Yabancılar Kıbrıs'ı soruyor

EKONOMİDEKİ olumlu hava Ankara'ya gidip gelen yabancı yatırımcı sayısını, yine artırdı.

Yıllardır konuşulur, ‘‘kısa vadeli yabancı sermaye yerine doğrudan yatırım yapacak yabancı sermayenin Türkiye'ye gelmesi gerektiği’’ söylenir. Yine öyle bir döneme giriyoruz ama görünen o ki; doğrudan yabancı sermaye yatırımı için daha epey bir süre beklememiz gerekecek.

Enflasyonun düşmesi, enflasyon muhasebesine geçiş, yatırım için gelecek yabancı sermayeyi özendirecek unsurlar. Ancak bunlar yeterli değil. Türkiye'nin ‘‘yabancı sermayenin gelip de yatırım yapacağı kadar istikrarlı bir ülke olması’’ gerekiyor ki; bu ortam henüz yok.

Bunun için altyapının hazırlanması gerek. Altyapı dediğimizde ise mantalite değişikliğinden, hukuksal altyapının düzenlenmesine kadar bir dizi kapsamlı önlemden sözetmek mümkün.

33 sayılı karar taslağında yeralan unsurlar, Türkiye'deki yabancı bankaları bile ürkütürken, bu sektöre yatırım için yeni bankaların geleceğini düşünmek safdillik olur. Keza; Telsim olayından sonra Turkcell'de de yabancıları devre dışı bırakıp mağdur edecek yeni kararlar yoldayken, ciddi yabancı sermayenin yatırım için gelmesini beklememek lazım. Aynı şekilde Türkiye'de mevcut iktidara karşı siyasi ve ideolojik güvenin hálá sağlanamadığını, herkes gibi yabancılar da görüyor.

Doğrudan yabancı sermaye çok şey istiyor ama portföy yatırım için gelecek sermaye, yani kısa vadeli sermaye hareketlerini yönetenler, daha kısa vadeli unsurlara bakıyorlar.

Ankara'da, son günlerde yine portföy yatırımı planlayan yabancı sermayenin yoğun ilgisine neden oluyor. Türkiye'de iş yaptıkları banka, aracı kuruluş ya da danışmanlık şirketlerinin temsilcileri ile birlikte Ankara'da, politikacılar, bürokratlar ve gazetecileri dolaşıyorlar.

Son dönemde, bu sohbetlerin konularının değiştiğini, siyasi içerik kazandığını söyleyebilirim.

Yabancılar ekonomik detaylardan uluslararası sorunlara kadar birçok soru sorarak, muhtemel gelişmeleri kestirmeye çalışıyor. Bu sohbetlerden edindikleri izlenimleri, iktisatçıların ve uluslararası kuruluşların raporlarıyla birleştirip, Türkiye'de yatırım yapıp yapmayacaklarını, hangi dönemlerde girip ne zaman çıkacaklarını, Türkiye'ye yapacakları yatırımların yönettikleri portföyler içinde alacağı payı planlıyorlar.

SEÇİMİ KİM KAZANACAK?

Son dönem yabancı portföy yöneticilerinin yönelttikleri soruların Kıbrıs'ta yoğunlaştığını söyleyebilirim. Bu kişilerle çalışan iktisatçılar ve dealarlara sorduğumda da, bankacılarla konuştuğumda da, aynı izlenimi alıyorum. Kıbrıs'ta seçimi kimin kazanacağını, kim kazanırsa ne olacağını, Türkiye'nin AB'yle müzakerelerinin nasıl etkileneceğini sorguluyorlar.

Peki, durum ne diye baktığımızda görünen o ki; AKP Hükümetinin tümüyle ‘‘Kıbrıs'ta Denktaş'a karşı olan partilerin seçimi kazanacağı’’na dönük bir beklentisi var. Yani Denktaş'ın yanındaki partiler seçimi kazandığı takdirde Hükümetin planladığı bir şey, yani ‘‘B Planı’’ bulunmuyor.

Kıbrıs konusunda çeşitli görüşler var. Bunlardan kuvvetli olanı, ‘‘AB için Kıbrıs'ı son koz olarak kullanalım’’ tezi. Gördüğümüz kadarıyla; Dışişleri Bakanlığı'nda hakim olan görüş bu ve sivil toplum kuruluşlarını bile bu teze uygun yönlendiriyorlar...

Türkiye'nin geleceği için çok kilit hale gelen Kıbrıs konusunda el yordamı ile gidiliyor ve mayısta Kıbrıs Rum kesimi AB'ye fiilen girdiğinde, işler iyice karışacak. Kıbrıs Rum kesiminin talebiyle, AB ile Türkiye, bırakın bu konuda uzlaşmayı, karşı karşıya gelebilir ve ‘‘AB topraklarından 30 bin Türk askeri çıksın’’ noktasına bile gelinebilir. Mayıstan sonra pazarlık yapacağı derken, Annan Planı'nı bile aratacak bir formül önümüze konduğunda, iç dinamiklerin bizi nereye götüreceğini AKP iktidarı hiç hesaplıyor mu, bilmiyoruz.

Kısacası; ekonomide hava olumlu ve bu herkesin işine geliyor. Ancak hálá rakamların gerektirdiğinden çok daha fazla olumlu havaya sahibiz ve IMF desteğiyle bu kadar iyiyiz. Yani dengeler, hálá bıçak sırtında ve ‘‘sürekli iyi’’ye göre ayarlanmış durumda. Yabancıların da gördüğü gibi; Kıbrıs gibi havayı tersine çevirebilecek risklerimiz olduğu unutulmamalı.
Yazarın Tüm Yazıları