Piyasalar ‘Referandum bağışıklığı’ kazandı. Sonunda bu referandumlar başımıza ne iş açacak şimdilik belli değil ama, kısa dönemli olarak piyasaların referandumları takmadığını rahatlıkla söyleyebiliyoruz.
Fransa referandumundan, hem de kamuoyu yoklamalarının gösterdiğinin çok üzerinde ‘hayır’ oyu çıkmasına rağmen, piyasalar umursamadı. Aksine, sanki inadına yaparmış gibi; hem faiz hem de döviz fiyatları hiç olmadığı kadar olumlu bir seyir izledi.
Şunu söylemek istiyoruz ki; dün yapılan Hollanda referandumundan Fransa’dakinin de çok üzerinde hayır oyu çıkması bekleniyor ama piyasalar buna bakmıyor bile. Yani bugün piyasalar yeni referandum sonuçlarından etkilenmeyeceğe benziyor.
Pazartesi günü piyasalar açıldığında, ‘Fransa referandum sonuçları çoktan satın alındı’ denmesine rağmen, yine de ‘bir şeyler olur m?’ korkusu vardı. Ama piyasalar öyle bir coştu ki; bu sonuçların neredeyse fazlasıyla satın alındığı anlaşıldı.
Pazartesi inadına coşan piyasalar, Salı günü ABD piyasaları açılınca olumlu seyrine devam etti. Referandum Türk lirasını değil euro’yu vurdu, euro’nun değeri düşmeye başladı. Ancak içerde çapraz kur etkileri görülmesine rağmen, Türk lirası hem euroya, hem dolara karşı değer kazanmaya devam etti.
Bu olumlu hava Hazine’nin borçlanması ve açıkladığı programa da yansıdı. Piyasadaki olumlu hava nedeniyle, hafta başında beklenenin ötesinde başarıyla ilk ihalesini yapan ve değişken faizle 1.9 katrilyonluk tahvil satan Hazine, Haziran ayı borçlanma programını da bunun yarattığı güvenle açıkladı. Daha fazla beklenen borç çevirme oranının yüzde 80 olarak belirlendiği gözükürken, geri ödemelerin 6 katrilyonluk bölümünün döviz ve dövize endeksli olmasına rağmen, bu gidişle Hazine, stoklardaki döviz cinsi borçlanmaları TL ile değiştirme planına büyük ölçüde bu ay içinde de devam edeceğe benziyor. Piyasa uzmanları önümüzdeki haftalarda açılacak ihalelerde döviz ve döviz endeksli borçlanmalara yer verilse bile bunun 6 katrilyon kadar olmayacağını düşünüyorlar. Tabi ki bu haftaki olumlu seyrin devam etmesi halinde bu geçerli, ‘kaza’ olursa, yine başka seçenekler aranabilir...
Hazine’nin bu kadar rahat olmasında, elbette, dışborç geri ödemelerinin 800 trilyon TL gibi düşük bir rakamda kalmasının etkisi var. Buna ek olarak Hazine, Haziran ayı faiz dışı fazlasını 700 trilyon lira ile, daha önceki ayların altında bir rakam olarak tahmin ediyor.
Hazine’nin bu ay bir dış borçlanmaya çıkabileceği konuşuluyor. Yani dışborç geri ödemesi çok az olmasına rağmen dışborçlanma yapılırsa, bu kaynak içerde kullanılacak.
Buna karşılık Hazine’nin bu ay içinde IMF’le yeni yapılan anlaşmanın ilk getirisi olan, 820 milyon dolarlık birinci dilim krediyi de kullanabileceği belirtiliyor.
Ancak bunun için Hükümetin biran önce IMF 1. Gözden Geçirme şartlarını tamamlaması gerekiyor. IMF Heyeti bugün İstanbul’a geliyor, 6 Haziran’da da Ankara’da temaslarına başlayacak. 1’inci özden geçirmenin performans kriterleri, başta bankacılık yasası ve sosyal güvenlik düzenlemeleri olmak üzere, henüz yerine getirilmiş değil. Bu nedenle zorlu bu yasaların biran önce çıkarılmaları gerekiyor.
Bunun da ötesinde Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) ve Bağ-kur prim borçlarına yeniden af getirilmek istenmesi, son olarak da Hükümetin mazot sübvansiyonu vermesi, IMF’in daha önce karşı çıktığı kararlar olduğu için, Heyetle müzakerelerde tartışma yaratması bekleniyor.
Yani IMF görüşmeleri beklendiği kadar kolay geçmeyecek. TBMM’nin çok hızlı çalıştırılıp, yasaların çıkarılması ve Hükümetin bu ‘popülist’ düzenlemelerinin IMF Heyetine kabul ettirilmesi sorun olacağa benziyor.
Buna rağmen piyasalardaki hava iyi. Eğer enflasyon düşük çıkar, Merkez Bankası da faiz indirirse, bu hava önümüzdeki haftalarda da devam edebilir.