Kurdan sonra azalan kârda da suçlu Merkez Bankası oldu
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
MERKEZ Bankası’nın değerlenen TL’de, kur sorununda “günah keçisi” ilan edildiğini zaten biliyorduk.
Son dönemdeki tartışmalara baktığımızda özellikle bankaların karlılıkları konusunda da yine Merkez Bankası’nın “günah keçisi” ilan edildiğini görüyoruz. Böyle dönemleri daha önce de yaşamıştık... İşler sıkıştığında, ekonomide dengesizlikler ortaya çıkmaya başladığında, siyasi otorite günahı kendi üzerine almamak için, topu genellikle Merkez Bankası’na atma yolunu seçer. Eskiden bu kadar göster göstere yapılmazdı, şimdi daha aleni ve pervasız biçimde, Merkez Bankası’na yüklenilmesine göz yumuluyor. Son günlerde Merkez Bankası’nın aldığı kararlar, bankaların büyük tepkisine neden oldu. Buna karşılık Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) da, durumdan kendine vazife çıkartıp, sanki Merkez Bankası’nın kararlarına karşı çıkıyormuş, bankaların yanındaymış gibi bir hava vermeye çalışıyor, “bize sormuyor” diye şikayet ediyor. Elbette bu kurumların arasında koordinasyon olması lazım ama Merkez Bankası makro ekonomi için, kendi deyimleriyle “istikrarı koruma” adına bir karar alıyorsa, bunun için BDDK’dan onay alması gerekmez... Bankalar alınan son kararlara olumsuz etkilenecekleri için karşı çıkıyorlar. Kendilerine “kredi vermiyorsunuz” diye yakınıldığını ama tam kredi vermeye başlamışken bu kez kredinin engellendiğinden yakınıyorlar. Bunun karlarını çok olumsuz etkileyeceğini, karlılıkların azalmasının ekonominin aleyhine olduğunu söylüyorlar. Kendi açılarından haklılar da... Ama Merkez Bankası yönetimi de haklı sayılır. Çünkü siyasi otorite ekonomiyi tümüyle küresel rüzgarlara bırakmış durumda. Bizim gibi gelişmekte olan ülkeler, hem de cari fazlası olan gelişmekte olan ülkeler ulusal ekonomilerini sıcak paradan korumak için önlem ararken, bizim ekonomi yönetimimiz sadece seyrediyor. G-20’de karar alınacak da, yeniden birlikte davranılacak da, tüm ülkeler gibi bizim ülkemiz de ulusal parasında ve cari açığındaki giderek hızla büyüyen sorunlarını çözecek... Olacak iş mi?
YILMAZ’I MUMLA ARAYACAĞIZ
İşte böylesine umarsız ve edilgen bir siyasi tavır karşısında Merkez Bankası da zevahiri kurtarmaya çalışıyor. Sıcak parayı elindeki imkanlarla nasıl sınırlayacağını, büyüyen cari açığa karşı ne yapabileceğini, dış talep dururken büyüyen iç talebe karşı ne önlem alabileceğini düşünüp, bazı kararları alıp uygulamaya sokuyor. Son olarak yine munzam karşılıkların artırılması, gecelik park eden yabancı sermayeyi daha uzun vadeye yaymak için yüksek gecelik faiz indirimi de, bu nedenle alınan önlemler... Bütün bunlar varolan sorunları çözer mi derseniz, bunun olamayacağını, hızla gelen sıcak paraya bu önlemlerin set vuramayacağını biliyor ama bence “bari sinyal olsun” diye, bu tür önlemleri almaya devam ediyor. Siz Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ın hala, “içtaleple ilgili, enflasyonla ilgili sorun yok” demesine bakmayın, açıkca söylemese de, bence Merkez Bankası yönetimi önümüzdeki dönem asıl konusu olan enflasyondaki başarısızlıktan korkuyor. Peki, Hükümetin yapmadıkları nedeniyle kur için ihracatçıların “günah keçisi” ilan ettiği, şimdi de bankaların “karımızı azaltıyor” diye suçladığı Merkez Bankası yönetiminin hiç mi suçu yok? Bence var. Her şeyden önce, bağımsız bir merkez bankası yönetiminin bence, saldırıları önlemek için işin gerçeğini, yani Hükümetin önlem almaması nedeniyle kredi talebini azaltmaya giriştiğini, çünkü bunun içtalebi çok körükleyip, enflasyonu olumsuz etkileyeceğini, bunun ekonomide istikrarsızlığa yol açacağını açık açık herkese, bu arada da bankalara anlatması lazım. Başkan Durmuş Yılmaz’ı bağımsızlık için fazla dik durmuyor diye eleştiriyoruz ama bir de Mayıs’tan sonra bu görev için adı geçen isimlere bakıyoruz da... Özellikle “faize karşı” makale bile yazmış yardımcı Başkan olursa, vay ülkenin, vay bankaların, vay halkın haline...