6 Haziran 2010
TÜRKİYE’de bulaşık makinesi olan evlerde bile alışkanlık sürdüğü için bulaşığı elde yıkama oranı yüzde 81’i buluyor. Deterjan üreticileri de elde yıkamada tasarruf yarışına yükleniyor.
BEYAZ eşya üreticisi firmaların tüm çabalarına rağmen, Türk ev kadınlarının bulaşıkları elde yıkamayı sürdürmesi, yılda 420 milyon dolarlık deterjanın satıldığı pazarda, rekabetin ovalamaya gerek kalmadan, az miktarla zor yağları kolayca çıkarabilen, etkisini kısa sürede kaybetmeyen yeni nesil ürünlere kaymasını sağladı. Unilever’in süngerde 4 kat daha uzun süre kalabilen yeni ürünü Cif Konsantre Jel’le pazar payını yüzde 2 artırması, Procter and Gamble’ın bir şişesiyle 18 bin tabak yıkayabilen Fairy’i, MagTonguç’un da konsantre Reinex’i piyasaya sürmesini sağladı.
Henkel’in zor yağları kolayca çözüp, dağ kadar bulaşığı ovalamadan temizlenmesini sağlayan Pril Power’la, Eczacıbaşı’nın tek sıkımıyla 30 tabak bulaşığı yıkayabilen Frosch’la rekabet ettiği pazarda, Hayat Kimya da köpüğü uzun süre dayanabilen Bingo Sensitive’le ön plana çıkmaya çalışıyor.
100 evden 30’unda makine var
Arkadaşımız Mehtap Özcan’ın yaptığı araştırmaya göre, pazarda üretici firmaların elde yıkanan bulaşıklar için geliştirdikleri deterjanlara ağırlık vermesinde, bu ürünlerin toplam pazarın yüzde 68’ini oluşturması etkili oluyor. Her 100 evden sadece 30’unda bulaşık makinesi bulunuyor. Makine olmasına rağmen kullanılmayan ya da az kullanılan evlerin oranı da yüzde 11’e ulaşıyor. Bunun sonucunda, elde bulaşık yıkama oranı Türkiye’de yüzde 81’e ulaşıyor. Türkiye’de, yılık sıvı deterjan satışı 155 milyon litre, bulaşık makinelerinde kullanılan tablet deterjanların miktarı da 740 milyon adet oluyor. Tablet de otomatik makine deterjanları tüketiliyor. Bunun sonucunda, ev başına düşen yıllık sıvı deterjan tüketimi 8 litreye ulaşırken, bulaşık makinelerinde kullanılan deterjan ise 100 tablet düzeyinde kalıyor.
Konsantre faktörü
Sunlight Cif Konsantre Jel bulaşık deterjanı sayesinde 2009 yılında yüzde 18 olan pazar paylarını 2010 yılının ilk dört ayında yüzde 20’ye ulaşmasını sağladıklarını söyleyen Unilever Türkiye Ev Temizlik Kategori Müdürü Aslı Tanyer, bunda da tüketicinin az miktarda deterjan kullanarak, fazla bulaşık yıkama isteğinin etkili olduğunu savunuyor. Reinex marka konsantre bulaşık deterjanlarının ithalatçısı MagTonguç’un sahibi Tayfun Tonguç da, önümüzdeki dönemde bulaşık deterjanı sektöründe konsantre ürünlerin ön plana çıkacağına değinirken, rekabete Fairy marka bulaşık deterjanlarıyla katılan Procter&Gamble’ın ev ve kumaş bakım ürünleri pazarlama Müdürü Uluç Ayık da, yeni ürünleriyle ilk etapta 3.7 milyon haneye girmeyi hedeflediklerine dikkat çekiyor.
Avrupa’da ekolojik ürünler
Yazının Devamını Oku 
31 Mayıs 2010
MALİYE Bakanlığı, GSM operatörü kuruluşlara, toplam 313 milyon TL ceza kesince, abonelerin yurt dışında yaptığı görüşme, SMS ve e-posta gönderme işlemlerinin bedeli yüzde 40’a varan oranda arttı.
Bu da, roaming hizmetlerinde uygulanan KDV ve ÖİV’nin yurtdışındaki operatörlerin paylarına da yansıtılmaya başlanmasından kaynaklandı. Bunun sonucunda, yurtdışında yapılan her 100 liralık görüşme için daha önce 122 lira ödeyen aboneler şimdi 170 lira ödemek zorunda kalıyor.
MALİYE Bakanlığı, roaming (hat kullanım hakkı) hizmetlerinde uygulanan KDV ve Özel İletişim Vergisi’ni yurt dışındaki operatör kuruluşların paylarına yansıtmadıkları gerekçesiyle, 3 GSM operatörüne toplam 313 milyon TL ceza kesince, fatura cep telefonu abonelerine çıktı. GSM operatörü kuruluşlar, uygulamanın durdurulması ve cezanın iptali için dava açarken, yeni düzenledikleri faturalarda KDV ve ÖİV, yurt dışındaki operatörlerin paylarına da yansıtılmış olarak yer alıyor. Bu da, cep telefonu abonelerinin yurt dışında yaptıkları görüşme bedellerinin yüzde 40 kabarmasına yol açıyor. Cep telefonu aboneleri, yurt dışında gerçekleştirdikleri her 100 liralık görüşme için daha önce 122 lira öderken şimdi, 170 lira ödemek zorunda kalıyor.
Çifte vergilendirme
GSM operatörü kuruluşlar, Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü’nün aldığı bu kararın cep telefonu abonelerinin yaptıkları görüşmelerin hem TÜrkiye’de, hem de görüşmenin gerçekleştiği ülkede ayrı ayrı vergilendirilmesine yol açtığını savunuyor. Bakanlığın, roaming hizmetlerinde çifte vergilendirmeyi önlemek için 9 Şubat 2005’te bir tebliğ yayınladığına dikkat çeken GSM operatörü kuruluşlar, “Bu tebliğe dayanılarak, Nisan 2005’ten itibaren roaming işlemlerinde yurtdışındaki operatör kuruluşların paylarına KDV ve ÖİV yansıtılmamaya başlandı. Sadece Türkiye’deki GSM operatörünün hizmet bedeli üzerinden KDV ve ÖİV hesaplanarak, faturalara eklendi. Şimdi ise bu tebliğ hiç yayınlanmamış gibi davranılıyor ve GSM operatörü kuruluşlardan yurt dışındaki operatörlerin payına da vergilerin yansıtılması isteniyor. Ayrıca bu karar, geriye dönük uygulanarak, GSM operatörü kuruluşlardan 313 milyon TL ödemeleri isteniyor. Yeni faturaları bakanlığın aldığı son karar doğrultusunda düzenlerken, uygulamanın durdurulması ve cezanın iptali için de dava açtık” dedi.
Yazının Devamını Oku 
30 Mayıs 2010
BURUN kanallarını genişletip, nefes yollarını açan cihaz ve bantların market raflarına kadar girmesi, yıllık hacmi 20 milyon TL’yi bulan yeni bir pazarın oluşumunu sağladı. Pazarda, fiyatlar 18 TL’den başlayıp, 200 TL’ye kadar çıkıyor. Horlamayı engelleyen aparat, protez ve bantları en fazla, kadınlar eşleri için alıyor.
HER 4 evden birinde horlama sorunuyla karşılaşılan Türkiye’de, burun kanallarını genişletip, nefes yollarını açan cihaz ve bantların market raflarına kadar girmesi, yıllık hacmi 20 milyon TL’yi bulan yeni bir pazarın oluşumunu sağladı. İthalatçı firma sayısı 10’a, marka sayısı da 20’ye ulaştı. Fiyatların 18 TL’den başlayıp, 200 TL’ye kadar ulaştığı pazarda gözlenen hızlı büyüme, Uzak Doğu ülkelerinden ithal edilen sahte ve taklit ürünlere de kapıyı araladı.
2007’de tanıştık
Türk tüketicilerinin ilk kez 2007 yılında doğrudan pazarlama kuruluşları aracılığıyla tanıştığı bu ürünler, artık eczanelerin yanı sıra zincir marketlerin de raflarında yer alıyor. Yılda fiyatı 40 TL ile 200 TL arasında değişen 50 bin cihaz, fiyatı 18 TL ile 20 TL arasında değişen 100 binlerce de bant satışı gerçekleşiyor. Piyasada satılan cihazlar, içlerinde yer alan mıknatıs ve nefes yollarını açan manyetik çipler sayesinde, nefes almayı rahatlatıp, horlamayı engellerken, bantlar ise burun yanaklarını dışa doğru iterek, hava kanallarının genişlemesini sağlıyor.
Arkadaşımız Mert Temizkan’ın yaptığı araştırmaya göre, Türkiye’de henüz horlama aparatı, protezleri ve bantlarının üretimi yapılmıyor. Bu ürünlerin ithalatını sayıları 10’u bulan firma tarafından gerçekleştiriliyor. Marka sayısının 20’yi bulduğu pazarda, Snore Relief, Silent Sleep, Hornet ve Breathe Right adlı ürünler ön plana çıkarken, Hiwox, Antisnor, Novowent, Nefexin, Stop, Nasivent, Horkes’de rekabeti kızıştıran markalar arasında yer alıyor.
Eşler için alınıyor
Türkiye’de her dört evden birinde horlama sorunu yaşandığına dikkat çeken firma yetkilileri, 3 yıl gibi kısa bir geçmişi olmasına rağmen pazarın sürekli katlayarak büyüdüğüne dikkat çekiyorlar. Ans Medical Genel Müdürü Hakan Murat Şıvgın, “Öyle bir alıcı profil var ki ürünü kullananlar daha sonra başka bir yakını için de sipariş verebiliyor. Cihaz ve bantları genelde bayanlar eşleri için alıyorlar” dedi.
Nefes açılıyor kalp pili kullananlara önerilmiyor
Burun deliklerinden sıkıştırılarak takılan aparatlar, içerisinde bulunan toprak mıknatısı ile küçük dilin arkaya gitmesini engelleyerek, rahat nefes alınmasını sağlıyor.
Bu sayede cihaz nefes boşluğunu açarak nefesin geçişini sağlayıp, horlamayı ortadan kaldırıyor. Bantlar ise burnun üst kısmına yapıştılırken içerindeki özel madde ile horlamayı engelliyor.
Yan etkisi olmadığı belirtilen bu ürünler, kalp pili kullananlar ile küçük yaştaki çocuklara önerilmiyor.
Marketlerde de satılmaya başladı
TÜRKİYE’de 3 ayrı çeşidinin bulunduğu bu cihazlar, internet ve televizyon gibi satış kanallarının yanı sıra eczaneler aracılığıyla pazarlanıyor. Bantların satışı ise yaygın dağıtım kanalları kullanılarak, marketlere kadar ulaşıyor. Avrupa’da ki marketlerde ise horlama cihazları ve bantları için özel raflar oluşturuluyor.
Yazının Devamını Oku 
23 Mayıs 2010
BANKALARIN peş peşe uygulamaya koyduğu kampanyalarla temassız kart kullanıcısı 2 milyon 173 bine, terminal sayısı 35 bine, kullanım hacmi de aylık 1.5 milyon TL’ye ulaştı.
Bu da Türkiye’yi, İngiltere’nin ardından dünyada en yaygın temassız kart kullanan ikinci ülke konumuna getirdi.
KART kullanıcıları birkaç yıl önce tanıştığı temassız kartları, birbiri ardına yaygınlaşan uygulamalarla benimsedi. 35 TL’ye kadar olan alışverişlerde kasada ödeme süresini yarım saniyeye indiren temassız kartta bankaların peş peşe uygulamaya koyduğu cazip kampanyalar, kullanıcı sayısının 2 milyon 173 bine, terminal sayısının 35 bine, kullanım hacminin de aylık 1.5 milyon TL’ye ulaşmasını sağladı. Bu da Türkiye’yi, İngiltere’nin ardından dünyada en fazla temassız kart kullanan ikinci ülke konumuna getirdi.
Bankalar ne yapıyor
Garanti Bankası’nın Trink’le, Bank Asya’nın Dıtt’la, HSBC’nin de Hızz’la başlattığı temassız kartla alışveriş uygulamasına Yapı Kredi, İş, Akbank, Ziraat, Deniz ve Halk Bankası’da mevcut kredi kartlarına temassız özelliği kazandırarak katıldı. Fortisbank da temassız kart hazırlıklarına başladı. Bankaların kredi kartlarındaki rekabeti temassız kartlara kaydırması, peş peşe cazip kampanyaların da devreye girmesini sağladı. Bazı bankalar, temassız özelliği bulunan kartlarla yapılan her 4 alışverişten birini bedavaya yapma imkanı sağlarken bazıları da yapılan alışveriş bedelinin belli miktarını ya iade etme ya da para puan olarak hesaplarına yansıtma yoluna gidiyor.
Yazının Devamını Oku 
17 Mayıs 2010
PHISHING (oltalama) adı verilen yöntemle SMS ve e-posta adreslerine gönderdikleri mesajlarla kişisel bilgilere ulaşan, banka hesaplarını boşaltan, kredi kartı limitlerini tüketen dolandırıcıların sayısı 4 bin 560’a, verdikleri zarar da 5 milyon dolara ulaşınca Türkiye siber suçta Rusya ve Çin’le yarışır konuma geldi. Bunda da internette her 3 Türk’ten birinin ‘hacker’ların gönderdiği mesajlara inanıp, oltaya takılması rol oynadı.
TÜRKİYE’deki her 3 internet ve cep telefonu kullanıcılarından biri, Phishing (oltalama) adı verilen yöntemle SMS ve e-posta adreslerine gönderilen mesajlarla kişisel bilgilere ulaşan, banka hesaplarını boşaltan, kredi kartı limitlerini tüketen dolandırıcıların ağına düşmesi, Türkleri bir anda ‘hacker’ların hedefi haline getirdi. İnternet güvenlik sistemleri kuruluşu IHS’nin Yönetim Kurulu Başkanı Emre Sayın, son dönemlerde Türk kullanıcılara yönelik yapılan phishing saldırılarında önemli oranda artış yaşandığına dikkat çekerek, “Sadece 2009 yılında Türkiye’de yakalanan hacker sayısı 4 bin 560’ı bunların verdiği maddi zarar da 5 milyon doları buluyor. Bu da sanal ortamda internet şubesi bulunan bankalar ile e-ticaret kuruluşlarını oltalamaya karşı ekstra önlem almak zorunda bırakıyor” dedi.
Hedef oluşturuyor
Bu önlemlere son olarak VeriSign’ın geliştirdiği EvSSL adı verilen yeşil adres çubuğu uygulamasının eklendiğini söyleyen Sayın, VeriSign sisteminin kullanıcılar açısından bağlandıkları web sitelerinin güvenli olup olmadığını kolayca algılamalarını da sağladığına dikkat çekti. Emre Sayın, şöyle konuştu: “Phishing yöntemiyle çalışan dolandırıcılar, internet üzerinden faaliyet gösteren banka ya da sanal alışveriş sitelerinin benzerlerini oluşturarak, ağlarına düşürdükleri kullanıcıları bu sitelere yönlendiriyor. Kullanıcılar, korsan sitelere giriş yaptıktan sonra da şifre, parola gibi kişisel bilgilerini kendi elleriyle teslim etmiş oluyorlar. Bu dolandırıcılık yöntemine maruz kalanların yüzde 30’unun Türkiye’de oltaya takılması, uluslararası çalışan hackerlar için bile Türkleri hedef haline getiriyor. Bu nedenle, kullanıcıların bağlandıkları ve işlem yaptıkları web sitelerinin güvenli olup olmadığını ilk anda fark edebilmesi gerekiyor.”
Güvenliyse yeşil
VeriSign adlı yazılım kuruluşunun geliştirdiği EvSSL sisteminin kullanıcılar açısından doğru web sitesi olup olmadığını kolayca algılamalarına imkan sağladığına da değinen Sayın, şunları anlattı: “Bu sistem, kullanan internet sitesinin güvenli olup olmadığını ortaya koyuyor. Güvenli sitelerde, adres çubuğu yeşile dönüşürken, phishing yöntemini uyguladığı belirlenen korsan sitelerin adres çubukları kırmızıya dönüşüyor. Dünyada hızla yaygınlaşarak 1.5 milyon sitenin kullandığı bu sisteme Türkiye’deki banka ve alışveriş siteleri de geçmeye başladı. Türkiye’de bu sisteme geçen banka ve kuruluş sayısı da şimdiden 80’i buldu.”
Çin’le yarışıyoruz
2009 yılında Türkiye’de her biri yüzlerce kişiyi kapsayan 2 bin 871 farklı siber suç işlendiğini ve bu suçlardan dolayı 4 bin 560 hackerın yakalandığını söyleyen Emre Sayın, şunları dile getirdi: “Türkiye, Rusya ve Çin’le birlikte siber suç potansiyeli en yüksek ülkeler arasında yer alıyor. Suç artış oranı ise her yıl ortalama yüzde 20’yi buluyor. Türkiye genelinde her ay internet üzerinden yapılan kimlik hırsızlığı, kredi kartı kopyalama, oltalama ve finansla bilişim suçlarını işleyen hacker sayısı da 400’e ulaşıyor. bunların verdiği toplam maddi zarar da yılda 5 milyon dolar civarında oluyor.”
Ucuz kontör ve iş vaadiyle yemliyor Seda Sayan’la avlıyor
HACKERLARIN internet ve cep telefonu kullanıcılarını son dönemlerdeki avlama yöntemleri arasında, ucuz kontör, dolgun maaşlı iş ve ödül vaadleri ön plana çıkıyor. SMS mesajı ve e-posta yollanarak, cep telefonlarından ucuz fiyatla görüşme hakkı elde etme vaadiyle kredi kartlarından tahsilat yapılıyor. Ayrıca, oluşturulan sahte sitelere kullanıcılar yönlendirilerek, iş başvurusunda bulunacakların kişisel bilgilerine kolayca ulaşılıyor. cep telefonlarına gönderilen SMS mesajlarında ise Seda Sayan’ın Pepsi yaşatır seni çekiliş kampanyasından 20 bin TL ödül kazanıldığı ileri sürülerek verilen telefon numaralarının aranması isteniyor. Arayanlardan, banka hesap numaralarına 500’er lira yatırmaları talep ediliyor.
Kullanıcılar nasıl ‘olta’ya geliyor
BANKALARIN internette oluşturdukları sitelerin benzerini oluşturarak gerçekleştirilen dolandırıcılığa phishing deniyor. Elektronik posta zincirleri aracılığıyla internet kullanıcılarının oluşturulan bu sahte sitelere girmeleri sağlanarak, kredi kartı ve hasaplar için gerekli olan kişisel bilgilere ulaşmak amaçlanıyor. Yemleme ya da oltalama olarak adlandırılan bu terim, İngilizce “balık tutma” anlamına gelen “fishing” sözcüğü ile password (şifre) sözcüklerinin birleşmesinden oluşuyor. Yasa dışı yollarla kişisel bilgilere ulaşma anlamına geliyor. Oltayı attığınızda balık yakalayabileceğiniz düşüncesinden esinleniyor.
Yazının Devamını Oku 
16 Mayıs 2010
YILLIK hacmi 170 milyon dolara çıkan ıslak mendilde 8 ülkede pazar liderliğini ele geçiren Türk firmalarının ihraç ettiği ürün sayısı da 130’a ulaştı. 53 farklı ülkeye 70 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren firmalar, ameliyatlı hastalara yönelik medikal ürünlerin yanı sıra, ıslak tuvalet kâğıdı, golf sopası parlatıcısı, LCD ekranda leke çıkarıcı gibi mendil ve havlularla öne çıkıyor.
ÇOCUKLARA ve yetişkinlere yönelik geliştirdikleri ürünlerle sektörün hacmini 7 yılda 15 milyon dolardan 170 milyon dolara çıkarmayı başaran ıslak mendil üreticileri, peş peşe piyasaya sürdükleri fonksiyonel ürünlerle uluslararası pazarlara da yükleniyor. Yatalak hastalarda vücut temizliğinden makyaja, vücudun hassas bölgelerini bakterilerden arındırıp, tahrişi önleyenlerden ıslak tuvalet kağıdına, cildi gençleştirmeden anti bakteriyel temizlik bezlerinden golf sopası parlatıcısına, LCD ekranlarda leke çıkarıcıdan ayakkabı cilalarına kadar farklı işlevlere sahip ıslak mendillerle yurt dışına açılan firma sayısı daha şimdiden 50’yi, ihraç edilen ürün sayısıda 130’u buldu. 53 farklı ülkeye satış gerçekleştiren bu firmaların, yaptığı ihracatta 70 milyon dolara ulaştı.
Medikalle büyüyor
Arkadaşımız Cansu Mansur’un yaptığı araştırmaya göre, ıslak mendil üreticisi firmalar, ürün yelpazelerine ekledikleri medikal ürünlerle pazarın hızla büyümesinde etkili rol oynuyor. Bu ürünler arasında yatalak hastaların hijyenik temizliğine yönelik ürünler ön plana çıkıyor. Vücut ve perine (genital) bölgede hijyenik temizlik sağlayan ıslak mendil ve havlular arasında, mikrodalgada ısıtılabilen ve ameliyatlı hastaların temizliğinde kullanılan B5 ve E vitamini katkılı ürünlerde bulunuyor. Ayrıca bu ürünler arasında, antibakteriyel havlular ile ölü deri tabakasını soyup, cildin gençleşmesini sağlayan mendiller ve ıslatmaya gerek kalmadan saçları temizlenmesine imkan tanıyan boneler yer alıyor.
Koltuk altı pedi
Islak mendil üreticilerinin piyasaya yeni sürdüğü ürünler arasında koltuk altı pedleri de bulunuyor. Emici özelliği bulunan bu pedler, kıyafetin koltuk altı kısmına yapıştırılarak, terin elbiseye çıkmasını engelliyor. Firmaların son dönemde piyasaya sürdüğü yeni ürünler arasında ayakkabıların cilalanmasını sağlayan ıslak mendiller, aftershaveler, golf sopası temizleyiciler, ahşap yüzeylerin temizlenmesini ve cilalanmasını sağlayan havlular, otomobillerin tozunu alan bezler de yer alıyor.
Sekiz ülkede lider
130 farklı çeşitte ıslak mendil ve havlu üreten Türk firmaları, 52 ülkeye gerçekleştirdikleri ihracatla da ön plana çıkıyor. Rusya ve Ukrayna başta olmak üzere 8 ülkede pazar liderliğini ele geçiren bu firmalar, Avrupa ve Ortadoğu ülkelerinin yanı sıra Güney Amerika ve Güney Afrika ülkelerinde de önemli bir pazar payına da sahip bulunuyor. Son dönemlerde ise Bulgaristan, Irak, Suriye, Lübnan ve Kosova’ya yapılan ihracatta önemli bir artış yaşanıyor.
Bebek tüketimi 19 milyon paket
Bebek bezi değişimi sırasında ortalama 3 adet ıslak havlu kullanılması, bez üreticilerini de tamamlayıcı ürün olarak pişik oluşumunu engelleme ve cildi nemlendirme özelliği bulunan ıslak mendil ve havlu üretimine yöneltiyor.
Bebek bezi değiştirme sıklığının günde ortalama 2.7 olduğu Türkiye’de, bebek bakımına yönelik geliştirilen ıslak mendil ve havluların pazar payı yüzde 20’yi buluyor. Her birinde 60 ile 100 adet mendil ve havlunun yer aldığı paketlerden yılda 19 milyon adedi bebekler için satın alınıyor.
Bebeklere yönelik pazarda yeni doğan, kremli, losyonlu gibi özellikli ürünler öne çıkıyor.
Pazarda 95 milyon paket ürün bulunuyor
2003 yılından itibaren kolonyalı mendilin yerini alan ıslak mendilde, pazarlanan ürün sayısı da yılda 95 milyon paketi buluyor. Bunun yüzde 20’sini bebek ürünleri oluştururken, medikal ürünlerin payı da yüzde 15’e ulaşıyor.
Türkiye’de üretim gerçekleştiren firmalar arasında Ataman Kozmetik Uni markasıyla, Lotus Hops’la, Kardeşler Pazarlama da Fresh and Soft’la ön plana çıkarken, ithal ürünlerde ise Procter & Gamble’ın İspanya’dan getirdiği Prima marka ıslak mendiller ile, Kimberly-Clark’ın Huggies’i, SC Johnson’ın Johnson and Johnson markaları dikkat çekiyor.
Hops, Dalin, Prima, Fresh&Soft, Uni, Huggies, Can bebe ve J&J pazarın yüzde 80’sine hakim olurken, Eczacıbaşı’da Nivea’nın ardından Selin markasıyla rekabette gücünü artırmayı hedefliyor.
Yazının Devamını Oku 
10 Mayıs 2010
DONDURULMUŞ deniz ürünlerinde Kayseri mantısının karideslisini üretip, yengeç bacağını balık etiyle dolduran, Uzakdoğu usulü kıtır karideslerle tüketicileri yakalayan firmalar, bir yılda yüzde 119 büyümeyi başardı.
Yıllık hacmi 11.4 milyon liraya ulaşan pazarda, Alaska mezgiti, Norveç somonu gibi balık çeşitlerinin yanı sıra, kalamar, yengeç, karides gibi usulü hazırlanmış, acılı-acısız kaplamalı deniz mahsulleri de ön plana çıkmaya başladı.
YILLIK 199.5 milyon liraya ulaşan dondurulmuş gıdadan yüzde 6 pay alan su ürünleri pazarında firmalar, Uzakdoğu usulü kıtır karidesten balık burgere, balık etli yengeç bacağından Kayseri usulü karidesli mantıya kadar piyasaya sürdükleri farklı damak tadlarına uygun yeni ürünlerle son bir yılda yüzde 119’luk büyüme oranını yakalamayı başardı. 11.4 milyon liraya ulaşan pazarın büyümesinde kaplamalı balık ürünleri öne plana çıkarken, karides, mezgit ve kalamarda en fazla tercih edilen ürünler oldu. Pazarda Superfresh, Alaska’nın Pollack tipi mezgitiyle üretiği ‘Altın balık’ı, Alimar Gıda, yengeç lezzetindeki balık etini yengeç bacağına sarıp, çıtır paneyle kapladığı ‘Akdeniz Lokumu’ adlı yeni ürününü Uzak Doğu ve Avrupa ülkelerine ihraç etmeye hazırlanıyor. Pınar’ın, çocukları balığa alıştırmak için geliştirdiği balık burger ve köfteleriyle dikkat çektiği pazarda, İngiliz merkezli Iglo, kıtır fileto fish fingers’la, beyaz et üreticisi CP’de, Uzak Doğu tatlarını içeren 10 farklı karides çeşidi ve karides mantısıyla dikkat çekiyor.
Yeni tatlarla dışa açılıyor
Arkadaşımız Cansu Mansur’un yaptığı araştırmaya göre, Superfresh markasıyla pazarda yer alan Kerevitaş, Alaska’nın Pollack tipi mezgitini kullanarak yüzde 100 löp balık eti ile ürettiği Altın Balık adlı kılçıksız ve kaplamalı ürünüyle ihracata yönelmeye hazırlanırken, Pınar da, hamsi, balık köfte ve burgerle çocukları yakalamayı hedefliyor. Geçtiğimiz yıl Türkiye pazarına giren İngiliz merkezli Iglo, kıtır fileto fish fingers ve Alaska mezgitinin yanı sıra, şişirilmemiş doğal karidesleriyle pazardaki payını artırmayı hedefliyor. Pazarın bir diğer yeni oyuncusu beyaz et üreticisi CP de, Uzak Doğu tatlarını içeren 10 farklı kaplamalı karides ürünüyle dikkat çekiyor. CP, piyasaya yeni sürdüğü dondurulmuş Kayseri mantısının karideslisiyle de uluslararası pazarlara açılmanın palanlarını yapıyor. Red Tiger markasıyla pazarda faaliyet gösteren Alimar Gıda, yengeç bacağına saralı balık etinin yanı sıra, sebzeli balık köftesiyle de Türk tüketicilerini damaklarından yakalamayı planlıyor.
Yazının Devamını Oku 
3 Mayıs 2010
GSM operatörü kuruluşların, faturalı hat abonelerine uyguladığı tarifelerde bazı değişiklikler yapılıyor. Buna göre, cep telefonu abonelerinin görüşme süreleri uzatılıp, konuşma bedellerinde yüzde 18-37 indirime gidiliyor. Sabit ücret bedelleri ise yüzde 154’e varan oranlarda artırılıyor. Sabit ücret bedellerine yapılan zam ise 6 lirayı buluyor.
GEÇTİĞİMİZ ay kontörden TL’ye geçerken, 50 milyon faturasız hat sahibi abonelerinin 20 kuruştan başlayan en düşük konuşma bedellerini 30-35 kuruşa yükselten GSM operatörleri, bu ay da faturalı hat abonelerinin tarifelerinde değişikliğe gidiyor. Faturalı hat sahibi cep telefonu abonelerinin görüşme süreleri uzatılıp, konuşma ve zaman aşım bedellerinde yüzde 18-37 indirime gidilirken, sabit ücretlerde ise yüzde 154’e varan oranlarda zam yapılıyor. Bunun sonucunda, GSM operatörü kuruluşlarının abonelerine bu aydan itibaren düzenleyeceği faturalarda, sabit ücret bedellerine yapılan zam 6 lirayı buluyor.
Faturalı hatlarla ilgili yapılan bu tarife değişikliğini ilk açıklayan GSM kuruluşu Turkcell oldu. Turkcell, Bizbize ve 4 farklı tarifeyi içeren Alo Paket abonelerinin tarifelerinde bazı değişikliklere gitti. Abonelere SMS mesajıyla da iletilen bu yeni uygulamada, konuşma süreleri uzatılıp, görüşme bedellerinde bazı indirimlere gidiliyor. Sabit ücret bedellerinde ise yüzde 154’e varan oranda artış yapılıyor.
Zam ve indirim bir arada
Buna göre, Bizbize tarifesinde sabit ücret bedelleri 3.90 TL’den, 9.90 TL’ye çıkarılıyor. Ancak, dakikası 64 kuruş olan şebeke dışı görüşme bedelleri ile dakikası 47.5 kuruş olan şebeke içi görüşme bedelleri 40 kuruşa indiriliyor. Ayrıca, görüşme bedeli 40 kuruşa indirilen şebeke içi görüşme süresi de 1 dakikadan 5 dakikaya uzatılıyor. Turkcell’in tarife değişikliğine gittiği alo paketlere de 6 lira zam yansıtılıyor.
Bu zamma karşılık, değer GSM operatörlerine yönelik arama ve paket aşım ücretlerinde yüzde 37 oranında indirim yapılıyor. Bu indirim, sabit hat ve şebeki içi paket aşımlarında yüzde 18 olarak yansıtılıyor. Yoğun rekabetin yaşandığı cep telefonlarında
Avea ve Vodafone’un da yeni tarifelerini
önümüzdeki günlerde açıklaması bekleniyor.
Yazının Devamını Oku 