Tanker devrilirse Yalçıntaş sorumluluğu alacak mı

İSTANBUL Ticaret Odası’nın (İTO) yeni Başkanı Murat Yalçıntaş, ekonomiyi bir tankere benzetip, ‘büyük tankerler rotadan şaşarsa manevra için geniş bir alana ihtiyaç duyar. Türkiye de ekonomisiyle aslında çok büyük bir tanker ve bu dönüşü zaman alıyor. Yoluna dönünce daha hızlı ilerleyecek’ demiş.

Güzel bir benzetme değil mi? Ekonomiyi hızlı giden araca benzeten çok olmuştu ama herhalde ilk kez biri, aracın ismini koyup ‘tanker’ demiş...

Yalçıntaş iki sıkıntısı olduğunu söyleyip, bunları; Merkez Bankası’nın emisyonu dar tutması ve kurların düşüklüğü olarak sıralamış. Yalçıntaş daha da ileri gidip, ‘Enflasyonu düşürme çabası kurlar üzerinde düşme, emisyon hacminde daralma etkisi yaptı. YTL değerlenince ithalat arttı. Aramalı üreten sanayici zorlanıyor. İstihdam büyümeye rağmen artmıyor. Merkez Bankası’nın emisyonu biraz gevşetmesi iyi olur. Kurlar rahatlar, iç piyasa canlanır, ihracata olumlu etki sağlanır. Kurların biraz daha yukarı çekilmesini istiyoruz’ demiş...

Ekonomideki mevcut denge için zaten analizler belli de, Yalçıntaş çözümü bulmuş: emisyon artacak, kurlar yukarı gelecekmiş, bütün sıkıntıları da böylece çözülecekmiş..

Merkez Bankası’na akıl veren azdı, buna bir de Murat Yalçıntaş eklendi, hayırlı olsun....

Yalçıntaş öte yandan da hükümetin makro dengeleri oturtmak için çok çaba sarf ettiğini, bu nedenle bazı fedakarlıklara katlanmak zorunda kalındığını söylemiş.

Bizim anlayamadığımız şu ki; eğer enflasyonla mücadele edildiği için bu kurlar düşük kalıyorsa, emisyon hacmi enflasyonla mücadele hedefine bağlı yürütülüyorsa ve de bundan zarar görüyorlarsa, bu sadece Merkez Bankası’nın politikası yüzünden mi oluyor? Yalçıntaş’ın mantığıyla enflasyonla mücadelede gelinen noktayı, sağlanan başarıyı o zaman hükümete değil tümüyle Merkez Bankası’nın başarısına bağlamamız lazım. Enflasyonda sağlanan başarı, makro dengeleri oturtmak hükümetin başarısı, bunun için gerekenlerin yapılması ise Merkez Bankası’nın suçu, öyle mi?

Murat Yalçıntaş emisyonun ne kadar belirleyici olduğunu acaba düşündü mü? Ya da zaten emisyon hacminin, strelizasyon nedeniyle yüksek olduğunu acaba biliyor mu?

Böylesine bir ortamda emisyon hacmini daha da artırırsanız, doğacak sonuçlara katlanılabilir mi? O söylediği büyük tanker virajı alamayıp devrilmez mi? Eğer tanker devrilirse bunun sorumluluğunu Murat Yalçıntaş alabilir mi? O zaman da çıkıp hükümet iyi gidiyordu, Merkez Bankası devirdi demeyecek mi?

Herhalde bir İTO Başkan’ının bu basit soruları sorup, öyle konuşması lazım, değil mi?

Murat Yalçıntaş, gerçi AKP’nin desteğiyle göreve geldi ama formasyonu nedeniyle, çoğu kimseyi umutlandırmıştı. Eski Başkan Mehmet Yıldırım’ın popülizm dolu demeçlerinden sonra, iyi eğitimli Yalçıntaş’tan daha sağduyulu, daha bilimsel demeçler bekleniyordu.

Ama Yalçıntaş verdiği ilk önemli demeciyle, açıkçası bizde hayal kırıklığı yarattı.

Yalçıntaş, ‘10 yıldır Çin tehlikesini bile bile önlem alınmasını bile önermemiş, şimdi tehlike kapımıza geldiğinde yine her sıkıntıyı kura bağlayan’ ihracatçıların ağzından konuşacaksa, istanbullu ticaret kesimi yine etkin olamayacak, demek ki...

Yalçıntaş aynı basın toplantısında popülizmin bir başka kanıtı olarak da, ‘kriz tellallığı yapılmasını iyi niyetli bulmadığını’ söylemiş. Aynı Başbakan gibi, ‘yabancılar yatırıma gelirken bunun yapılmasının doğru olmadığını’ da eklemiş...

Tam işalemi de artık popülizmden vazgeçecek. Hükümetler üzerinde ekonomiyi bozacak taleplerde bulunmayacak diye umutlanmaya başlarken, bu demeçler eskiye kıyasla çok fazla ders alınmadığını yüzümüze çarpıyor.Tabii ki, ‘çağdaş işalemini’ yine ayırmak gerekiyor...

İşalemi eskiye dönüş eğilimi taşıyan demeçlerden vazgeçip, Hükümete istikrarı bozmayacak mikro çözümler önerse, hükümete buna göre yön verse daha iyi olmaz mı? Tanker devrilirse altında kalıp en fazla ezilecek kesimin kendileri olduğunu, artık bir görebilseler...
Yazarın Tüm Yazıları