Paylaş
Aynı gün Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan ise "Kriz inşallah 2009 sonu itibariyle ülkemizi terk edecek" açıklamasını yaptı.
ABD ekonomisi gerçekten de gelecek yıl toparlanmaya başlar, kriz Türkiye'yi bu yılın sonunda terk eder mi?
Fal bakmaya gerek yok, eğer bu iki sorunun cevabını merak ediyorsanız size tavsiyem 2 Nisan 2009 tarihini ajandanıza not edin.
Çünkü global ekonomik krizin dip noktasının görülmesi de ABD'nin toparlanması da krizin Türkiye'yi terk etmesi de iki hafta sonra Londra'da yapılacak G-20 İngiltere Zirvesi'nden çıkacak sonuçlara bağlı.
Biliyorum; bir toplantıya bu kadar büyük anlamlar yüklemek, çok büyük hayal kırıklıklarını da beraberinde getirir. Fakat dünya yaşanan küresel finans krizine karşı öylesine çaresiz bir durumda ki bütün umutlar G-20 zirvesine bağlanmış durumda.
Aslında benzer bir toplantı geçen yılın sonunda 15 Kasım'da Amerika'da yapıldı. Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 19 ülke ve Avrupa
Birliği'nin devlet başkanları Bush'un ev sahipliğinde küresel finans krizine karşı ortak bir tutum belirlemeye çalıştı.
Fakat Bush iki ay sonra koltuğu Obama'ya devredeceği için Washington zirvesi iyi niyet temennisinin ötesine geçemedi.
Bir anlamda 2 Nisan'da Londra'da İngiltere Başbakanı Gordon Brown'un ev sahipliğinde gerçekleşecek zirvenin provası yapılmış oldu.
Şimdi tüm piyasalar bu zirveden somut bir sonuç çıkıp çıkmayacağına bakıyor.
Hafta sonu İngiliz Büyükelçiliği'nin tarihi Pera binasında GPOT, EDAM ve Referans'ın işbirliğinde bir grup işadamı, akademisyen ve yönetici bir araya geldik. G-20 Londra Zirvesi'ni ve Türkiye'nin yapabileceği katkıları tartıştık.
Birbirinden değerli tartışmaların ortak sonucu şu: "Söz konusu 20 devlet, temel konularda anlaşamazsa ve somut adımlar atamazsa krizin sonuçları çok daha ağır olur."
Peki nedir bu temel konular ve somut adımlar?
Size tartışma konusu olan sayfalarca konu sayabilirim. Muhtemelen liderlerin açıklayacağı deklarasyonda bunlar uzun uzun anlatılacak.
Fakat piyasalar kısa vadede güven toplayabilmek için esas şu somut adımın atılıp atılmadığına bakacak.
1- IMF ve Dünya Bankası'nın yeni rolü ve yaratılacak yeni kaynak.
Beklenti en az 500 milyar dolarlık bir kaynağın IMF'ye aktarılması yönünde.
2- Bu kaynak nereden gelecek?
Herkes biliyor ki bu kaynağın büyük bir bölümü Çin'den gelecek. Fakat Çin haklı olarak Belçika kadar temsil hakkı varken böylesine büyük bir kaynak aktarımına yanaşmıyor. Amiyane tabirle "Eğer benim elimi cebime atmamı istiyorsanız karşılığında daha fazla güç ve temsil isterim" diyor. G-20 Zirvesi'nde bu sorunun karşılıklı çözümlenmesi hayati önem taşıyor.
3- Mevcut kredi imkânları, yeni global mimari ve yaratılacak yeni kaynaktan az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler ne kadar yararlanabilecek?
Bu konu en çok Türkiye'nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkeleri ilgilendiriyor. Çünkü gelişmiş ülkeler birbiri ardına paketler açıklarken mevcut kredi imkânlarını kendi içlerinde tüketirken gelişmekte olan piyasaları bu kriz ortamında epey nefessiz bıraktılar. Buna bir son verilebilmesi için gelişmiş Batı Avrupa ülkelerinin Doğu Avrupa ülkelerine el atması, IMF ve Dünya Bankası gibi kurumların da konvansiyonel yaklaşımlarının dışına çıkarak gelişmekte olan piyasaları canlandıracak yaklaşımlar üretmesi gerekiyor.
Bir de tabii 2 Nisan'a kadar Obama hükümetinin artık kendi finans kurumlarıyla ilgili uzun zamandır beklettiği zor kararı vermesi gerekiyor.
Bankaların devletleştirilmesi zor bir seçenek, bunu herkes biliyor fakat ABD'nin bizim TMSF benzeri bir modelle bankaların içinde yer alan zehirli varlıkları temizlemesi kaçınılmaz.
"Maliyeti hissedarlara mı yoksa vergi veren vatandaşa mı yükleyeceğim?" diye kara kara düşünen Obama hükümetinin karar vermekte geciktikçe maliyeti daha da katlanılamaz hale getirdiğini görüp acı reçeteyi vakit kaybetmeden uygulaması en büyük beklenti.
Dolayısıyla "Bu kriz ne zaman biter" sorusunun cevabı bir; Obama hükümetinin her an açıklayabileceği acı reçeteye, iki; 2 Nisan Londra Zirvesi'nden çıkacak kararlara bağlı.
"Bana ne yeni küresel finans mimarisinden, sen bana dolar n'olacak onu söyle?" diyenlerdenseniz bile size tavsiyem tüm yatırım planlarınızı 2 Nisan'a göre yapın.
Paylaş