Seçimden bir gün önce Kanada delegesi Leslie Dal Chin’i telefonla arayan bir kişi, ‘Ben Türk gazeteciyim. Türkiye’de futbol maçlarında adam öldürülüyor. Bu, sizin kararınızı nasıl etkiler?’ diye sordu.
BUGÜN Türk sporu için gerçek bir zafer günü. 1992 yılında başlayan ‘2010 Dünya Basketbol Şampiyonası’nı düzenleme rüyası’ artık gerçek oldu. Malezya’da iki gündür süren amansız mücadele sonrasında bu önemli organizasyonu ülkemize taşımayı başaran Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel ve ekibini yürekten kutlamak gerek.
İki gün boyunca Türkiye’nin bu organizasyonu alması için inanılmaz bir çaba gösteren ve gerçekten FIBA delegelerini etkileyen enfes bir sunum yapan Türk heyeti, inancı ve bu dev organizasyonu düzenlemekteki kararlılık ve heyecanı ile basketbolun süper gücünün elinden zaferi almasını bildi. İnançla buraya gelen ve bu uğurda yılmadan çalışan Türk delegasyonu, mutlu sona ulaşırken, gösterdiği çabanın karşılığını almanın haklı gururunu yaşıyordu. Uluslararası arenalarda böyle organizasyonların zorluğunu çok iyi bilen bir kişi olarak, Türkiye’nin burada gösterdiği lobi çalışmasına da ayrıca bir kutlama yapmak gerek. Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay’ın verdiği destek ve son derece profesyonelce hazırlanmış tanıtım dosyası ve filmiyle FIBA delegelerini etkileyen Türkiye’nin, bu organizasyonu da en iyi şekilde gerçekleştireceğinden hiç kuşkum yok.
Bizleri son derece mutlu eden bu büyük başarının bir gün öncesinde, kendini Türk gazeteci olarak tanıtan birinin yaptıklarını ise ancak bu zafer unutturabilirdi. Seçimden önce Kanadalı delege Leslie Dal Chin’i, bir Türk gazetecisiyim diye arayıp, ‘Türkiye’de futbol maçlarında adam öldürülüyor. Bu sizin kararınızı nasıl etkiler?’ sorusunu soran ve tamamen bizim yanımızda olan delegelerin kafasını bulandırmaya çalışan bu zavallının Türklüğünden şüphe etmek gerek. Hele bir de gazeteciyse, durum daha da vahim.
Türkiye’deki seçim hesaplarını bu işe alet etmek ve Turgay Demirel’e zarar vermek için Türkiye’nin imajını kötülemeye çalışmak, sanırım sportmenlikle hiç bağdaşmaz. Tüm bu karalamalara ve yıpratmalara karşın, kararlılığı ile bu büyük organizasyonu Türkiye’ye taşıyan ve 12 yıllık bir rüyayı gerçekleştiren bu federasyonun, böyle ayak oyunlarıyla düşürülemeyeceğini herkesin bilmesi gerekir.
Yarış işte böyle bizim burada yaptığımız gibi adilce yapılıp, sportmence zafere ulaşılır. Unutmayın ki, bu yarış Demirel’in değil, Türkiye’nin yarışıydı ve burada bulunan Türk delegasyonu, basını ile, yönetimi ile, genel müdürü ile tek vücut olup, dayanışmanın karşılığını aldı. Bilmem başka söze gerek var mı? Bir kez daha emeği geçen herkese teşekkürler.