BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, Merkez Bankası Başkanlık ataması için çıkan krizin faturasını yine basına çıkardı. Üstüne üstlük bu krizin nedenini de "türban"a bağladı.
Farkında mısınız; bu artık "Bir AKP klasiği" haline geldi. Önce ya bilerek krizi çıkartacaksınız, ya da işi bilmediğiniz için kriz çıkacak, doğal olarak bunun tartışmaları olacak. Tartışmalar sonucunda AKP olarak, tüm çıkan tartışmaları sanki hiçbirşey yokmuş da kendi uyduruyormuş gibi, basını suçlayacaksınız. Ve de suçlarken, içine "biraz türban" katıp, tabanınıza "Bunların aslı yok türban yüzünden bize böyle yapıyorlar" mesajı vereceksiniz. Bu arada araya, anamuhalefet partisi CHP’ye küfürü de katarsanız, savunma tam olacak.
Bir düşünün, AKP Hükümeti çoğu krizde benzer bir savunma yöntemi izledi. Herhalde anketlerinden bu savunmanın tuttuğu, oy kazandırdığı çıkıyor, ne diyelim...
Ancak işi bilen AKP’liler ve artık AKP’nin anlayışını görmeye başlayan İstanbul’lu finanscılar ve bazı aydınlar da görüyorlar ki; olanların asıl sorumlusu Hükümettir.
Başından beri basın, Serdengeçti’nin yerine, saygınlığı olan bir kişinin zamanında atanmasını istedi. Hiçbir zaman kişide ısrar edilmedi, sadece sorun olmasın diye saygınlığı ispatlanmış olan Serdengeçti’nin yeniden atanması halinde bu sıkıntının rahatça aşılacağı söylendi.
Peki Hükümet ne yaptı? Başından beri en güçlü adayı olarak gösterilen Erdem Başçı’ya, teamülleri çiğneyip vekalet verdi ama kararnamesini zamanında Cumhurbaşkanlığına çıkarmadı. Peki, basın "Başçı’nın kararnamesini zamanında götürmeyin" mi dedi?
Gazetecilerin çoğu, Başçı’nın eşinin başı kapalı olduğunu bildiği halde, bunu sorun haline getirmedi. Buna karşılık Başçı ne yaptı? Vekil olmasına rağmen içeriden dengeleri bozacak bir grup mensubuna, alelacele, hukuki olarak sıkıntılı olduğu halde Başkan yardımcılığı vekaleti verdi. Vekilliğinin ilk günü, "buraların sahibi benim"dercesine, Başkanlık merdivenine kürsü kurup, görüntü verdi. Bu da yetmedi, bürokrasi adabına aykırı biçimde kimseye sormadan görev paylaşımına kalkıştı. Böyle olunca sadece Başkanlık değil, tümüyle yönetim sorunu yarattı. Bunları yaptıktan sonra haklı olarak yeterliliği tartışmaya açıldı.
Şimdi Başbakan çıkmış, "Eşi türbanlı diye layık olduğu yere getirmeyecek miyiz? Bal gibi de getiririz" dedi ve Başçı’nın liyakatına değindi.
MAĞDUR OLANLAR EŞİ AÇIK OLANLAR
Halbuki gazetecilerin çoğunun söylediği de, türban değil liyakat. Basın, bürokrasiye, yüzde 80-90’ının eşi türbanlı, hatta çarşaflı kişiler getirilirken bu atamaları, bu kadar sorun yaptı mı?
Peki, atamalardaki bu türban ağırlığına bakıp, rahatça, "Bürokrasiye adam atanırken liyakata değil, eşinin türbanlı ya da çarşaflı olmasına bakılıyor" denilse, haklı olunmaz mı?
Sadece gazeteciler değil, bürokratların çoğu da, başlarına getirilecek kişilerin önce liyakatına bakarak buna göre davrandılar. Merkez Bankası’nda da Başçı’ya kimse "eşinin başı kapalı" diye farklı muamele yapmadı. Ne zaman ki, bürokratik, kurumsal teamüller çiğnendi, ne zamanki "fetih görüntüsü" verildi ve sözlerle bu tavır beslendi, o zaman tepki gösterildi.
Yani burada mağdur olan eşi türbanlı olanlar değil, eşinin başı açık olanlar...
Artık bürokraside yükselmek isteyenler, eğer eşlerinin başları açık ise, ne kadar bilgili ve birikimli olurlarsa olsunlar, bu umutlarını kaybettiler. Yani motivasyonları yok edildi.
Bazı dönemler eşi kapalı olanlar aynı haksızlığa zaman zaman uğramadılar mı, uğradılar. Ancak bu genel bir tavır değildi ve liyakat, eşinin durumuna bakılmadan ödüllendirildi. Hani daha önceki bürokratlardan "marka isimler" diye söz ediyor ve onların ekonomiyi batırdığını söylüyorsunuz ya, getirdiğiniz bürokratlara bir sorun bakalım "hocaları" kimlermiş?
O marka isimler, eşinin başına bakmadan çalışanı, birikimli ve bilgili olanı yükselttiler. Sizin eşi türbanlı bürokratlarınız ne öğrendilerse onlardan öğrendi. İnanmıyorsanız, sorun ...
Bu arada Başçı’yı Başkan görmek isteyen Bakanların, çevrelerine "Başbakanın ’bal gibi getiririz’ sözü Cumhurbaşkanını olumlu mu etkiler olumsuz mu?" diye sorduklarını ekleyelim de, bu krizin neden bu hale geldiğini, sorunun türban mı olduğunu, siz bulun...