Paylaş
Hele “şehir”den uzaklaşıp da başka diyarlardan söz edince, kapımızın dışındaki o aydınlıkları anlatır da İzmir’in ışıkları biraz daha kararmış gibi gelir bana.
Bahar Akıncı, bu kez bir ışık tutmuş ki, 20 yıl öncesine, anlatmakta kendi yaşantısından alıp getirdiği çağrışımlarını.
“Herkes için, hele benim kuşağım için ne çok şey ifade ediyor 90’lar kim bilir” diyor, 23 Ocak 2012 Pazartesi yazısında.
“Mustafa Saldal.. Bilekli Reebok ayakkabı.. Atari yarışı.. Gece dışarı çıkamamak.. Alsancak – Karşyaka dolmuşları..”
***
Konusu “sanat” olan bir “köşe”ye işbu yazının yazılmasının nedeni, Bahar Akıncı’nın yazısında, “Beni benden alan bu 90’lar gecesinde” dediği, Okan Bayülgen’in “90’lar nostaljisi” üzerine sürdürdüğü televizyon programının yayınlandığı o gecede, “üşenmeyip” toparladığı 90’lar “twitter” iletilerine yansıyan günlük yaşantıların ne denli “sanatsız” geçtiği gerçeği.
Biri diyor, “Bence 90’lar Lambada’ydı.”
“Müjde 58 çorap üzeri burlington çoraplar ve mokasen veya timberland giymekti.”
“Saçları kısacık kestirip enseden fare kuyruğu gibi bir tutam saç bırakmaktı.”
“İğrenç kokulu Barbour monti Burlington çorap, Georg Hogg loaffer, Harley Davidson çizme, Lacoste gömlek, Paul Shark lacivert kazaktı.”
Sanat aldanmasına kapılıp da ne acınacak hallere düşmüş olmalıyız ki, sözü edilenlerin, bırakın ne olduklarını bilmek, adlarını yazmakta bile güçlük çekiyorum.
Çocukluk yıllarımın geceleri ‘lambada’ geçmiş olsa da, “Lambada”nın bir vakitler gençleri nasıl alevlendirdiğini bilirim kuşkusuz. Ya o Barbour, Burlington, Georg Hogg loaffer’ler!
Şöyle değiştirmeli o güzelim sözü: “Markasız yaşayan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.”
***
90’ları daha 10’lu yaşlarındayken yaşayan Bahar Akıncı, devşirdiği “twitter’li insan manzaraları” ile 90’ları 60’a dayanmış yaşlarındayken yaşamış olanlara, 80’lere doğru yol almaktayken “Şehir Işıkları”nı yakıyor olmalı yollarına.
“Sanat” yaşamanın “kendisi” değil, “yaşamasını bilmek” sanattır.
Paylaş