ARTIK bir karar vermek zorundayız. <br><br>Türk-Kürt birlikte. Ya bu sorunu çözeceğiz ya da çözüleceğiz.
‘Bölüneceğiz’ demiyorum, çünkü ben Kürt Sorunu’nun her türlü baskı ve şiddete rağmen Türkiye’yi böleceğine inanmıyorum.
30 yıldır akan kana, önceki gün Hakkari’de patlayan mayınlara rağmen, yaşanan bir çözülme.
Neden mi?
Gelin referandumdan bir gün önce Diyarbakır’a gidelim...
* * *
Raif Türk.
Türkiye’nin altıncı büyük mermer ihracatçısı, Dimer Mermer’in sahibi.
11 Eylül akşamı Diyarbakır’a bağlı Hani ilçesinde bulunan maden ocağının basıldığını haber alır.
Büyük bir endişeyle yola çıkar.
Ulaştığında 300 kişinin çalıştığı mermer ocağı alevler içerisindedir.
İş makineleri ve bina komple ateş altında, duvarlarda boykot yazıları...
Ne iş makineleri umurundadır ne de yanan mermer ocağı, çalışanlarına bir şey olmasın diye kendi hayatını bile tehlikeye atar.
Allah’tan yaralananlar dışında can kaybı olmaz.
* * *
Yangın söndürülür ama yıllardır Kürt bir işadamı olarak bölgede kalmak için direnen Raif Türk ’ün içine ‘boykot’ yangını düşer.
Çünkü referandum öncesi ‘evet’ oyu vereceğini açıkladığı için çalışanlarının canını tehlikeye attığını fark eder.
Hemen o dakika Bingöl’deki maden ocağının da kapatılması talimatını verir.
Çünkü bir grup PKK’lı akşam saatlerinde maden ocağını basıp önce işçilere boykot propagandası yapmış, arkasından da içerde işçilerle birlikte tüm tesisi ateşe vermiştir.
Ertesi gün referandum olduğu için olay günlerce kamuoyundan gizlenir.
Ta ki önceki gün Radikal ’den Dinçer Gökçe Raif Türk’e ulaşıp konuyu haberleştirene kadar.
* * *
Tek başına Güneydoğu’da yaşayan Kürt bir işadamının çaresizlik hikâyesi değil bu.
O da var ama Raif Türk ’ün başına gelenler çözümle çözümsüzlük arasında Türkiye’nin nasıl bir çözülmeye yaşadığını gösteriyor.
Raif Türk 12 Eylül askeri darbesinden sonra sürgün de yaşamış, baskı ve işkence de.
Ama yılmamış.
Dönmüş memleketine her türlü baskıya rağmen 1000’e yakın çalışanı olan iki fabrika beş mermer ocağı kurmuş.
Boykot ve çift bayrak tartışmaları arasında Kürtler arasında çözülme yaratan şu açıklamayı yapmış:
“Çift bayraklı bir ülkede yaşamak istemiyorum. Eşitlik olduktan sonra tek bayrak hepimize yeter. Halkın ayrılmak gibi bir talebi yok, ikinci bayrak da istemiyor kimse. Diyarbakır’da ağırlıklı olarak oylar ‘Evet’ çıkar. Çünkü boykotun yararına inanmıyor vatandaş.’’
* * *
Fakat bence esas önemli açıklama dün Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir ’den geldi.
Buyurun okuyun Kürt sorunu neden çözümle-çözülme arasında siz karar verin.
‘‘Saldırıyı ‘kabul edilemez’ buluyorum. Benim duygu dünyamda yaratmış olduğu şudur. Ha Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi şantiyesindeki makinelerimiz yakılmış, ha bir iş adamımızın mermer ocağı basılmış, iş makineleri yakılmış. Her fırsatta ‘Diyarbakır güvenli bir kenttir gelin yatırım yapın’ diyoruz. Şimdi ben ne diyeceğim? Nedeni ne olursa olsun kabul edilemez. Hele hele bu iş adamımızın fikrinden kaynaklıysa, bu daha da kabul edilemez. 40 yıldır insanlarımız özgürce düşüncelerini ifade etsin diye mücadele ettik, bedel ödedik. Açıkça söylüyorum en çok da örgütün kendisi bedel ödedi. Şimdi kalkıp bir insanı fikrinden dolayı cezalandırmak, kendimizle çelişmektir. Taban tabana zıt hale gelmektir.”
* * *
İster samimiyet testinden geçirin isterseniz timsah gözyaşları deyin.
Hiç fark etmez çünkü artık bir karar arifesindeyiz.
Türk-Kürt birlikte...
Ya bu sorunu çözeceğiz ya da kendi içimizde çözüleceğiz.
Türkiye bölünmeyecek, Türk Türk’le çözülecek Kürt Kürt’le...