PaylaÅŸ
Efsanedeki kaya sanki hepimizin yüreğinin üstüne oturmuş, bizi eziyor, içimizi dağlıyordu…"
İstanbul-Amsterdam seferini yapan Boeing 737-800 tipi uçağın Schiphol Havaalanı'na 1500 metre kala düştüğünü haber aldığım an Cem Kozlu'nun zihnime kazılı bu satırları geldi aklıma.
Hemen Kozlu'nun iki yıl önce tek nefeste okuduğum Bulutların Üzerine Tırmanırken adlı kitabının "Semalardaki Tuzaklar" başlıklı onuncu bölümünü açtım.
Evet oradaydı.
1988-2003 arası aralıklı iki defa THY Genel Müdürlüğü ve Yönetim Kurulu Başkanlığı yapan Cem Kozlu 75 yolcunun ölümüyle sonuçlanan sarsıcı Diyarbakır kazasını şu satırlarla anlatıyordu.
"Her yönüyle dünyanın en renkli ve zevkli sektörü olan sivil havacılığın her zaman üstünde dolaşan kara bulut bu sefer Diyarbakır'da TC-
THG uçağımızla buluşmuş, yılların emeği ve iyileşen sicilimizi, yükselen moralimizi bozmuştu.
Sisifos efsanesindeki gibi…"
Gayri ihtiyari "Sisifos efsanesindeki gibi" diyebildim yazı işlerinden THY uçağının düştüğünü haber veren arkadaşa.
Sonra havacılık konusunda Uğur Cebeci ile birlikte yetişmiş en deneyimli gazetecilerden Güntay Şimşek'i aradım. Çünkü daha üç gün önce kendisiyle THY'nin Cem Kozlu sonrası ekonomik performansı üzerine konuşmuştum.
Güntay ekonomik performansını beğenmekle birlikteTHY yönetimine ciddi eleştiriler yapan bir gazeteci.
Güvenlik, kriz yönetimi, rekabet ve personel kalitesi en çok üzerinde durduğu konular.
Cem Kozlu ikimizin de ortak dostu.
AK Parti hükümeti 2002 yılında iktidara gelir gelmez THY'nin gayet başarılı Genel Müdürü Yusuf Bolayırlı'yı görevden almış, THY Yönetim Kurulu Başkanı Kozlu da haklı olarak istifa etmişti. Güntay da ben de o dönemde hükümetin kararını eleştirmiş, fazlasıyla partizanca bulmuştuk.
Çünkü Kozlu 1990'ların başında yabancıların "They Hate You Airlenes" diyerek dalga geçtiği mali açıdan iflasın eşiğindeki Türk Hava
Yolları'nı Turgut Özal'ın isteğiyle adım adım 1.6 milyar dolar cirolu başarılı bir şirkete dönüştürmüştü.
Fakat AK Parti hükümeti THY yönetimine Candan Karlıtekin, Temel Kotil ve Hamdi Topçu gibi kendisine yakın bulduğu kişileri atamayı tercih etmişti.
Haklı olarak bu konu medyada çokça tartışıldı.
Fakat ben Kozlu ve ekibinin tasfiyesini yanlış da bulsam yeni yönetimi kategorik olarak başarısız ilan edenlerden değilim.
Rakamlar ortada.
Evet Kozlu döneminde THY özellikle de 1997-2003 arası "nefret edilen hava yolları" olmaktan çıkıp güvenli, kaliteli ve kârlı bir şirkete dönüştü.
Fakat 2003 yılında bayrağı devralan yeni ekip temeller de sağlam atıldığı için THY'yi 1.6 milyardan 4.5 milyar dolar ciroya taşıdı.
Tıpkı Kozlu-Bolayırlı dönemi gibi Karlıtekin-Kotil ikilisi de filoyu iki katına çıkardı.
Kozlu'nun Qualiflyer'ına yeni dönemde Star Alliance eklendi.
İki dönem bir arada düşünüldüğünde "They Hate You Airlines" yerini "Feel Like A Star"a bıraktı. Dünyada havacılık şirketleri yüzde 10 daralma yaşarken THY 2008'de yüzde 21'lik koltuk büyümesi yakaladı. Kozlu döneminde "bulutların üstüne tırmanan" THY yeni dönemde
Türkiye'nin "yükselen değeri" oldu.
Fakat önceki gün 9 yolcunun ölümüyle sonuçlanan talihsiz kaza "yükselen moralleri" feci şekilde bozdu.
Tıpkı Sisifos efsanesindeki gibi…
Kozlu 8 Ocak 2003'te tam da yönetim kurulu başkanlığı görevini bırakmaya hazırlanırken talihsiz Diyarbakır kazası haberini aldı.
Her ne kadar o günkü duygularını anlatmak için "Sisifos efsanesindeki gibi" dese de yılgınlığa kapılmadı.
Gidici olduğunu bile bile kaza sonrası yönetim kurulunu toplayıp kendisinden sonra gelecek THY yöneticilerine "kazadan kaçınma ve kriz yönetimi kılavuzu" hazırladı.
Haklarını teslim edelim, Karlıtekin-Kotil ikilisi Kozlu ve Bolayırlı'dan devraldıkları THY bayrağını ekonomik anlamda çok daha ileri bir noktaya taşıdılar.
Fakat "kaptanın iyisi fırtınalı havalarda belli olur" derler.
Amsterdam kazası 2003 yılından bu yana sicili temiz olan yeni yönetimin ilk ve en büyük sınavı.
Ä°lk günkü panik ve çeliÅŸkili açıklamalar yeni ekibin fırtınalı havaya pek de hazırlıklı olmadığını gösterdi. Oysa Kozlu'nun mirasına her anlamda sahip çıksalar, hatta deneyimlerini paylaÅŸtığı kitabını okusalar böyle acemice davranmazlardı. Â
Eminim ölenlerin acısı THY yöneticilerinin yüreğini iki defa yakmıştır.
Bir yanda yaralarının sarılmasını bekleyen acılı aileler, diğer yanda tüm dünya medyasına "üçe bölünmüş ağır yaralı bir fotoğraf" olarak yansıyan THY markası.
Tıpkı Sisifos efsanesindeki gibi.
Maalesef efsanedeki kaya düştü.
Şimdi şeffaf bir yönetim anlayışıyla yaslı THY markasını yeniden uçurma zamanı.
PaylaÅŸ