GEÇTİĞİMİZ hafta açıklanan Tüketici Güven Endeksinin Mart’ta 3.1 puan düştüğü açıklandı.Güven endeksinde yaşanan sert düşüşün tüketicilerin mevcut ve gelecek dönem satın alma güçlerine, gelecek dönem genel ekonomik duruma ve iş bulma olanaklarına ilişkin değerlendirmelerinin kötüleşmesinden kaynaklandığı görülüyor.Bizce; sadece tüketici güveninde değil ‘vatandaş güveni’nde de büyük düşüşler yaşanıyor.Geçtiğimiz hafta Referans Gazetesi’nin TOBB’la birlikte düzenlediği ‘enflasyonsuz dönemde işletme yönetimi’ seminerlerine katılmak için Konya ve Kayseri’deydik. ‘Anadolunun nabzı’ için gösterge olan bu iki ilde, özellikle sanayici ve tüccarlarla sohbet imkanı bulduk. Bu sohbetlerden yola çıkarak, rahatlıkla, vatandaş güveninde düşüş olduğunu söylüyoruz.Sanayici ve tüccarlar özellikle içtalepte büyük gerilemeler olduğunu, işlerin kötü gittiğini söylüyorlar. İhracata çalışan firmaların nisbeten daha rahat olduğunu ama içeriye çalışan işletmelerin zor durumda olduklarını, işçi çıkartmak zorunda kaldıklarını belirtiyorlar. Bu arada her iki il de, çevreleri yeni teşvik verilen illerle dolu olduğu için, teşvik sisteminden de büyük yakınma içindeler, ileride bu durumu bile arayabileceklerini söylüyorlar. Özellikle son birkaç aydır TOBB’a bu yönde gelen şikayetlerin arttığını, Başkan Rifat Hisarcıkloğlu ile konuşuyorduk ama yerine gidip şikayetleri kendiniz dinlediğinizde, bu yakınmaların şiddetini daha iyi anlayabiliyorsunuz.Bizce bu şikayetlerde bir abartı payı var ama yine de bir gerçeği ortaya koyuyor. Geçmiş yılın aynı dönemine göre yaşanan gerileme, umutsuzlukta önemli rol oynuyor ama biran önce de bu şikayetlere kulak verilip, ‘mikro çözümler’ aranması gerektiği de ortada.Dolayısıyla Merkez Bankası’nın hazırladığı Tüketici Güven endeksinde yaşanan düşüş, bizi hiç şaşırtmadı. Bizce son birkaç aydır yaşanan ‘genel yılgınlık havası’ ve yaşanan ekonomik sıkıntılar, tüketici güvenini de vatandaş güvenini de geriletmeye başladı. ‘Bu olumsuzluk havasının uygulanan ekonomik programa fatura edilmemesi gerektiği’nin altını çizmek gerekir. Bu programın bir suçu olmadığını, aksine yıllardır yaşanan sıkıntıların artık sonuçlarının alınmaya başladığını, enflasyondaki düşüşün bile, tek başına artık ‘halkın cebinden para çalmanın azaldığını’ gösterdiğinin, halka anlatılması gerekir. Aksi takdirde ‘enflasyon düşüyormuş bana ne, benim karnım doymuyor’ edebiyatı giderek yaygınlaşacak ve uygulanan programa bir tehdit olmaya başlayacak.Anadolu’da siyasi nabız da değişiyorBİZCE son birkaç yıldır yaşanan pembe tablonun rengi bozulmaya başladı. Anadolu’ya sıçrayan bu olumsuzluk havasında, bizce ekonomik tablodan çok siyasi tablonun ve iklimin payı daha büyük. Hükümetin bir süredir ‘karar alamaz’ bir görüntü vermesi halkın moralini bozarken, Hükümetin karar alamaması konusunda ‘Hazır gündemleri vardı bitti, kendi başlarına bir şey yapamayacakları görülmeye başladı’ yorumları yapılıyor. Bu arada özellikle Anadolu’daki işadamları nezdinde AKP Hükümetinin büyük güven kaybına uğradığını da söylememiz gerekiyor. AKP’li olduğunu bildiğimiz işadamları bile, hükümetin gidişatından memnun değiller ve siyasi olarak AKP’nin yakaladığı şansı kullanamadığını, yeni bir siyasi harekete ihtiyaç olduğunu açık açık söylemeye başlamışlar. İşadamları, ölçekleri ne olursa olsun, Hükümetin ABD ile çekişmesinden, AB ile ilgili şikayetleri Hükümetin göğüslemek yerine ‘Bizi bölmek istiyor’ söylemiyle bu karşıtlığı körüklemesinden, içerideki siyasi çalkalanmalara karşı Hükümetin tavır alamamasından şikayetçiler. Ayrıca çok yoğun olarak, AKP içindeki çatışmalar, yolsuzluk söylentileri konuşuluyor. Yolsuzluk ve siyasi ayrımcılık konusunda bazı AKP’lilerin adlarının yoğun olarak konuşulduğunu, parti içindeki ayrışmanın giderek daha bariz hale geldiğini söylüyorlar. İşte bütün bunlar, Anadolu’da ‘AKP’den ciddi bir soğuma hareketi’nin varlığını gösteriyor.Anladığımız kadarıyla; AKP’den soğuma ve karar alamama birbirini besleyen bir süreç...