O sabahı çok iyi hatırlıyorum...
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın, sabahın köründe eşinin gözlerinin önünde evinden alınıp götürüldüğü o meşum sabahı...
***
Bir de daha Aziz Yıldırım evinden çıkmadan önce iktidar yanlısı televizyonların internet sitelerinin, ertesi gün de gazetelerin manşetlerini çok iyi hatırlıyorum...
Zafer çığlıkları vardı...
Spor tarihinin bu en korkunç kumpasını, tarihi Kudüs kararı kadar büyük bir heyecan ve iştiyakla vermişlerdi o haberi...
***
Oysa ilk temmuz darbesiydi o...
Hani müsamerede kız çocuğuna erkek çocuğun ayaklarını yıkatan okulun avukatının yaptığı açıklamayı...
*
Fotoğraf bin beterdi, buldukları bahane ondan da bin beter...
Neymiş biliyor musunuz...
Güya “Yerli Malları Haftası nedeniyle yapılan tiyatro gösterisiymiş...”
*
Allah aşkına o fotoğrafa bakın ve söyleyin...
Mal nerede....
O 56 İslam ülkesinden birisi...
***
Sadece birisi çıkıp diyecek ki....
“Beyler, ey ümmet...
Kudüs’ü konuşuyoruz ama...
Otuz dört... Tam 34 yıldır bir başka Müslüman ülke daha var ki...
Onun da bir başkenti var...
Hadi hazır bir araya gelmişken...
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin yan yana oturunca görüntü gerçekten güzeldi. Cümleler nazikti, kimse kimseyi kırmıyordu. Ama bu gölge oyununda, arkaya vuran gölgelerin dili çok farklıydı.
*
Rus medyası bunu “Putin’in zafer turu” olarak ilan etti...
Haksız da değildi... Ortadoğu’da günün değil, bu asrın ilk büyük galibi Rusya ve İran oldu...
Evet geçen hafta sahnede Rusya Devlet Başkanı Putin vardı... Zafer turu atıyordu...
Biz ise maalesef seyirci tribünündeyiz.
HİÇ KUŞKUSUZ BÜYÜK ADIM
-
“Zarrab denilen bu adam kaçak kat çıkıyor...”
*
Cicim aylarıydı... Bayrakların önünde poz veren milli kahramandı...
Tabiatıyla, İstanbul sağırdı... Ankara ise dilsiz...
*
Şimdi adam pis bir itirafçı, daha da pis bir iftiracı oldu ya...
Saat veren öküz öldü ya...
*
*
Ne bir işadamına...
Ne bir siyasetçisine... Ne sıradan vatandaşına...
*
Bu ülkede iki kişi “Sen bittin” diyemez...
O iki kişi İçişleri Bakanı ile Adalet Bakanı’dır...
*
Biri bu ülkenin her vatandaşının canını, malını korumakla görevli bakan...
Kendisinden de genç pompacı, yere yayılan yağ birikintisine basmış ve ayağı kayınca tehlikeli şekilde yere düşmüş, başını taşa çarpmıştı.
Hemen yanına koşup ayağa kalkması için yardım ederken gözü ayakkabılarına takıldı...
Ne de olsa ayakkabıcıydı...
BU ÇOCUKLARIN AYAĞI BİR DAHA KAYMASIN DİYE
Genç pompacının ayağında lastik ayakkabılar vardır...
Mesleki bir merakla lastik ayakkabının tabanına bakar...
Dümdüz bir lastiktir...
Genç pompacı üstünü başını temizlemeye çalışırken, araba sahibinin aklı başka yere gitmiştir.
Hani “Shrek” filmindeki iyi kalpli devin âşık olduğu kadının ismi...
O bir Hipo...
Yani suaygırı... Hipopotam...
Şu sıralar bütün Amerika onu konuşuyor, ona gülüyor, onunla eğleniyor...
14.5 KİLO DOĞDU YAŞAMAZ DEDİLER
Fiona bu yılın 24 Ocak günü Amerika’nın Cincinnati şehrinin hayvanat bahçesinde doğdu...
Ama o prematüre bir suaygırı...
Annesi zamanından 6 hafta önce doğurdu.