ŞURASI bir gerçek ki, Barcelona Avrupa'nın en geniş ve uzun kadrolu takımı. Böyle bir takımı kendi evinde yenmek için herşeyin doğru olarak yapılması lazım. Bu uzun rakibin tek dezavantajı, yeterince hızlı olamaması.
Oktay Mahmuti de bunu iyi bildiği için oyuncularından çabuk geriye koşmalarını istemiş ve hücumda da çok fazla pas yapıp, boş atış bulmalarını söylemişti. Efes Pilsen, oyunun büyük bölümünde bunları gerçekleştirdi. Güçlü Barcelona ile başabaş bir mücadele verdi. Ancak çok uzun boylu oyunculardan kurulu Barcelona karşısında çekilen ribaund zaafı bence oyunun yitirilmesindeki temel noktaydı.
Fizik direnç düştü
Çember altını karartıp, bizim uzunlarımızı etkisiz kılan Barcelona'yu yıkabilmenin bir diğer yolu da savunmada savaşılıp kazanılan topları iyi değerlendirmek olmalıydı. İlk 3 periyotta Efes Pilsen bunu başarıyla yaptı. Ancak oyunun son bölümünde fizik direnci düşüp, ceza atışları dediğimiz kritik atışlar kaçırılınca, geniş kadro avantajını iyi kullanıp diri kalan Barcelona, Jasikavicius ve Bodiroga organizasyonuyla bu zor mücadeleyi lehine çevirdi.
Efes Pilsen Barcelona'da gerçekten iyi mücadele etti. Ama uzunlarının etkisiz kalışı maçı Barcelona'ya getirirken, son dönemde büyük bir performans sergileyen Kerem'in sakatlanışı Efes ve Milli Takım adına gerçek bir talihsizlikti. Son derece çekişmeli geçen maçta ribaundda Barcelona'ya 37-21 yenilen Efes Pilsen ikinci atışlardan sadece 2 sayı üretirken, bu rakamın Barcelona hanesinde 18 olması, sanırım maçın en açık göstergesiydi.