Kur ve cari açık tartışması

FARKINDA mısınız, cari açık ve kura ilişkin tartışmalar birdenbire alevleniverdi.

Niye şimdi derseniz, bizce en büyük nedeni buradan kaynaklanan sorunların giderek büyümesi. Tabi, tekstil sektörüne ilişkin tartışmalar ve ardından, tahmin ettiğimiz gibi, yeni yeni sektör taleplerinin gündeme gelmesi de bu tartışmaları alevlendirdi.

Dün otomobilcileri kabul eden Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’e bu tartışmaları ve Başbakanın İzmir’de tekstil ihracatçılarına söylediği, "Merkez Bankası Başkanının değişmesiyle para politikasının da değişeceği" haberlerini sormuşlar. Tüzmen de kur konusunda bir şey söylemeyeceğini, 2.5-3 yıldır zaten aynı şeyleri söylediğini kaydetmiş.

Şimdi tekstilciler "KDV indiriminin yetmeyeceğini kurda düzeltme olması gerektiğini" söylüyorlar. Aslında bakanları gibi onlar da 2,5-3 yıldır bunları söylemeye devam ediyorlar.

Yani ihracatçıların kura bakış açıları hep aynı ve söyledikleri pek dikkate alınmıyor.

Ancak bir sorun olduğu da ortada ve akıllı uslu üzerinde durulup, değerlendirilmesi gerekiyor.

Dün CNN Türk’e konuşan Kemal Derviş, her zamanki "sermaye hareketleri kaygısı"nı açıkca dile getirdi. Milli gelirin yüzde 7’sine yaklaşan bir cari açığın sürdürülebilir olmadığını hatta tehlikeli olduğunu ve Türkiye’nin o noktaya geldiğini kaydeden Derviş, bunun yılda, bir o kadar sermaye girişi anlamına geldiğini kaydetti. Derviş, enflasyondan ve mali disiplinden kesin taviz verilmemesini istedi ancak "hafif rota değişikliği"ne ihtiyaç olduğunu da kaydetti.

Tabi aynı zamanda en azından Asya ülkeleri gibi, yılda yüzde 7 büyümek gerektiğini de kaydetti. Yani Derviş, biraz da "fazla zor olanı" istiyor gibi gözüktü bize.

Ancak kura ve sermaye hareketlerine ilişkin söylediklerine de dikkat etmek gerekiyor.

Sadece Derviş değil, dün tartışılan Dünya Bankası’nın Türkiye Raporu sayesinde de yine cari açık ve kur yoğun biçimde tartışıldı. Rapor zaten AB yolunda cari açık ve işsizliğe dikkat çeken bir rapor gibi gözüküyor, yanısıra eksik yapısal tedbirlere de vurgu yapıyor.

Ancak cari açık konusunda sert uyarı ünlü iktisatçı ve Avrupa Politikaları Çalışmaları Merkezi Başkanı Daniel Gros’dan gelmiş. Gros ekonominin gereğinden fazla ısındığını belirterek, "Koşular değiştiğinde krediler birden çekilecek. O zaman ekonominin yeniden düzenlenmesine ihtiyaç olabilir" demiş ve "cari açıkta tuzağa düşüyorsunuz" uyarısı yapmış.

EKONOMİ YÖNETİMİNİN BAKIŞI

İşin yanlış tarafı, ekonomi yöneticilerinin bu cari açık sorununa ilişkin verdiği yanıtlar. Sanki hiç bir sorun yokmuş gibi, "nasıl olsa finanse ediliyor" havasında verilen yanıtlar, cari açık konusunda önlem alınmayı engelleyen, sanki sorun yokmuş gibi göstermeye çalışan bir anlayışın ürünü. Dün Gros’un bu sözlerine Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakçı, "Petrolden kaynaklanıyor", Yardımcısı Cavit Dağdaş ise "Cari açık ihracatın azalmasından değil, ithalatın artmasından kaynaklanıyor, büyük ama sürdürülemeyeceğini söyleyemeyiz" diye yanıt vermişler. Bu savunmalarına ve bakış açılarına, bu kişileri yetiştiren eski DPT’li abileri, arkadaşları ne diyor acaba?

DPT’liler gerçekten ne düşünüyor bilmiyoruz ama piyasaların gün içindeki bu tartışmalara tepki vermediğini açıkca görebiliyoruz. Aslında asıl piyasaların tepki vermesi gereken dünkü gazetelere yansıyan, Başbakanın İzmir’deki tekstil ihracatçılarına söylediği, "Merkez Bankası Başkanı değişecek o zaman faiz politikası da değişir" yönündeki haberiydi.

Piyasaların buna tepki vermesi beklenirdi, hatta, "Buna tepki vermeyecek de neye verecek" denirdi ama piyasalar hiç tepki vermedi. Yabancı sermaye girişi devam etti ve "sıcak para narkozu" yine etkisini gösterdi, kıllarını kıpırdatmadılar.

İşin özeti şu ki; kur ve cari açık tartışmaları alevleniyor, daha da alevlenecek. Sektör talepleri birbiri ardına gelirken, Merkez Bankası Başkanı’nın neden değiştirileceği de ortaya çıktı. Bütün bunlar olurken ekonomi yönetimi ise basmakalıp gerekçelerle tartışmaları savuşturmaya çalışıyor. Sizce bu ne kadar gider? Narkozun etkisi ne zaman geçer?
Yazarın Tüm Yazıları