Merkez Bankası’nın bağımsızlığı sindirilemedi

SÖYLEMEK istediğimizi, baştan söyleyerek girelim:

AKP Hükümeti Merkez Bankası’nın bağımsızlığını içine sindiremedi.

Şimdiye kadar, işine geldiği için, bu konuda sessiz kalmayı tercih ettiler. Ancak ilk bulduğu fırsatta Merkez Bankası’nın bağımsızlığını elinden almaya çalışacaklar. Bunu işler kötüye gittiğinde suçu Merkez Bankası politikalarına atarak yapmaya çalışacaklar. Ayrıca Merkez Bankası’nın başarılı olduğu herkesce kabul edilen yönetimi üzerinde de oynamaya başlayacaklar.

Şimdi bunlar nereden çıktı demeyin... Zaten bu tartışmalar vardı, Başbakan ilk geldiğinde kur ve faizden yakınan işadamlarına ‘Gidin Merkez Bankası’nın kapısına’ diye hedef göstermişti. Daha sonra Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadele programının başarısının aynı zamanda Hükümete oldukça önemli artılar getirdiği görülünce, bu söylemlerinden vazgeçtiler. Ancak Hükümet üyeleri zaman zaman Merkez Bankası’ndan, zaten gelmesi gereken uyarılar geldiğinde, bağımsızlığı içine sindiremediklerini gösteren demeçler vermekten de geri durmadılar.

Önümüzdeki yılın ilk aylarında Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti’nin görev süresinin dolması nedeniyle, zaten yıl sonuna doğru bu bağımsızlığı ve güçlü yönetimi içine sindiremeyenlerin borbardımanının başlaması beklenen bir gelişmeydi.

Ancak gördüğümüz kadarıyla bu borbardıman erken başladı...

Dün AKP’ye yakınlığı ile bilinen bir gazetenin manşeti Merkez Bankası idi. Özetle; yüksek faizin bu yönetimin tercihi olduğu hatta yüksek faizin bekçisi olduğu, faizin yüksek olması nedeniyle insanların yatırıma gitmediği söyleniyordu.

Faiz kararının verileceği Para Politikası Kurulu toplantısının yapılacağı gün böyle bir toparlama haberin manşet yapılması elbette ki tesadüf değildi...

Toplantıda faiz indirimi yönünde karar çıkması için baskı yapılmaya çalışılıyor. Eğer indirim kararı çıkmazsa, belli ki Merkez Bankası yönetimi yine tu-kaka edilecek.

FAİZ YÜKSEK DE...

Kısacası bombardıman erken başladı. Ya da daha sonradan gelecek asıl bombardıman için şimdiden ön atışlar başladı diyebiliriz...

Adını açıkca koymak gerekiyor: Bu bombardıman Merkez Bankası bağımsızlığına karşı başlatılan bombardıman. Bu mantık Refahyol Hükümeti döneminde gündeme getirilen ‘Türkiye para basıp borçlarını ödesin, faiz ödemesin’ mantığının bir uzantısı...

Yani Türkiye’yi küreselleşmeden sıyırıp, kendi başına bir Afrika ülkesi haline getirecek politikalara yeşil ışık istiyorlar. Bu yönetimi de çağdaş olduğu için engel görüyorlar...

AKP yönetimi elbette bu kadar radikal değil ama ‘Bizden biri olsun’ ya da ‘Arada değeni de olmaz, alnı sürekli secdede olan biri olsun’ mantığı devam ettiği için, Merkez Bankası yönetimine yüklenmek için bu tür bahaneleri kullanacaktır.

Peki piyasadaki faiz oranları yüksek değil mi?

Elbette yüksek... Ancak bu, piyasada oluşan faiz oranları. Merkez Bankası çeyrek ya da yarım puan faiz indirse bile, bu faizler daha aşağı gelmez ki... Siz Hükümet olarak IMF’yle anlaşmanın şartlarını zamanında yerine getirmezseniz, siz içeride siyasi gerilim yaratacak konulara bu kadar teşne olursanız, bu faiz oranları daha fazla aşağı inemez...

Şu andaki faiz oranları, yapılan bu hatalara karşılık düşük bile... Çünkü, hem dışarıdaki küresel likidite Türkiye’ye akmaya devam ediyor yani dış koşullar uygun, hem de içerde finans kesimi kar edeceğiz diye, gördüğü riskleri bile satın almıyor...

Bütün bunlara rağmen, yani piyasaya rağmen bir zorlama yapılırsa, vay halimize..

Hükümetin başarılı gözükmesinde en önemli etken Merkez Bankası politikaları ama...
Yazarın Tüm Yazıları