkiye asıllı bir Musevi olduğunu tahmin ettiğim Dr. Josef Rodrig’in nazik fakat fazlasıyla problemli mesajına.
Rodrig, "Yazınız şu ara esen linç havasında gerçekten de riskli. Müsaadenizle ben ‘ama’ diyeceğim" diyerek, başlamış ve uzun uzun Hamas’ın nasıl kendi halkını rehin almış kanlı bir terör örgütü olduğunu anlatmış. Yazının sonuna Hamas’ın çocukları nasıl intihar bombacısına dönüştürdüğünü gösteren fotoğraflar eklemeyi de ihmal etmemiş.
Oturup siyasi analiz yaptığımızda tıpkı Olmert-Barak-Livny üçlüsü gibi Hamas’ın üçlü lider kadrosunun da iç siyasi kaygılarla ateşkese yanaşmadığı ve olayların tırmanmasında ciddi rol sahibi olduğunu konuşabiliriz.
Zaten objektif siyasi gözlemciler günlerdir medyada bu tür analizler yapıyor.
Fakat benim tamamen insani kaygılarla yaptığım uyarı üzerine Rodrig’in adeta İsrail hükümet sözcüsü gibi "Misilleme mümkün olduğu kadar cerrahi yönetmelerle yapılıp terörist altyapının zayıflatılmasına yönelik oluyor" demesini doğrusu tıpkı Olcay Yılmaz’ın saldırgan yaklaşımı gibi tehlikeli buluyorum.
Çünkü Rodrig, savunma psikolojisiyle İsrail hükümetinin insanlık dışı saldırganlığını meşrulaştırıyor. Ve bunu yaparken tıpkı o çok nefretle andığı Hamasçılar gibi bütün suçu karşı tarafa yıkıyor.
Zaten esasında bu yüzden Ä°srail-Filistin sorunu onlarca barış planı ve yüzlerce ateÅŸkese raÄŸmen bir türlü çözülemiyor.Â
Evet, Hamas kendi halkını rehin almış durumda, bu tespitinden dolayı Rodrig sonuna kadar haklı fakat aynı şekilde siyasi kariyerini askeri saldırganlık üzerine kuran İsrailli politikacılar da kendi halklarını rehin almış durumda.
EÄŸer siyasi analiz yapacaksak Ä°srail-Türkiye ya da Amerika fark etmez, madalyonun iki yüzünü de görmemiz gerekiyor.Â
Ayrıca burada söz konusu olan siyasi bir tartışma değil, -en azından benim yazımın konusu o değil- orantısız güç kullanımı, masum sivillerin katledilmesi ve siyasetçilerin sorumsuz beyanları.
Bu arada birçok olumlu tepki de aldım. İsrail basketbol takımına Ankara’da yapılanları "Evimize gelen misafire yapılmış terbiyesizlik" olarak değerlendiren Dursun Karatmanlı gibi okur mektupları da var. Onları anmazsam haksızlık etmiş olurum.
Bir de Gazze’de yaşananlardan dolayı çok büyük ıstırap duyan sevgili İshak Alaton’dan gelen cesaret verici şu mesaj var: "Sevgili Kardeşim, cesaret sahibi insanlar, cesur insanlar gerektiği anlarda risk alırlar. Risklere göğüs gererler. Saygınlık kazanırlar. Sevgilerimle."
Dün "riskli bir yazı" yazarak sorumluluk sahibi siyasetçilere seslenmiştim.
Bugün tepkilerini yayınladığım Olcay Yılmaz ve Dr. Josef Rodrig gibi düşünenlere sesleniyorum!
Lütfen bir kerecik olsun siz de risk alın, bir an için karşı tarafı suçlamak yerine kendinizi o insanların yani "karşı tarafın" yerine koyun...
Alaton’un dediği gibi göreceksiniz cesaretinize değecek.
PaylaÅŸ