Veda’dan sonra (4)

Ya “Mustafa”, ya “Paşa”... Bir “Atatürk Filmi” düşünebiliyor musunuz “Kemal”siz!

Haberin Devamı

Acaba, şu olay gerçek değil mi? Selanik’te Askeri Rüştiye’ye sınavla girer Mustafa. Matematik dersinde pek başarılı olduğundan öğretmen Mustafa der ki: “Senin de adın Mustafa, benim de... Arada bir fark bulunmalı. Bundan sonra senin adın ‘Mustafa Kemal’ olsun.”
Ben mi yanlış anımsıyorum yoksa! Atatürk, imzasını “Gazi M. Kemal”, sonunda da “K. Atatürk” diye atmaz mıydı!
Zülfü Livaneli’nin “Veda”sında sanki “Kemal’e de veda” edilmiş gibidir.
‘ÖZEL VURGU’ MU?
Veda’da “Kemal” sözcüğünü ilk kez, İzmir Yangını’ndan sonra köşk günlerindeki bir davette Latife Hanım’dan duyarız. Sonraki sahnelerde filmin öyküsü Fikriye – Latife üzerine kaydığından artık Mustafa’nın Kemal’li olup olmadığının da bir önemi kalmaz.
Değerli bir yazar, besteci, icracı, yönetmen olan Livaneli -kendisinin ayrıca bir düşünce adamı olduğu da düşünülürse- “Kemal” vurgusu yapmamış olmakla “özel bir vurgu” yapmak istemiş olabilir miydi? Bir önderin imzasına özenle koyacak kadar değer verdiği “Kemal” adını aldığı olayı filmde dışlamış olması, bu vurgunun göstergesi olabilir mi? Olsun da, bu “özel vurgu” hangi anlama geliyor acaba?
“Kafamdaki dostluğun filmini yaptım” diyor ya Livaneli, “dost” diye önümüze çıkardığı Salih Bozok’un dostluğundan kuşku duyulmaz mı... Filmin öyküsü, gerçekte yazmadığı -ama Livaneli’nin yazmış gibi sunduğu- mektuba dayandırılıp sürdürülürken Mustafa, “Kemal”siz bırakılmış olmakla!
KUBBE ve ATATÜRK
Dışta bırakılan başka olayları da düşünün. Hele 19 Mayıs 1919’da Samsun’a hiç “ayak basmamış” bir Mustafa! Kulağa bile bir tuhaf geliyor.. Yani Mustafa Kemal.
Ve Zülfi Livaneli’nin, filmi beğenmeyenlere karşı, bir televizyon yayınında söylediklerini anımsayalım:
“Veda, Atatürk’le ilgili tek film... Yaşadığı bütün olaylar var... Gidip seyretsinler. Sonra bizim ülkemize ne oldu diye şikayet etmesinler. Biz görevimizi yaptık... Gelin, Türkiye’nin bütün demokratları, aydınları, liberalleri Mustafa Kemal Atatürk ve Kuruluş noktasında birleşelim. Çünkü, Türkiye’nin kilit taşıdır Atatürk. Onun iradesi, o Osmanlı’nın kılıç artığı insanlarını bir araya getirip bir ulus yaratmıştır. Onu çekerseniz hepimiz bu kubbenin altında kalırız.”
“Veda”yı izlemekle Mustafa Kemal Atatürk’ü anlayacağız, ola ki, “kubbe altında” kalmaktan kurtulacağız.
Daha fazla “Veda”nın içine girmek istemiyorum artık. Yoksa izinden gittiğime inandığım Atatürk’le yollarımız ayrılacak! Son bir yazıyla, haftaya, “Veda’ya Elveda” diyelim.

 

Yazarın Tüm Yazıları