Teşvikte yanlış giderek büyüyor

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, teşvikte başlayan yanlışı düzeltmek yerine, büyütme yolunu seçti. Başbakan, önceki gün 13 ilin daha teşvik kapsamına alındığını,böylece teşvik verilen illerin sayısının 49’a çıktığını açıkladı.

Daha önceki 36 ile teşvik uygulamasına, biliyoruz ki; Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) başta olmak üzere, bürokrasi karşı çıktı. Sadece bürokrasi değil, TOBB ve TÜSİAD dahil, özel sektör kuruluşları da bu teşviğin yanlışlığını her fırsatta dile getirdi.

Ayrıca AKP içinden de bu teşvik sistemine karşı çıkanların hayli fazla olduğunu biliyoruz. Bunlara rağmen Başbakan Erdoğan, eleştirilen teşvik sisteminin düzeltilmesi yerine, genişletildiğini açıkladı. Partiden gelen tepkilerden de bunalmış olan Erdoğan, Grup toplantısında 13 yeni ilin teşvik kapsamına alındığını açıklarken, milletvekillerine kendi illerinin kapsama alınması için ısrar etmemelerini isteyip, ‘Milli gelir değil ekonomik ve sosyal gelişmişlik endeksini kriter aldık’ demiş.

Araştırdığımızda, daha önce 36 ile verilen teşvikteki kriterin ‘kişi başına düşen milli geliri 1500 doların altı iller’ olduğu, şimdi bunun üzerine ‘ekonomik ve sosyal gelişmişlik endeks değeri eksi olan iller’ kriteri eklendiğini görüyoruz. Ancak iki ayrı kriter alındığı için bunların birbirine uymayan yönleri de ortaya çıkmış Yani çorba bir tablo ortaya çıkmış durumda.

DPT’nin endeksinde artı 4.8’den eksi 1.4’e kadar bütün iller sıralanmış. Endeks değeri eksi olan toplam 48 il var. 49 ile teşvik verildiğine göre uymayan birşeyler olduğu da açık. İşte çorba sistem nedeniyle, Uşak endeks değeri artı olmasına rağmen teşvik alan tek il. Endeks değeri Uşak’ın altındaki iller başta olmak üzere, diğer iller itirazlarında haklı değil mi?

Bu endeks DPT tarafından 2003 Mayıs ayında hazırlanmış yani yaklaşık 2 yıl öncesi durumu yansıtıyor. Baz için daha doğru bir tercih olan ekonomik ve sosyal gelişmişlik endeksine dönülmüş ama zaten herkesin söylediği asıl unsur, ‘teşvikte böyle bir yöntemin yanlış olduğu’ noktasında birleşiyor. Yani hem yatırımı yapacak olan işadamları, hem uygulamayı yapacak olan bürokratlar, illere göre aynı teşviklerin verilmesinin yanlış olduğunu, sektörel ve bölgesel unsurlara göre, değişen, spesifik teşvikler verilmesi gerektiğini söylüyor.

Bunun AB hedefiyle de uyumlu olarak hazırlanması gerektiği, küreselleşme içinde Türkiye’nin avantajlı olacağı sektörlere yönelinmesi gerektiği söyleniyor ama...

TEŞVİK ALANLAR DA ELEŞTİRİYOR

Dün Başbakanlıkta TOBB organizasyonunda, işaleminin bölgesel ve sektörel sorunlarının anlatıldığı bir zirve yapıldı. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yanısıra, ilgili tüm bakanların katıldığı toplantıda bölgelerin ve sektörlerin sorunları dinlendi, çözümler tartışıldı.

Göze çarpan eleştiri konularının başında bu teşvik sistemi geliyordu. Teşvik kapsamına alınmayan il temsilcileri ‘devlet eliyle iki komşu il arasında haksız rekabet oluşturulduğunu’ söylediler.

Bunu daha önce de çeşitli defalar dile getirmişlerdi ama 13 ilin daha kapsama alınması, geri kalan illerin tümünü ayağa kaldırmış durumda.

İşin tuhafı, sadece teşvik kapsamı dışında kalan iller değil, teşvik alan iller de bu toplantıda sistemden yakınıyor. İstedikleri açık: ’Her ile aynı teşvik verilmez, bu teşvik sistemi yatırımları artırmaz, işsizliği azaltmaz. Bunun yerine il ve ilçelere göre değişik teşvikler verilmeli, sektörel bazda ayrı uygulamalara gidilmeli.’

Yani teşviği alanlar da bundan memnun değil.

Başbakanın biran önce çözüm olması için bu sistemde ısrar etmesinin bir tek nedeni olabilir: O da yatırımları biran önce artırmak, işsizlik sorununu bir an önce çözmeye başlamak.

Bu amaç doğru, hele bir siyasetçi için çok doğru ama gerçekler de ortada.

Herkese teşvik verirseniz bunun teşvik olmaktan çıkacağı ortada iken, yatırım yapacak olanlar bile ‘bu sistemle yatırım olmaz’ derken, neden ısrar ediliyor, anlamak mümkün değil...
Yazarın Tüm Yazıları