PaylaÅŸ
Fırtınalı ve dalgalı sularda yol alan piyasa gemisinin direğinde umutsuz gözlerle "kara göründü" diye bağırabileceğim "o günü" bekliyorum.
Herkes aynı şeyi soruyor: "Global ekonomik krizin sonuna geldik mi?"
Korsan filmlerine aşinaysanız siz bunu "eve karılarımızın koynuna ne zaman döneceğiz?" diye de okuyabilirsiniz.
Her iki soruya cevap verebilmek için de henüz çok erken.   Â
Bu arada geminin hali içler acısı!   Â
Yeni kaptan iyi niyetli fakat ağır.
Pusula kırık. İçme suyu zehirli. Mürettebat şaşkın.
Tek umut direğin tepesinden gelecek müjdeli haberde.
Tıpkı kaç zamandır dilimden düşüremediğim Yüksek Sadakat'in şarkısındaki gibi.
Kaç zamandır burdayız bugün ne günlerden
Neden bu gemideyiz evde olmak varken
Deniz yine çıldırmış az evvel uyurken
Tanrı bizi unutmuş gökteki evinden
Doğrusunu söyle bana
Yine yıkılır mıyız bir barda içerken
Bu ne biçim bir fırtına
Gözcü bağırdı tam her şey bitti derken
Gözcü bağırdı tam her şey bitti derken
Gözcü bağırdı tam…
Dün Amerika Hazine Bakanı Tim Geithner'ın açıkladığı bankaları "zehirli varlıklardan" kurtarma planıyla ekonomik krizin değil ama "kredi
krizinin" sonu göründü.
Amerika'da en azından finans piyasası için "kara göründü."
Fakat yine de hiç kimse Amerikan Hazinesi, Merkez Bankası ve TMSF'si FDIC'in açıkladığı 1 trilyon dolarlık yeni kurtarma planıyla kredi piyasalarının "eski güzel günlere bir anda dönebileceğini" hayal etmesin.
Aylardır fırtınalı denizde su alan geminin hurilerle dolu cennet adasına yanaştığını zannetmesin..
Evet "kara göründü" fakat yeni karada bizleri bekleyen çok ciddi riskler var.
Tıpkı Karayip Korsanları serisindeki gibi.
Ayrıca esas tehlike ne karada ne denizde.
Tehlike içimizde!
Geithner'ın benim kabaca "kamu-özel elele fonu" olarak nitelediğim bankaları kurtarma fonu ilk bakışta piyasaları ikna etmişe benziyor.
Fakat henüz devletleştirme bekleyen septikler ikna olmuş değil.
Peki ben buna rağmen direğin tepesindeki şaşkın gözcü gibi neden "kara göründü" diye bağırıyorum?
Çünkü içinde bulunduğumuz gemi geri dönülemez bir biçimde uzaktan kara olarak görünen kütleye doğru ilerliyor.
En kötü senaryo da Geithner'ın "kamu-özel el ele fonu" bankalar arası kredi akışını sağlayamazsa, bu kez B senaryosuna geçilecek yani
bankalar millileÅŸecek.
Piyasalar akademisyenlerden farklı olarak şu anda "en güvenli kara parçasının" peşinde değil, riskli de olsa herhangi bir toprak parçasına ayak basmak istiyor. Bu yüzden Geithner'ın "kara göründü" müjdesi anlamına gelen planı tüm dünya borsalarını coşturdu.
Plan kabaca şöyle işleyecek.
Amerikan Hükümeti finans krizinden çıkabilmek için kamu ve özel sektör ortaklığıyla 500 milyar dolarlık bir fon oluşturuyor. Bu fon kaldıraç etkisi ile 1 trilyon dolara kadar katlanabilecek. Oluşturulan kamu-özel ortaklık fonu ile bankaların elinde zarar edip banka bilançolarını dibe çekmiş olan varlıklar satın alınacak. Aslında özel sektörün fondaki payı sembolik yüzde 8. Fakat Amerikan hükümeti Türkiye'nin 2001'de TMSF aracılığıyla yaptığına benzer bir devletleştirmeye gitmemek için özel sektöre payından daha büyük bir rol veriyor. Böylece hem satın alınacak hisselerin değeri piyasada belirlenmiş olacak hem de özel sektör mantığıyla çalışan bir fon yaratılmış olacak.
Bu noktada en kritik soru hisselerin hangi değer üzeriden fona aktarılacağı.
Anlaşılan Geithner vergi verenler ile hissedarlar arasında sıkışıp kalmamak için orta yol bulmaya çalışıyor. Zaten bu yüzden kamu sübvansiyonuna rağmen fiyatın özel sektör katkısıyla piyasada belirlenmesi isteniyor.
Son adımla birlikte ABD hükümetinin ateşlediği kriz silahının büyüklüğü 3 trilyon dolara yaklaştı. Barut epey azalmış olsa da "kara nihayet göründü."
Tıpkı Yüksek Sadakat'in şarkısındaki gibi.
Özlenen bir yolcu gibi (Kara göründü)
Dağılan bulutlar gibi (Kara göründü)
Çok üşürken ateş gibi (Kara göründü)
Kavrulurken vaha gibi (Kara göründü)
PaylaÅŸ