Şeker Kurumu’nun başına gelenler ibretlik

BAĞIMSIZ kurumların hem siyasi otorite hem de bürokratik yapı nedeniyle istenen etkinliği sağlayamadıklarını, bağımsız olamadıklarını, sorunun AB gündemine girdiği söylemiştik.

Dün Şeker Kurumu’nun Başkanı Abdurrahman Özenbaş faaliyetleri ile ilgili basın toplantısı düzenledi. Şeker Kurumu’nun dün söylediklerimize tıpatıp uyan, iyi bir örnek olduğunu, Özenbaş’ın verdiği bilgilerle bir kez daha anladık. Daha doğrusu kötü bir örnek olduğunu...

Şeker çok büyük, ihtiyacın üzerinde üretimi olan, yaygın pancar üretimi nedeniyle büyük sosyal sonuçlar yaratabilecek, aynı zamanda üretimde ekonomik olma ihtiyacı bulunan, buraya verilen sübvansiyonların halkın cebinden çıktığı, tüketiciyi doğrudan ilgilendiren, yani mutlaka el atılması, rasyonel düzenlemelerle yönetilip denetlenmesi gereken bir sektör.

Bu nedenle Şeker Kurumu ve Kurulu oluşturuldu. Ancak Kurum’un başına gelenler, siyasilerin ‘işlerine gelmeyen bağımsız kurumlara neler yapabileceklerini’ çok iyi gösteren bir örnek oldu. Belli kotalar ve üretim şartları ile düzenlenmiş sektörde, yasak olmasına rağmen bir yerli kola üreticisi, kola tesisinin yanına ek ünite kurup, nişasta bazlı şeker üretip kola üretiminde kullandı. Bu diğer kola üreticilerine karşı çok önemli fiyat avantajı sağlaması anlamına geliyordu yani ‘haksız rekabetin dik alası’ idi. Bunun üzerine diğer kola üreticileri Kurula başvurup aynı tesisi kendilerinin de kurmak istediklerini söylediler. Ama Kurul bunun yasaya aykırı olduğunu belirtip, izin vermedi. Bir yandan da haksız rekabet yapan şirkete soruşturma açtı hatta o dönem ceza kestiği bile söylendi ama bu ceza bile hálá açıklanmadı.

Tam bu sırada garip bir tesadüfle, Bakanlar Kurulu kararıyla Kurum lağvedildi. Kurul korunup, ‘Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na bağlı çalışacaksınız’ dendi. Bu arada diğer kola üreticileri gidip gelip şikayetlerini tekrarladılar ama bunlar nafile çabalar olarak kaldı.

Yaklaşık bir yıldır bu üretim devam ettiği için, yatırımın maliyetinin iki-üç katı kadar avantaj sağlandı bile. Yani Kurul bu tesisi şimdi kapatsa da yasaya uymayan kárlı çıktı bile.

Peki tüm suç siyasilerin mi? Özenbaş, 132.4 milyon YTL ceza kestiklerini söylüyor ama bunların arasında o tesis hálá yok. Özenbaş da diğer kurulu üyeleri de ‘teftiş gittiğinde önceden haber alınıp, geçici süre tesisin kapatılıp, memurlar gidince yeniden üretim yapıldığını’ çok iyi biliyorlar. Tamam Özenbaş’ın dediği gibi ‘Kurum’a olan ihtiyaç kapalı olduğu dönemde iyice ortaya çıktı’ ama açıldı, niye hálá ceza kesilmedi? Yani siyasiler bunu yaptı diye, ‘Yerimizde kalalım’diye, ‘Bu tesis başbakanın bir zamanlar ortağıydı’ diye işi yavaştan alıyorlarsa, o kuruma hiçbir zaman saygınlık kazandıramazlar.

Ondan sonra da yabancı büyük şirketlerin CEO’ları çıkıp, ‘adalet’ isterler. Adalet, partiye yakınlığa göre farklı dağıtılacaksa, o zaman yabancılar ‘göz göre göre ütülmeye’ mi gelsin?

TELEKOMÜNİKASYON KURUMU NE YAPACAK

Türk Telekom nihayet dün atılan imzayla özelleştirildi. Peki bundan sonra ne olacak?

Şimdi üzerinde durulması gereken en önemli unsur ‘kamu yerine özel sektör tekeli mi yaratılacak?’ sorusuna verilecek yanıtta saklı. İşte Telekomünikasyon Kurulu’nun (TK) önemi de işte bu noktada ortaya çıkacak.

Bundan sonra bu önemli ve sürekli gelişme gösteren büyük sektörde tüm düzenleme yetkisi TK’da. TK’nın yaptıkları Telekom’un sektördeki baskınlığı nedeniyle şimdiye kadar iyi görünmüyordu. Şimdi artık TK’nın yaptıkları, doğru-yanlış kararları iyice ortaya çıkacak.

Eğer TK da, Şeker Kurulu örneğindeki gibi ‘parti yandaşlarına kıyak’ çekmekle, ‘Aman bize görevden almasınlar’ kaygısıyla davranacaksa, vay bu tüketicinin, vay bu ülkenin haline.

Peki, bağımsız ve rasyonel davranacağı konusunda umut gözüküyor mu derseniz, gönül rahatlığıyla ‘evet’ deme imkanımız yok. Haksızlık etmeyelim; asıl performansını bundan sonra göreceğiz ama yönetimi bağımsız mı derseniz, değil... Umarım yeni Şeker Kurulu örneklerini görmeyiz. Ama ‘aykırı davranınca kapatılabileceklerini’ Şeker Kurumu örneğinde gören Kurul üyeleri, hele ki zaten AKP tarafından atanmışlarsa, sizce ne yapacaklar dersiniz?

Bağımsız kurumların hem ekonomi, hem tüm bireyler için önemini artık kavramamız gerek.
Yazarın Tüm Yazıları