Merkez Bankası başkanının vücut dili bilmesi gerekmiyor
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, kadrolaşma iddialarına karşılık bürokratların kendi "vücut dilini" anlayan kişilerden oluşması gerektiğini söylemişti. İşte bu nedenle ekonomi yönetiminde tüm kadrolar dağıtıldı ve yerlerine, çok alt kademelerden, kendilerine yakın kişileri seçtiler.
Seçtiler de ne oldu işler yürüyor diyeceksiniz, haklısınız da. Ancak işlerin nasıl yürüdüğü, bürokratların inisiyatifi olup olmadığını hep birlikte görüyoruz.
Bunun da ötesinde diğer birimlerde, tartışmadan, sadece IMF’nin dediğini yaparak işleri yürütebilirsiniz ama Merkez Bankası gibi kurumlarda "bağımsız tavır" gerekir.
Yani bir Merkez Bankası Başkanı’nın Başbakan’ın vücut dilinden anlaması gerekmez. Onun da ötesinde eğer bir Merkez Bankası Başkanı, Başbakanın vücut dilinden anlıyor ve ona göre davranıyorsa, o zaman işler kötü demektir...
Süreyya Serdengeçti’nin ardından vekil olarak atanan Erdem Başçı, vekaleten yürütmesine rağmen yaptığı açıklamalarla, bizce ileriye dönük hiç de umut vermedi.
Herşeyden önce Erdem Başçı’nın babasına rica edip, "Merkez Bankası Başkanı bile çok az konuşur babacığım, Merkez Bankası Başkanının babasının hiç konuşmaması lazım.O nedenle arayan gazetecilere, televizyonculara uzun uzun konuşup yorum yapmasan iyi olur. Bana da ülkeye de zarar verirsin" diye ricada bulunması gerekir. Bizce bunu unutmuş...
Onun da ötesinde Merkez Bankası Başkanı’nın tavırları, kamuoyuna sunduğu resim, çok önemlidir. Örneğin henüz asaleten atanmadan, bankanın giriş kapısına gazetecileri çağırıp demeç vermek, bizce hoş bir görüntü olmadı.
Bir hoş olmayan davranış da, vekaleten başkanlık yaparken, başkan yardımcılığı için atama yapmaktı. Hatırladığımız kadarıyla bir tek, bu tür teamüle aykırı davranışlarından tanıdığımız Tansu Çiller böyle bir tasarrufta bulunmuş, bir genel müdürü vekaleten başkan yardımcısı yapmış ve büyük tepki görmüştü. Çünkü hukuken tartışmalı bir atamaydı bu...
Yani bu arada alınan kararlar hukuki sürece girse, büyük ihtimalle geçersiz olabilir.
Bu tür bir aceleciliğin nedeni ne olabilir diye, insan düşünmeden edemiyor. Bir gün bekleyip asaleten atandığında aynı kişiyi önerip normal yollardan gidilse, güvenlik soruşturması filan derken atama 1 hafta en fazla 10 gün alırdı. Bu acele niye?
Atanan kişinin Cumhurbaşkanı’na veya güvenlik soruşturmasına takılmayacağı biliniyor.
BAŞBAKAN İSTEYİNCE Y GİDER Mİ
Atanan kişiye kimse bir şey demiyor ama sonradan tanıdığı bir müfettişi, Erdem Başçı, vekalet ederken hem de içerdeki dengeleri oynatmak pahasına atamak için, bu riski neden göze aldı, anlamadık.
Bizce Erdem Başçı’nın dün yaptığı en büyük hata, YTL’nin Y’sinin atılması konusunda Başbakana verdiği "kayıtsız destek" olmuş....
Para reformu teknik bir süreç ve şimdiye kadar pürüzsüz, başarılı bir süreç yaşandı. Yapılan planlara göre 2006 yıl ortasında YTL’nin Y’sinin atılması konusunda bir Bakanlar Kurulu Kararı çıkacak 2007 sonunda da Y atılıp, TL olarak yeni paralar basılıp tedavüle girecekti.
Ancak Başbakan Tayyip Erdoğan, önceki gün grup toplantısında Y’nin bu yıl sonunda atılacağını söyledi. Dün kapı önünde Başçı’ya, Başbakanın bu dediğinin yapmanın zor olup olmayacağını sormuşlar. Başçı "Zor olanı hemen yaparız, imkansızı yapmak zaman alır" deyişiyle yanıt vermiş.
Bir Merkez Bankası Başkanının Başbakana ters düşmemek için, en fazla "Ben de duydum konuşuruz, tartışırız" demesi gerekiyordu. Vekil bir başkan, "Başbakan istedi diye yaparız" tarzında bir tutum takınamaz. Bunu yapması hiç de şık olmadı.
Şu anda yapılacak en kötü şey, "Merkez Bankası’nın bağımsızlığını kaybedip siyasi otoritenin güdümüne gireceği" izlenimini vermek. Başçı, Başkan Yardımcısı olurken, bilimsel kimliğine bakıp olumlu yorumlar yazmış bir gazetecinin bu eleştirilerini önyargısız dikkate almalı. Merkez Bankası’nin bağımsızlığını kaybettirmek, ekonomiye, ülkeye kötülüktür.