TMSF çalışanlarının motivasyonu

TASARRUF Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) operasyonları yürüten biriminden dün bir telefon aldık. Dünkü Referans Gazetesi’nde yeralan haberimizdeki ‘operasyon ağır oldu’ cümlesine takılmışlar.

Yetkili, bir operasyonun ağır olup olmadığının değil, başarılı olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, ‘Operasyon çok başarılı’ dedi.

Kendilerine, kastımızın ‘operasyonun ağır olup olmadığının tartışılabileceği ama haklılığının tartışılamayacağı’ olduğunu belirtmemize rağmen, özellikle operasyonda çalışan memurların, bu tanımlamadan alındıklarını söyledi.

Operasyonu yapan kişilerin ‘devlet memuru’ olduğunun altını çizen yetkili, sınırlı imkanlara rağmen bunca fedakarlığa katlanan kişilerin motivasyonlarını bozmamak gerektiğini kaydetti. Operasyona katılanların 72 saat uykusuz kalıp, 12-13 saat otobüsle yol gittiklerini kaydeden yetkili, bu şartlarda çalışanların motive edilmeleri gerektiğinin altını çizdi.

Başarılı bir operasyon olduğunu, bir yıldır bu konu üzerinde çalıştıklarını ve operasyona gerek görüldüğü için başlandığını kaydeden yetkili, operasyonun genişleyip büyüdüğünü ve çok sayıda belge elde edildiğini, bunun da operasyonunun başarılı olduğunu gösterdiğini ifade etti. Aynı yetkili, ‘Operasyon ağır olmadı, ağır olan kamuya bu kadar borç takmaktır, ağır olan kamuya takılan borcu almamaktır’ diye konuştu.

Görüldüğü gibi TMSF’nin tahsilatla ilgili elemanları çok hassas bir durumda. Aslında şartlar düşünüldüğünde, bu hassasiyeti de doğal karşılamak gerekiyor. Diğer operasyonları da yapmak cesaret istiyordu ama Egebank’la ilgili bu operasyonu yapmak çok daha büyük bir cesaret istiyor. Egebank’ın Fona alınmasının nasıl geciktiğini, ‘iyi sıhhatte olsunlar’ın nasıl devreye girdiğini, o dönemi yaşayanlar iyi bilir. Kamuya yükün bu kadar büyük olmasının önüne erken davranılıp geçilebilir miydi, bu hep tartışıldı. O dönem çok kişi zor durumda kaldı ve geriye dönüp baktığımızda çok da cesaretli davranıldığını söyleyemiyoruz.

Kısacası; geçmişte yaşananlar bile TMSF’nin son yaptığı operasyonun ne kadar kritik olduğunu tek başına ortaya koyabiliyor.

Daha öncekileri kıyasla bu operasyon için kamuoyundan çok daha büyük tepkiler gelmesi de cabası. İnsanlar bu kez ‘ayrıcalık’ tanımadan, kamu alacaklarını tahsil etmeye çalışıyorlar ve kamuoyundan tepkilerle karşılaşabiliyorlar. Yaptıkları iş ise kamu alacaklarını tahsil etmek. Yani toplum adına batıkları mümkün olduğunca kurtarmaya çalışmak...

İşte bu nedenle, TMSF çalışanlarının motivasyona ihtiyaç duyduğu görüşüne katılıyoruz.

Sandıklar bankalar için önemli

DEVLET
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, önceki gece TBMM’de ‘sosyal güvenlik yasa tasarısında yeralan banka sandıklarıyla ilgili düzenlemenin, önergeyle Bankacılık Yasası’na ekleneceğini’ söylemiş. Böylece özellikle Yapı ve Kredi Bankası’nın Koç-Unicredito ortaklığına satışının önünün açılmış olacağı belirtilmiş.

Banka sandıklarıyla ilgili yasa maddesi, sadece Yapı ve Kredi Bankası’nın satışı için değil, en azından 5-6 banka için çok önemli bir madde. Sandığı olan banka sayısı daha fazla ama açığı olan banka sayısı 5-6 tane. Bildiğimiz kadarıyla sadece Yapı ve Kredi Bankası’nın satışı değil, Şekerbank’ın satışı için de bu sandık işine açıklık getirilmesi hayati önem taşıyor.

Bankalar, açığı olan çalışanlarına ait sandıkların SSK’ya devri öngörülürken, açığın daha uzun sürede kapatılması ve uygulanacak faizin düşük olmasını istiyorlar. Bu vade ve uygulanacak teknik faiz oranı, özellikle 5-6 bankanın bilançosu için hayati önem taşıyor. Satıştaki bazı bankaların fiyatlarını da yakından etkileyecek.

Bu arada Bankacılık Yasası’nın, bu hafta sonuna kadar TBMM’den geçmesi hemen hemen kesinleşirken, Sosyal Güvenlik Yasası’nın TBMM’den çıkıp çıkmayacağı konusunda, IMF’nin şart koşup koşmadığı konusunda rivayet muhtelif. Banka sandıklarıyla ilgili maddenin bankacılık kapsamına alınması, Hükümetin sosyal güvenlik yasasından bu dönem için umut kestiğini gösteriyor, olabilir. Umarız bu IMF için de sorun olmaz...
Yazarın Tüm Yazıları