SON günlerde piyasalarda bütçe rakamlarına ilişkin tedirginlik de başladı. Şimdiye kadar Maliye’nin bütçeyi iyi göstermek için bazı kalem oyunlarına gittiğinden şüphe ediliyordu ama ses çıkarılmıyordu.
Nakit dengesi ile bütçe dengesi arasında farklılıklar giderek artmaya başladığında, bazı gizlemeye, ertelemeye dönük kalem oyunları yapıldığında, piyasadaki özellikle iktisatçılar bunları görüyor ama ses çıkarmıyorlardı. Hatta bu kalem oyunlarını yazdığımızda piyasa oyuncuları ve sözcülerinden tepki de alıyorduk.
Ancak temmuz ayı bütçe verileriyle birlikte piyasadaki oyunculardan da ‘acaba’ sorusu gelmeye başladı. Yine de piyasa oyuncuları ‘iyimser havaya halel gelmesin’ diye gördükleri olaya, ‘faiz dışı harcamalar artıyor ama nasılsa Hükümet gelirleri artırır, olayı dengeler’ diyor.
Aslında piyasaların bu zaafını iyi kullanan ve bunun üzerine oynayan Devlet Bakanı Ali Babacan’ın ‘Aradaki rakamları bırakın yıl sonuna bakın’ sözünün arkasında yatan gerçek de buydu.
Piyasadaki yorumlarda IMF tanımlı bütçe verilerine bakılarak, gelirlerin yıl sonu hedefinin temmuz sonunda yüzde 57 olduğu, yine program tanımlı harcamaların ise yıl sonu hedefinin yüzde 56’sında olduğunun altı çiziliyor. Yine IMF tanımlı faiz dışı fazlanın temmuz sonunda ulaştığı rakamın da hedefin yüzde 61’ine ulaştığı belirtiliyor. Dolayısıyla bu rakamlara bakılarak yıl sonu hedeflerinin tutturulması açısından bir sıkıntı görülmüyor.
Ancak yine temmuz ayı bütçe rakamlarına dönülüp, haziran ayındaki 7.5 milyar YTL olan faiz dışı harcamaların temmuzda 9.6 milyar YTL’ye çıktığı gerçeği gözlere takılıyor. Bunun korkulacak bir şey olmadığını söylemek için, Maliye Bakanı’nın argümanı kullanılarak, 2 milyar YTL’lik artışın 1.1 milyar YTL’lik bölümünün daha önce yıl içinde nakit dengesi verilerinin ‘avanslar’ kalemine yazılan ‘emekliye vergi iadesi’nden oluştuğu kaydediliyor. Kimse, zamanında yazılması gerektiğine bakmıyor...
Yine de bu tür savunmalara rağmen bu rakam piyasaları tedirgin etmiş durumda. Her zaman yılın ikinci yarısında harcamaların arttığı, örneğin geçen yıl harcamaların yılın ilk yarısına göre ikinci yarıda yüzde 40 arttığının altı çizilerek, bu gerçeği gözönüne alarak yapılan yeni tahminlere göre bu yıl IMF’ye verilen harcama limitinin üzerin çıkılacağı söyleniyor.
RAKAMLARA BAKILACAK
Bunun yanısıra yine dönülüp ‘gelirlerin de yüksek seyretmesi ve ikinci yarı yılda artmasının beklenmesi sebebiyle program tanımlı faiz dışı fazla hedefi hala ulaşılabilir gözüküyor’ deniliyor. Yani, yine de bütçe için umutların bitmediğinin altı çizilmek zorunda kalınıyor.
Şu kesin ki; eğer bu yıl sonu itibariyle kalem oyunlarına gidilmez, ertesi yıla yüklü kaydırmalar yapılmazsa, harcamaların tutması mümkün değil. Hatta faiz dışı fazlanın tutmasının artık çok zorlaştığı da açıkca söylenmeli.
Aslında piyasa iktisatçılarının bir bölümü, henüz raporlarına koymasalar bile, bu yılki faiz dışı fazlanın programdaki gibi yüzde 6.5 olamayacağını, yüzde 5.5-6 arasında gerçekleşebileceğini kendi aralarında konuşmaya başladılar. Bunları raporlarda bir-iki ay içinde görmeye başlayacağız.
Kısacası; daha önceden kendini gösteren, ama piyasadakilerin takılmadığı cari açıktaki büyüme, sosyal güvenlik açıklarındaki büyüme ve son olarak da bütçe hedefleri konusunda ortaya çıkan tedirginlik artık görülmeye başladı.
Bütün bunların IMF’yle ilişkileri bozacağı konusunda ise şimdilik bir panik yok. Peki, ileride bu konuda da sesler çıkmaya başlar mı derseniz; bizce kaçınılmaz...
Şimdi görülmeye başlamasının bir nedeni, ‘mızrakların artık çuvala sığamayacağının açıkca görülmeye başlaması’ysa bir nedeni de piyasada değişmeye başlayan hava...
Yani AB ile ilişkiler konusunda ciddi endişeler beliriyor, bu konudaki spekülasyonlar başladı. Bu nedenle piyasalar rakamlara ve IMF’yle ilişkilere de artık bakmaya başlıyor...