HAZIRLIK maçı da olsa, gazozuna karşılaşma da olsa, adı üstünde milli maç. İnsan, ne olursa olsun kazanmak istiyor.
Ancak daha önce yenildiğimiz Brezilya'ya dün bir kez daha boyun eğdik. Oysa bu kez Dünya Şampiyonası'nda aynı grupta rakibimiz olacak Güney Amerika temsilcisini yenmek istiyorduk. Yenmek için de, çok koşan, iyi mücadele eden ve iyi şut atan Brezilyalılar'ın yaptıklarını yapmamız gerektiğini de biliyorduk. Bunu biliyorduk ama oyunun sadece bir bölümünde yapabildik.
Maça iyi başladık. Savunmamız iyiydi, mücadelemiz etkiliydi, hücumda da İbrahim, Hüseyin ve Mirsad olmamasına karşın güzel işler yapıyorduk. Bu düzen ilk yarının sonlarına dek devam etti. Ama sonra Brezilya'nın alan savunması tüm planlarımızı bozdu. Hücumda topu içeri geçiremediğimiz gibi, dış atışlardaki yüzdemizi de düşürdük. Buna karşın Brezilya, disiplinini hiç bozmadan kendi oyununu oynadı ve farkı kapatmayı başardı.
LİDERİ BULAMADIK
Tüm turnuva boyunca olduğu gibi, üçüncü periyot sendromu bu kez de karşımıza çıktı. Savunmadaki mücadele eksikliğimiz belirginleşti, hücumda da aradığımız lideri bir türlü bulamadık. Asım inanılmaz top kayıpları yaparken, Hidayet sakatlığının etkisinden olacak, bir türlü kendi performansına yaklaşamadı. Kazanmak için savunmayı sertleştirdik ama hücum sıkıntımız sürünce Brezilya'ya bir kez daha teslim olduk.
Tamam, eksiklerimiz var, takım olarak da henüz tam hazır değiliz. Ama Dünya Şampiyonası'nda mücadele edeceğin rakibine hem de kendi evinde üst üste iki kez yenilirsen, bu psikolojik olarak seni olumsuz etkiler. Şimdilik bu sıkıntıyı yaşıyoruz. Dileğimiz, yıldızlarımızın bir an önce o yürekli mücadele düzeyine gelmeleri. Eğer bu fizikli ve yürekli mücadeleyi veremezsek, Dünya Şampiyonası'nda işimiz zor olur. Dün bunu tüm çıplaklığıyla bir kez daha gördük. Umarız oyuncularımız da gereken dersleri almışlardır.