Sonradan görme bir züğürdün o sorusu
Dün size 85 metrelik bir megayatı bütün iştahımla anlattım.
Ne yalan söyleyeyim, güzel yaşamak hayalleri olan bir insandım, hâlâ da öyleyim.
O nedenle memleketin bunca meselesi varken aklım yine de böyle şeylere takılıp gidiyor...
Yani benim de böyle sevdalı bir başım var.
İyi yaşamak bugün kurduğum bir hayal değil...
Mavi yolculuklar, yat sefaları ile ilgili hayallerim çok eskilere gidiyor...
Mesela şu fotoğraf.
1971 yılında Gökova’da bir yerde çekildi.
Tansu’yla birlikte ilk mavi yolculuğu işte kiraladığımız bu tekne ile yaptık.
*
Kaç metre olduğunu bilmiyorum ama tahminim, 10 metreden olsa olsa bir metre daha fazladır.
O yıl Fransa’da Türkiye Cumhuriyeti devletinin burslu öğrencisi olarak okuyorum.
Tansu’yla evleneli henüz bir yıl bile olmamış.
Paramız yetmediği için, kiralamak için 13 arkadaş bir araya gelmek zorunda kaldık...
13 uğursuz gelir diye bir de 14’üncü kişi aldık.
*
İşte bu tekneyle 6 gün gezdik Gökova’da...
Teknenin açık alanında Tansu’yla birlikte Gökova gökyüzünün yıldızları altında uyuduk.
Çökertmeyi, İngiliz Koyu’nu, Karacasöğüt’ü ilk defa bu tekneyle keşfettik...
Bizim için bir megayattı...
Hiç unutmadık...
Geçen perşembe akşamı 85 metrelik Victorious megayatıyla Kuleli Askeri Lisesi’nin önünden geçerken o günleri düşündüm.
İşte o an geldi aklıma o hınzır sonradan görmüş sorusu...
“85 metrelik bir megayat almak nasıl bir duygudur?”
*
Vural Ak’ın anlattığına göre dünyanın en büyük megayatı 176 metreymiş ve fiyatı 1 milyar dolarmış...
Bu tekne 85 metre ve fiyatı 125 ile 200 milyon dolar arasında bir şey...
Acaba bu para o insan ne için ne ifade eder? Nasıl bir psikolojiyle bakar o tekneye?
*
Şundan dolayı soruyorum.
Benim 9.5 metrelik bir teknem vardı.
120 bin dolara almıştım.
Ama sonra bakım masrafları, kıyıda dururken insan kaçakçıları tarafından çalınır korkusu, dalgalar alır götürür mü endişesi...
Sonunda sattım.
*
Peki bir megayata 150 milyon veya 1 milyar dolar veren adamın hissiyatı nasıldır?
Bunu anlamanın tek yolu vardı...
O “sonradan görme züğürt” sorusunu sormak...
“Vural Bey, 1 milyar dolara megayat alan bir insanın duygusu nasıl bir şeydir?
O para, mesela benim gibi bir insan neyi alırsa, o duygunun aynısıdır?”
O ADAMIN MEGAYATA ÖDEDİĞİ PARA, SENİN ŞUNA ÖDEDİĞİN PARAYA EŞTİR
VURAL Ak önce yemeğin başında verdiği rakamları tekrarladı.
“Dünyada böyle bir megayatı alacak insan sayısı 4 bin...
Bu boyda teknesi olan insan sayısı 150...
Bunlardan 50’si Arap kraliyet ailelerinin üyeleri...”
Dünya nüfusu 7 milyar 753 milyon olduğuna göre, demek ki geriye 7 milyar 749 milyon insan kalıyor.
Benim durumumda olan insan sayısını bilmiyorum, ama milyarlar değilse bile epey milyonlar olabilir.
Şimdi benim soruma gelirsek...
O dört bin kişinin cebinden bir megayat için çıkan paranın benim cebimdeki karşılığı nedir?
*
Vural Ak’ın hesabı şöyle:
“Mesela bir Renault Megane almışsın gibi diyebilirim...”
*
Bir Megane fiyatı 310’la 360 bin lira arası. Şöyle bir düşündüm...
Acaba ikinci el bir Megane desek daha doğru olabilir mi...
Yani gece iç rahatlığı ile uykuya dalabilmek için diyorum.
TÜRKİYE’NİN YENİ MEGATRENDİ
25 GRAMLIK ARKASI GÖRÜNEN LAHMACUN
İKİ günden beri Ahmet Güneştekin’in “Hafıza Odası” adıyla Türkiye gündemine oturan sergisi için Diyarbakır’dayım.
Buraya son olarak pandemi öncesi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’la gelmiştim. Diyarbakır beni çok şaşırttı.
Salı günü size çok farklı bir Diyarbakır yazacağım.
Bugünkü konumuz ise tam pazarlık...
Diyarbakır’da lahmacun tarihi açısından devrim sayılabilecek bir ölçü geliştirildi. 25 gramlık lahmacun...
Bardak lahmacundan söz etmiyorum... Bildiğimiz büyük lahmacun...
*
Lahmacun hastasıyım ama ilk defa gramla ifade edilen bir lahmacun duyuyorum.
Yerimiz, Sur içinde, “Diyarbakır Lahmacun Merkezi”...
Mehmet Öke ve kardeşleri işletiyor.
Buranın özelliği belki de Türkiye’nin en ince ve hafif lahmacununu üretmek.
*
Şimdi gelin bu lahmacun devrimini, ustasının ağzından dinleyelim...
TARTTIĞIMIZ LAHMACUN HAMURU KAÇ GRAM ÇIKTI
“BU lahmacuna arkadan baktığınızda şeffaf gibidir, iç harcını görürsünüz.”
DENEME SONUCU: Işığa tutuyor bakıyorum... Gerçekten görünüyor.
“Hamurunun ağırlığı 25 gramdır. El yordamıyla yaptığımız için iki aşağı, üç yukarı olabilir. Piştikten sonra bu hamur 18 grama iner.”
DENEME SONUCU: Birkaç tanesini tartıyoruz. 20 ile 27 gram arasında çıkıyor.
*
İç malzemesinin ağırlığı ise 75 gram civarında.
-
KULLANILAN UN: “İki tür un kullanıyoruz, beyaz un ve irmik altı un. Onun kıtırlığını bu veriyor.”
-
MAYALAMA:
“Eski usul mayalama yapıyoruz. Hamurla hamuru mayalıyoruz.”
VEGAN LAHMACUN, İBO KARİZMASINI ÇİZER Mİ
KULLANILAN YAĞ: “Üç çeşit yağ kullanıyoruz. Aromasını vermesi için kuyruk yağı kullanıyoruz. Biraz margarin ve sıvı yağ.”
*
MALZEMESİ: “Diyarbakır lahmacununun ötekilerden farkı, etli oluşudur. Dana eti kullanıyoruz. Domates, soğan, maydanozu doğradıktan sonra bunu yıkarız.”
*
BİBER: “İki çeşit biber kullanıyoruz. Biri sizin deyişinizle isot, öteki bizim buranın yerel biberi.”
*
PİŞİRME: “Kullandığımız fırın Diyarbakır’ın en eski taş fırını. Orada meşe odunu kullanıyoruz.”
*
ÇEŞİTLERİ: “Acılı, bol acılı, ekstra acılı, acısız lahmacun. Bir de vegan lahmacunumuz var.”
Başlıktaki soruya gelince...
Vegan lahmacun İbrahim Tatlıses karizmasını bozar mı...
Bence bozsa bile yenir...
OSMAN HOCA SORUSU
LAHMACUN-SİMİT PARİTESİ NEDİR
BİRÇOK Türk ve Kürt gibi ben de hamur işi hastasıyım.
Lahmacun, pide, pizza, makarna... Her gün yiyebilirim.
Ama tabii yiyemem.
Çünkü karbonhidrat... Çünkü şeker.
Ayrıca gluten alerjim var. O nedenle 25 gramlık lahmacun lafını duyunca kulaklarım dikildi.
Hemen bir hesap yaptım.
Günlük diyet kurlarıyla lahmacun-simit paritesi nedir?
Bu lahmacundan kaç tane yiyebilirim? Hesap kolay.
Bir simidin hamuru 100 gram. Demek ki bundan 4 tane yersem bir simit yemiş oluyorum.
Bu bana uyar, ama yine de Osman hocaya sormam lazım.
Hocam, bir oturuşta kaç tane yiyebilirim bu lahmacundan...
HAFTANIN ŞARKISI
AJDA’NIN SOSYAL MEDYADA OLAY OLAN ŞARKISI NİHAYET
NEREDEYSE iki ay önce dinleyip yazmıştım.
Ajda Pekkan’ın yeni şarkısı “Bi Tık” çok iyidi. Ritim, müzik düzenlemesi, sözler 10 numara.
Herhalde Ajda’nın titizliği yüzünden şarkının çıkması epey gecikti. Ancak bir yerlerden sosyal medyaya sızdı ve daha çıkmadan hit oldu.
İşte o şarkı nihayet geçen cuma streaming platformlarına kondu.
Şarkı önce “Sunrise Remix”i ile çıktı.
Ritmi şu sonbahar ruh halime çok uygun.
Hep diyorum ya...
Ajdasız ve Sezensiz bir Türkiye olmaz...
Tarkansız da olmaz Ahmet Kayasız da... Tabii ki, Ezhelsiz de...
Türkiye hepsiyle daha güzel...
YENİ MÜZİK
ROD STEWART SEVENE VİNTAGE BİR ROD STEWART
ROD Stewart epeydir yeni bir şarkı çıkarmıyordu. “Great American Song Book” adı altında yaptığı, çok başarılı eski klasikleri yeniden yorumlaması dışında yeni bir şarkı gelmiyordu.
Pandemi döneminde ise daha çok eski şarkılarının remix’lerini yaptı.
Geçen cuma yeni bir şarkı çıkardı.
Adı “Hold On”...
Bildiğimiz 1970’lerdeki, 80’lerdeki Rod Stewart geleneğine bağlı bir şarkı.
Yeni bir tarafı yok.
Bildiğimiz Rod Stewart... Kendi payıma özlemişim onun bu müziğini...
