KAYBEDİLEN mali disiplinin yeniden oluşturulmasının başımıza ne kadar büyük sorunlar açacağını, küresel piyasa canlansa bile Türkiye’nin piyasalara mali disiplin güvencesi vermeden büyümeye geçemeyeceğini, çünkü büyümesi için ihtiyacı olan yabancı sermayeyi çekemeyeceğini tekrarlayıp duruyorum.
Hükümetin mali disiplini sağlayacak tedbirleri tek başına alamadığını, IMF ile anlaşmanın kaçınılmaz olduğunu, Merkez Bankası’nın sanki Hükümete, "IMF’siz de yola devam edilebileceği" anlamına gelen demeçler vermesinin de bu nedenle yanlışlığını söylemiştim.
Dün kamuoyuna açıklanan, Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun (PPK) 14 Mayıs’ta yarım puanlık faiz indirim kararı verilen toplantısına ilişkin notlar, açıkcası beni umutlandırdı.
Çünkü Merkez Bankası yönetimi bu açıklama ile bir süredir aksattığı mali disiplin uyarılarına yeniden ağırlık vermeye başlamış. Merkez Bankası yönetiminin doğal olarak, IMF ile anlaşma sağlanıp mali disiplinin yeniden sağlanması görüşünde olduğunu, dış kaynak temininin özellikle büyüme için hayati önem taşıdığına inandığını, çoğu kimse yakından biliyor. Ancak Merkez Bankası’nın inandığı bu doğruları daha yüksek sesle dillendirme gereği bulunduğunu düşünüyorum.
İşte bu açıdan dünkü açıklamada yeralan mali disiplin uyarısı beni umutlandırdı. Böylesine kritik bir dönemde bence Merkez Bankası’nın bu uyarılarını sıklaştırması, daha yüksek sesle dillendirmesi ve bir anlamda hükümete, ya da IMF’e karşı olan AKP’lilere, durumu daha çıplaklığıyla anlatıp, görevlerinden biri olan danışmanlık işlevini yerine getirmesi gerekir.
Bu kapsamda Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’a elbette büyük iş düşüyor. Örneğin önümüzdeki hafta Samsun’da yapacağı konuşmada, Başkanın daha açık bir şekilde mali disiplinin önemine hatta IMF ile anlaşma ihtiyacına değinmesini bekliyorum.
Böylesine kritik bir dönemde, piyasaların önlerini görebilmeleri açısından en saygın kuruluş olan Merkez Bankası böyle bir tavırla, çok daha saygınlık kazanacaktır. Unutulmasın ki, Merkez Bankası’nın saygınlığı aynı zamanda ekonomik gidişatı da doğrudan etkiler...
BÜTÇE AÇIĞI BÜYÜYOR
PPK toplantı notunda neden yarım puanlık faiz indirim kararı alındığı açıklanıp, küresel gelişmelerdeki iyileşmeye dikkat çekiliyor ve parasal koşullardaki iyileşmelerin iktisadi faaliyet ve enflasyon üzerindeki gecikmeli etkisi hatırlatılıp, "Bu çerçevede Kurul, Kasım 2008 döneminden bu yana yapılan birikimli faiz indirimlerini göz önüne alarak, bundan sonraki faiz indiriminin ölçülü olabileceği değerlendirmesinde bulunmuştur" deniliyor.
İktisadi faaliyetteki daralmanın vergi gelirlerini olumsuz etkilemeye devam ettiği, yanı sıra, küresel krizin yurt içi iktisadi faaliyet üzerindeki etkilerini hafifletmek amacıyla uygulanan dengeleyici mali tedbirlerin kamu harcamalarında hızlı artışlara neden olduğu kaydedilen PPK notunda, mali disiplin uyarısı şu şekilde yer alıyor:
"Bütün bu gelişmeler sonucunda bütçe açığındaki genişleme eğilimi devam etmektedir. Kamu kesiminin artan finansman gereksinimi, para politikası kararlarının ve son dönemde uygulanan mali tedbirlerin iktisadi faaliyet üzerindeki olumlu etkilerini zayıflatma potansiyeli taşımaktadır. Bu bağlamda Kurul üyeleri, kısa vadedeki mali gevşemenin, borç dinamiklerinin sürdürülebilirliğini ve bütçe disiplinini gözeten orta vadeli somut bir mali çerçeve ile desteklenmesinin önemini bir kez daha vurgulamıştır."
Basiretli bir para politikasının gerekli olduğunu ama bunun yetmeyeceğini hatırlatan Merkez Bankası, mali disiplinin sürdürüleceğine ilişkin taahhütlerin ve yapısal reform sürecinin önemine tekrar vurgu yapıyor. Yani adını koymadan IMF anlaşması istiyor...