TÜSİAD’da Ümit Boyner dönemi

TÜRK Sanayi ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, geçen hafta görevini Muharrem Yılmaz’a devretti.

Haberin Devamı

Şimdi, yeni gelen yönetim kurulu üyelerinin kökenlerine de bakılarak TÜSİAD’ın yeni dönemi için yorumlar yapılıyor. Bence Muharrem Yılmaz Başkanlığında da, ilkelerin savunulması adına önemli değişiklik olmayacaktır. Ümit Boyner’in TÜSİAD Başkanlığı dönemi için özel bir şeyler söylemek gerekiyor. Çünkü Boyner, Derneğin oturmuş ilkelerini,ortak bir görüşü savundu ama kendi kişiliğini de koydu.

Veda konuşmasında söyledikleri, Boyner’in görev süresince takındığı tutumu da özetliyordu. “Kadın olmamı bir zaaf gibi görenlerin haksız ve seviyesiz saldırganlıklarından yılmadım. Her yerde doğru bildiklerimi ve inandıklarımı söylemeyi sürdürdüm” diyen Ümit Boyner, Çetin Altan’ın sözleriyle anlattığı gibi; en zor dönemlerde bile enseyi karatmadı...

Türkiye’nin bugünkü başarısının son 10 yıllık yönetiminin, istikrarının ve toplumsal enerjiyi dizginlerinden boşaltma başarısının bir sonucu olduğunu kaydeden Boyner, “Yine de vurgulamak isterim ki; Türkiye ve onu yönetenler mevcut konumlarını aynı zamanda 3. Selim’e kadar giden reform arayışının, Tanzimat ve Islahat fermanlarının, Meşrutiyet dönemlerinin ve Cumhuriyetin yarattığı, tanımladığı bir çerçeveye borçlular” dedi.

Aynı konuşmadan bir alıntı daha: “Pek çok bakımdan gidişatı sağlıklı, doğru yerde duran bir Türkiye’de yaşadığımıza inanıyorum. Ancak ne yalan söyleyeyim kendi ayağına dolanacak , kibirin bubi tuzaklı yollarına sürüklenecek bir Türkiye ihtimalinden de kaygı duyuyorum...”

Benim çıkardığım yorum; çoğu kimse gibi Boyner de, mevcut iktidarın toplumsal dönüşüm adına iyi şeyler yaptığına inanıyor. Ancak “Osmanlı hayali” nedeniyle demokrasiden uzaklaşılıp, akıl dışına kayan politikaların dünyada bizi zor durumda bırakmasından korkuyor. Boyner inandığı şeyleri söylediği için özellikle politikacılardan, gerçekten seviyesiz tepkiler aldı. Ama o inandıklarını söylemeye devam etti. Başkaları kadın ve anne olmasının onda bir kararlılık zaafı yaratacağını sandılar ama bence bu özelliklerinden güç aldığını göremediler.

Haberin Devamı

İLKELİ VE TAVIRLI..

Haberin Devamı

Çünkü Ümit Boyner, çocuk ve kadınlar için duyarlılığını, eğitim sisteminin katledilmesine karşı çıkarak da, özgür ve çağdaş bir üniversiteyi savunarak da, gençlere polis baskısı ve öğrenci mahkumiyetlerini gündeme getirerek de, “kürtaj” “zina” gibi tartışmalara kadın onuru için karşı çıkarak da gösterdi. İnsan hakları ve demokrasi anlayışındaki çağdaş tutumunu Kürt meselesindeki tavrıyla, iş kazasında ölen işçiler için “taammüden cinayet” diyerek de, uzun tutukluk sürelerine karşı çıkarak, erkler ayrılığı ve yargının bağımsızlığına, iktidara rağmen sahip çıkarak da ortaya koydu. “Türkiye’nin nasıl bir geleceğe sahip olacağını kurgularken, itaat kültürü ile özgür düşünce ve özgür ifade kültürü arasındaki mücadelede hangisinin ağır basacağının, asıl belirleyici olacağına ben yürekten inanıyorum” dedi.

Bu nedenle basın özgürlüğünü savundu. Bizler söylemekten çekindiklerimizi bazen Boyner’in “cesur sözleri”ni tırnak içine alıp vererek görevlerimizi yerine getirdiğimizi sandık. Hükümet, bu çıkışlara kızdı, bazen “TÜSİAD karşı çıkınca oy alıyoruz” diyerek bilinçli polemikler yarattı, bunu yaparken de sıkça haksızlık etti. Ümit Boyner, bize, artık unutmaya başladığımız “ilkeli olmak, ilkelerinin arkasında durmak ve gerekirse  tavır almak”ın önemini hatırlatan insanlardan biri oldu... Bence Türkiye’nin bundan sonra da, Ümit Boyner ve benzer kişiliklere çok ihtiyacı var.

Haberin Devamı

Haberci Birand’ı kaybettik

Mehmet Ali Birand’ı kaybettik. Çok şey söylendi ama bence Birand, “haberci” kişiliğiyle öne çıkan bir gazeteci idi. Eşinin dediği gibi bunu “şovmen” olarak yapmayı seçti. Vefatının ardından gazeteciliğe çok katkı yaptığını herkes görüyor. Unutmayalım ki; sadece 32. Gün bile Türk medyası ve demokrasisine yapılan büyük katkıyı gösterir. Şahsen haber heyecanı ve coşkusunun, kendini motive etme gücünün tüm gazetecilere örnek olması gerektiğine inanıyorum. Bence özgür basın, demok-rasi, dolayısıyla çocuklarımız adına büyük kayıp...

Yazarın Tüm Yazıları