Kuş gribi ve Ağca olayı

Bayram süresince gündemi kuş gribinin oluşturmasını zaten bekliyorduk ama bir de "Mehmet Ali Ağca’nın tahliyesi" olayı çıktı.

Zaten tatil nedeniyle dar kadro ile çalışan gazete ve televizyonların, Ağca’yı takip etmeye çalışırken epey terledikleri kesin.

Kuş gribi ile ilgili her gün yeni bir şeyler ortaya çıkıyor. Özellikle insandan insana bulaşmasıyla ilgili iyi haberler geliyor gibi ama bir yandan da AB gibi, gözünün içine baktığımız, organizasyonlar da, her açıdan bizi sıkıştırmaya devam ediyorlar.

Belli ki Türkiye istese de istemese de, kuş gribi nedeniyle, bundan sonra başta veterinerlik hizmetleri ve hayvancılık olmak üzere, köklü çözümler almaya bizi zorlayacaklar. Kötü mü derseniz; bizce gayet de iyi olacak. Çünkü yine başımıza gelince ortalığı velveleye verip, ardından unutmaya hazır bir durumda bekliyoruz.

Bir başka alışkanlığımız da günü kurtarmak için gerekirse parayı basıp, paniği bastırmak ama köklü çözüme ilişkin bir şey yapmamak. İşte bu nedenle de özellikle AB dayatmasına ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Aksi takdirde eski tas eski hamam devam edecek.

Dün AB Komisyonu’nun kuş gribiyle ilgili basın toplantısını CNN canlı yayın yaparak verdi. Anladığımız kadarıyla Pekin’de kuş gribi ile ilgili büyük bir konferans düzenlenecek, dünya çapında köklü çözüm arayışlarında bulunulacak. Bizce Türkiye de bu platforma etkin olarak katılmalı ve göç yolları nedeniyle bundan sonra her an karşı karşıya kalma tehlikesinde bulunduğumuzu gözardı etmeden, köklü çözümleri üretecek çabaların içinde olmalı.

Bu arada televizyonlarda Mehmet Ali Ağca’nın tahliye görüntülerini ve yapılan yorumları izledik. Her şeyden önce tescilli bir katilin çiçeklerle, bayrak ile karşılanması herkes gibi bizi de ürküttü. Bunun ötesinde bir gazeteci olarak, insanın bu görüntülere bakıp öfkelenmemesi de mümkün değil. Hele ki, "Abdi İpekçi’nin kim olduğuna bakmıyorsunuz" gibi sözler, "vatan için kurşun atanlar" edebiyatının yapıldığı günleri ve o mantığı hatırlatınca...

Öte yandan hukukçuların yorumlarını izleyip, sorunun asıl nedenini anlamaya çalıştık. Hukukçular, yeni yasaların bu konuda hiçbir suçunun olmadığını, daha önceki her yerinden delinip, bütünlüğü bırakılmamış sistemin yerine nihayet bütünlüğü olan çağdaş bir sistemin geldiğini söylüyorlar. Bu olaya bakıp mevcut yasaları suçlamamak gerektiğini hatırlatıyorlar.

HER TÜRLÜ AFFA

KARŞI OLMAK GEREK

Ancak hepsinin söylediği şey şu ki; sık sık getirilen aflar sistemi delik deşik etti ve aleyhe uygulanamama ilkesi nedeniyle de Mehmet Ali Ağca, sağlıklı bütün vicdanları sızlatacak bir biçimde serbest kaldı. Yani, bundan sonra af olmaması gerektiği görüşündeler

Adalet Bakanı Cemil Çiçek de yaşanan bu olayın daha önce çıkarılan aflardan kaynaklandığını, sık sık getirilen aflarla sistemin bozulduğunu söyledi ve Yargıtay’a konunun yeniden incelenmesi için başvuru yapacağını söyledi. Adalet Bakanı’nın söylediklerinden anlamadığımız bir şey var ki; Ağca’nın tahliye günü geldiğinde mi bu gerçek anlaşılıyor? Daha önce bu durumu görüp, daha önce harekete geçip, Ağca tahliye olmadan Yargıtay’dan bu görüş istenemez miydi? Söylediklerinizde samimi misiniz, yoksa bu kadar tepki oldu diye mi harekete geçtiniz? Samimi iseniz en azından bir gecikme söz konusu değil mi?

Aslında kuş gribi ile Ağca’nın tahliyesinin ortaya çıkardığı benzerlik de burada. Siyasi otorite dahil kimse, "olması gereken"i düşünüp ona göre hareket etmiyor, felaket başa geldiğinde günlük çözümlerle işi kurtarmaya, kendi başından sorumluluğu atmaya çalışıyorlar.

Bunun için de, popülizmden kurtulamıyor, köklü çözümler üretemiyoruz.

Aksi takdirde AKP Hükümeti en çok af çıkaran iktidarlardan biri olabilir miydi? "Ağca, ceza yasasını delen aflar nedeniyle dışarıda" deyip, daha önceki hükümetlere suçu atmakla iş bitiyor mu? Ekonomide her türlü yolsuzluğu, sistemsizliği getiren, kara delikler oluşmasını sağlayan her türlü affı, AKP hükümeti çıkarmadı mı? Hálá da IMF olmasa bu aflara devam etme niyeti bulunduğu kesin değil mi? Her alanda olduğu gibi "Af işime gelince iyi, gelmeyince kötü" diye çifte standart uygularsanız, belalardan kurtulma şansımız yok.
Yazarın Tüm Yazıları