MERKEZ Bankası’nın aldığı son önlemler ve açıkladığı yeni politikalar, bankacılıkta yaşanan rekabete yeni bir boyut kazandıracak gibi gözüküyor.
Ekonomi yönetimi aldığı son kararlar ve verdiği mesajlarla, bankalardan kredi hacimlerindeki artışı sınırlamalarını istedi. Sıcak paradaki hızlı girişten tedirgin olan, önümüzdeki yıl bu girişin daha da hızlanmasından korkan ekonomi yönetimi, sıcak parayı parasal tedbirlerle sınırlamaya dönük bir dizi karar aldı. Bundan da önemlisi; bankalara yeni yılda sıcak para ile kredi hacimlerini artırmamaları için önlem almaya devam edeceğini açıkça belirtti. Bankacılar, yapılan son zirveden çıkan sonucu “ekonomi yönetimi sıcak para girişini sınırlayacağını, sınırlayamazsa gelen yüklü dövizleri alacağını, bu dövizler karşılığı çıkacak TL’yi de gerekirse çekeceğini, ne olursa olsun ekonomideki aşırı ısınmayı önleyeceğini açıkladı” biçiminde yorumladılar. İşte bu nedenle bankacılar, her zaman rahat geçirdikleri yılın son haftasını, daha önce yaptıkları 2011 yılı programlarını yeniden oluşturmakla geçiriyorlar. 2010 yılı bankalar için kârlılığın iyi olduğu, yani hemen bütün banka yönetimlerinin başarılı sayılabileceği bir yıl oldu. Bu nedenle de sektördeki rekabet, gizliden gizliye devam etse de, çok fazla gün yüzüne çıkmadı. Bu arada daha önce küresel kriz nedeniyle batık krediler için ayırdıkları yüksek miktardaki karşılıkları, 2010 yılında bu korkuları gerçekleşmediği için çözüp, bunları da kâr olarak yazma imkanları oldu. Ancak 2011 yılının çok zor geçeceği, banka kârlılıklarının azalacağı artık kesin olduğu gibi, karşılıkları çözüp, kâr ihtiyacını buradan karşılama imkanları da artık yok. İşte bu nedenle 2011 yılında bankacılık sektöründeki rekabetin kızışması beklenmeli. Zaten daralan kâr imkanlarını herkes kendine çekmeye çalışacak. Son günlerde sektörde konuşulan konuların başında rekabetin hangi noktalarda yoğunlaşacağı geliyor. Bu konuda en başta gözüken rekabet alanı “kaynak” olacak gibi gözüküyor. Daraltılacak kaynaklara erişim için bankaların yarışa girmesi beklenirken, mevduatların yeniden öne çıkması beklenebilir. YAN YOLLARA SAPILIRSA Kısacası; yılbaşından itibaren bankalar arasında mevduat yarışının başlaması kaçınılmaz görülüyor. Bankaların bu alandaki rekabetinin yoğunlaşması demek, mevduat faizlerinde artışların başlaması anlamına geliyor. Bankaların tahvil çıkararak kaynak temin etmeleri, uzun vadeli tahviller için vergi kolaylığı getirileceği açıklandı ama bu yöntemin, kaynak temininde, en azından 2011 yılı için, önemli bir pay alacağını, pek beklememek gerek. İşte o nedenle de mevduat, klasik olarak üzerinde yoğunlaşacak araç olmaya devam edecektir. Bankaların daralan koşulları kendi lehlerine çevirmek için yeni yollara girmeleri doğal karşılanmalı. Ancak rekabetin artması üzerine, bazı bankaların yan yollara sapmaları da bence dikkatle izlenmesi gereken bir süreç haline geliyor. İşlerin iyi olduğu dönemde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) denetim ve gözetim uygulamasında başarılı idi. Ancak şimdi makro dengeleri gözetip, banka ihtiyaçlarını da göz önünde bulunduran çok daha hassa s bir gözetim uygulaması gerekiyor. Şimdiye kadarki başarısı, böylesine hassas bir dönemde BDDK’nın başarılı olmaya devam edeceğinin, maalesef kanıtı olarak görülemiyor. Unutulmasın ki; banka kârlılıklarının devam etmesi, ülke ve sektör için çok önemli. Bu nedenle, bankaları “yan yollara sapma zorunluluğunda bırakmayan” bir ortam sağlamak gerekiyor. Aksi takdirde bankaları iyice sıkıştırıp, başka yol bırakmayıp, yan yollara sapma ya zorlamak, ardından da çıkıp, “yan yollara saptın” diye ağır cezalar vermek, sağlıklı ve çağdaş bir denetim ve gözetim anlayışı olamaz...