YIL sonu yaklaştıkça, piyasalarda, dövizden çıkıp bono alma telaşı da iyice arttı. Bankacılar, herkesin yüzde 12'lik 2004 yılı enflasyon hedefinin tutacağına şimdiden inandığını, bu nedenle faizler daha da düşmeden bono alma telaşına girdiğini söyledi. Bu telaşa, özellikle yeni mali dönemlerini başlatan, yabancıların da katıldığı görülüyor.
İşte bu nedenle, dolar fiyatı giderek düşmeye devam ediyor. Euro'daki değerlenme buna yardım ederken, dün hem Euro'da hem de dolarda bankalara satış için gelen çok oldu.
Botaş'ın geri ödemesi olmasına rağmen, yani yüksek döviz talebine rağmen dolar fiyatı düşmeye devam etti.
Bazı bankacılar dolar kurunun 1 milyon 420 bin liraya kadar geleceğini, hatta 1 milyon 400 bin liraya bile inebileceğini söylerken, ‘‘işte bu aşamalarda Merkez Bankası'nın müdahalesini beklemeye başlarız’’ diyor.
Yani; bankalar önümüzdeki günlerde dolar kurunda inişin devam etmesini, Merkez Bankası'nın bir aşamada müdahale ederek bu inişi durdurmasını bekliyorlar ve ‘‘Eğer Merkez Bankası müdahalesi gelmezse, bu gidiş doların 1400'ün de altına geleceğini gösteriyor’’ diyor.
‘‘Peki bu gidiş nereye kadar?’’ diye sorduğumuzda aldığımız yanıt ise, ‘‘2004 Mart sonuna kadar gider’’ oluyor. 2004'ün ilk aylarında enflasyondaki düşüş trendinin devam edeceğini kaydeden bankacılar, ‘‘yılın ilk aylarında bir-kaç faiz indirimi de gelebilir’’ görüşündeler. Yaz aylarında, bir önceki yılın yüksek oranları devreden çıkacağı için, enflasyonun yeniden artış trendine girebileceğini kaydederek, ‘‘Bu kez 2004 yaz ayları sorun olabilir’’ yorumunu yapıyorlar.
Dolardaki bu düşüşe karşılık, faizlerde de küçük indirim devam ediyor.
Bu arada Hazine'nin bugün yapacağı döviz kağıdı ihalesine bankaların yüklü tekliflerle gelmesi bekleniyor. Bankacılar bu ihalede 1 milyar dolar civarında bir satış beklerken, çok fazla satış yapılması halinde bile döviz fiyatlarının fazla etkilenmesini beklemiyorlar.
Son dönemde, ‘‘başka kár kapısı’’ görünmediği için bazı yerli ve yabancı bankaların ‘‘bonoda pozisyon alma’’ya başladıkları görülüyor. Yabancı fonlar için de kağıt alan bu bankaların, ‘‘2004 performansı için, iyi kár yazılacak 2003'ün baz alınmasının’’ baskısı altına girdikleri, bu nedenle pozisyon tutmaya başladığı görülüyor.
2004 FİNANSMAN PROGRAMI
Her yıl bu zamanlarda bankacıların ısrarla istedikleri, ‘‘Bir sonraki yılın Hazine finansman programının açıklanması’’ taleplerini de, bu yıl göremiyoruz. Kimsenin yayınlanan raporlara bakmaya gerek duymadığını, herkesin furya halinde döviz satıp kağıt aldığını kaydeden bir bankacı, ‘‘Örneğin; şu an tersinin olacağını bile bile, Kıbrıs seçimlerini Denktaş karşıtları kazanmış ve AB'ye girmişiz gibi davranılıyor’’ yorumunu yaptı.
Yeni yılda İmar Bankası için yüklü kağıt verileceğini, kamu bankaları, BDDK ve Merkez Bankası'na daha önce verilen nakit dışı kağıtların, Merkez Bankası kár etmeyeceği, Ziraat'ın çeşitli nedenlerle ihtiyacı artacağı için, nakde çevrileceğini biliyoruz. ÇTTH'daki kağıtların, önümüzdeki yıl yüklü ödeme yapılacağı için nakde çevrileceği ortada.
Hálá içborç stokunun yarısı döviz bazında ve yarısı da değişken faizli olduğu için, ‘‘Borçlanmanın faiz ve kura hassasiyeti had safhada’’ devam edecek. Yapılan hesaplara göre 2004 borçlarında çevirme oranının yüzde 90'ların üzerinde belirlenmesi büyük ihtimal.
8.5 milyar dolarlık ABD kredisinin de ‘‘laf olarak ortada kalması’’nın tercih edildiği görülüyor.
Ancak, bütün bu detaylarla ince ince uğraşan, bunları bir an önce bilmek isteyen bankacılardan, aralıkın yarısı gelmesine rağmen ‘‘Hadi açıklayın’’ diye bir talebin gelmediğini görüyoruz.
Herhalde, bankacılar artık gelecek yılın planlamasına filan da bakmıyor.
Ne olursa olsun, bu eğilimin normal olmadığı ortada. Aslında bankacılar da bunu kabul ediyor ama oluşan furyaya katılmaktan kendilerine alamıyorlar. Umarız sonumuz kötü olmaz...