Sayıştay denetimi ve demokrasi

KÜRESEL kriz nedeniyle tüm dünyada, temel ekonomik önceliklerde ciddi bir değişim yaşanıyor.

Haberin Devamı

Henüz normalleşme konuşulamıyor ama eninde sonunda işleyişin normalleşeceği unutulmamalı. İşte şimdi göz ardı ettiğimiz bazı temel ilke ve yaklaşımları tümüyle unutacak olursak, normalleşme döneminde yeni sıkıntılar yaşamamız kaçınılmaz olacak.

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de, ekonomide gelinen bu noktada, temel ilke ve yaklaşımların kilit rol oynadığı unutuluyor. Bunların başında da demokrasi ile piyasa ekonomisi arasındaki doğrudan ilişkinin unutulması, bu çerçevede şeffaflık ve kamunun denetiminden vazgeçilmesi ilk sırayı tutuyor. Şimdi çok daha başka siyasi tartışmaya konu edilen, 1999 yılında başlayıp 2007 yılına kadar süren ekonomideki yapısal dönüşümün temel unsurlarından bazılarını; kamunun günlük ekonomiden elini çekmesi için alınan önlemler, bunun için Merkez Bankası’nın tam bağımsızlığının sağlanması, kamu alımlarında yolsuzluk ve kayırmacılığın önlenmesi için İhale Kurumu’nun oluşturulması, yeni bağımsız kurumlarla küresel sisteme açık sektörlerde siyasi kararların engellenip rasyonel denetim ve gözetimin sağlanması, bankacılık sisteminin hem kamu sübvansiyonları kesilip hem siyasi kararlardan bağımsız denetim ve gözetimle birlikte gerçekleşen büyük konsolidasyonla geleceğe dönük sağlam yapının kurulması için alınan önlemler, mali kontrol yasası ile mali disiplinin kalıcı hale getirilmesi tedbirleri olarak sayabiliriz. İstenenlerin tümü tam anlamıyla gerçekleştirilemedi, gerekli yapısal tedbirlerden bazıları eksik kaldı ama Türkiye ekonomisinin bugünkü sağlam ve küresel anlamda güçlü görünen yapısı, büyük ölçüde bu alanlarda yapılan reformlarla gerçekleşti.
Mevcut Hükümetin ise, güçlü oy oranı ve çoğunluğa dayanarak, bazı alanlarda geri adımlar atmaya baştan beri meyilli olduğunu, bağımsız kurumlar, şeffaflık ve denetimle ilgili geri adımlar atmaya çalıştığını hep birlikte izliyoruz.
Bu geri adımlardan en yenisi ise Sayıştay Yasasında yapılacak değişiklikle bu Kurumun, yani TBMM adına siyasi otoriteyi denetlemekle görevli bu kurumun göstermelik hale getirilmesi girişimi. Geçen yıl Sayıştay raporlarının Meclise gelmesinin önlendiğini dolayısıyla muhalefet partileri ve kamuoyunun, kaba bir tabirle “kamu kurumlarında dönen dolaplar”ı öğrenmesinin engellendiğini biliyoruz. İşte iktidar partisi milletvekilleri yeni verdikleri yasa teklifi ile bu bilgilerin öğrenilmesini, kalıcı olarak engellemeye çalışıyorlar.        

Haberin Devamı

ŞEFFAFLIK TÜMÜYLE YOK OLURSA…

Haberin Devamı

Konuyla ilgili herkes, teklifin bu haliyle yasalaşması durumunda Sayıştay’ın bağımsızlığının, denetim işlevinin ve kurumsal işleyişinin olumsuz etkileneceğini belirtiyor. Sayıştay meslek uzmanlığı da bu yasayla bitiriliyor.
Uzun süredir kamu bürokrasisini izleyen bir gazeteci olarak, Sayıştay’ın şimdiye kadar düzgün ve çağdaş bir sistem içinde rasyonel çalıştığını söyleyemem. Siyasi iradenin etkisinde kaldığının, ekonomi bürokrasisi üzerinde bazen büyük baskı uyguladığının, orta kademe bürokratlara örneğin “petrolde kur farkı” gibi siyasi kararlar nedeniyle tazminat ödettiğinin, devletçi bir anlayışla çalışıp piyasa ekonomisine uyuma direndiğinin örneklerini çok gördüm. Ancak bu yanlış uygulamalar Sayıştay’ın tümüyle devre dışı kalmasını gerektirmiyor. Çünkü aynı zamanda Sayıştay, kamu idarelerindeki yolsuzluklar, kayırmaların ortaya çıkarılıp kamu zararının önlenmesi ve şeffaflık adına büyük işlev gördü. Zaten sağlıklı bir mekanizma kurulmamışken kamu idarelerinin, TBMM ve kamuoyu denetiminden tümüyle uzaklaştırılması, aynı zamanda halkın kendi parasının nerelere harcandığını görmesini tümüyle engellemek demektir. Demokrasinin 4 yılda bir oy kullanmak olmadığını, herhalde herkes kabul eder.
Bu ilkeler olmadan çağdaş ekonomik sistemin olamayacağını da hatırlayalım.

Yazarın Tüm Yazıları