Kola ve şekerlemede haksız rekabet

SANAYİ ve Ticaret Bakanlığı yaklaşık 10 gün önce Başbakanlığa bir Şeker Yasası değişiklik taslağı gönderdi. Geçen hafta bu taslak Başbakanlık kanalıyla görüş alınmak üzere ilgili kuruluşlara gönderildi. Tasarıya önümüzdeki hafta son şeklinin verileceği söyleniyor.

Geçen hafta Referans Gazetesi’nde de yazdığımız gibi; bu taslak ile mısır nişastasından şeker şurubu (fruktoz) üreten ancak bunu kotasız yapan bazı işletmelerin legalleşmesinin, yani kota kapsamına alınmasının amaçlandığı anlaşılıyor.

Şeker Kurumu daha önce bu tür kotasız üretime ‘yasaya aykırı’ hükmü vermiş. Benzer üretim için başvuran işletmelerin taleplerini bu gerekçeyle geri çevirmiş. Bakanlığın taslağıyla, daha önce yasaya aykırı bulunan üretimi yapanlar başvuru yapıp, kota alabilecekler.

Fruktoz, yoğun olarak kola ve şekerleme üretiminde kullanılıyor. Kotasız üretim yapan iki sektörde de çalışan şirket, hem kola hem de şekerleme üretiminde, rakiplerine kıyasla çok daha ucuz üretim yapma imkanına kavuşacak. Yani tam bir ‘haksız rekabet’ hikayesi...

Fruktozda yaşananlar, ‘otuz iki kısım tekmili birden’ denecek türden.

İşin içinde Hükümetin en tepesindekilerin şirket ortaklığı var, bir kurumun bu üretime yasalara aykırı demesi, ancak bu kota dışı üretimin durdurulması için soruşturma yapacak, ceza verecek kurumun Hükümet kararıyla kadük kılınması var. Bu Hükümete yakın şirketin rakiplerinin, aynı tür üretim için başvurup, ‘yasaya aykırı’ gerekçesiyle izin verilmemesi var. Bakanlığın emrivaki yapanlara kota hakkı vererek, bu haksız rekabeti kurumsallaştırma niyeti var. Sadece bu şirket değil, partiye yakın olduğu söylenen bir şirketin daha kotasız üretim yapması, bu haktan onun da yararlanma imkanı var. Bunun dışında, batık bir banka patronunun belki özel tüyo alıp, yasal olarak kota hakkı bulunmadığını bile bile, 6-7 ay önce benzer üretim için tesis kurmaya çalışması, bu uyanıklığın neticesini yeni yasayla kota kazanarak alma ihtimali var.

YABANCI NEDEN GELSİN

Bununla da bitmiyor... Fruktoz üretimi, daha doğrusu şeker pancarı dışındaki şeker üretimi, toplam şeker üretiminin yüzde 10’u ile sınırlanıyor. Kota her yıl Bakanlar Kurulu’nca artırılıp yüzde 15 olarak uygulanıyor. Bunların sebebi 63 ilde şeker pancarı ekenlerin mağdur edilmemesi, siyasi olarak buna hiçbir Hükümetin izin vermemesi. Ancak yeni yasa ile bir yandan yeni kotalar alan şirketler ortaya çıkarken, mevcut kotalı fruktoz üreticilerini küstürmemek için ‘kuru madde’ bazına geçilerek, kotalı üretimin fiilen yüzde 25-30 oranında artırılması sözkonusu. Ya şeker pancarının yüzde 10 daha az üretilmesi gerekecek ya da fazla pancarı devlet alıp, çöpe atacak. Yani halkın cebinden çıkacak...

Bununla de bitmiyor. Hükümetin şeker pancarından şeker üreten kamu şeker fabrikalarını özelleştirme hedefi var. Eğer fruktoz üretimi artarsa, kotalarına göre bu fabrikaların satılabilecek olanları bile satılamayacak, özelleştirme şansı bile kalmayacak...

Yani başından sonuna, ‘kayırma ekonomisi dersi’ olabilecek, ibretlik bir siyaset hikayesi. ‘Kendi zenginini yaratma’ ya da ‘kendine yakınlara sermaye transferi yapma’ iddialarının somutluk kazandığı bir örnek.

Böyle bir ülke AB yolunda ilerleyen ülke olabilir mi? Böylesine bariz haksız rekabet kararı alabilen anlayış, Türkiye’yi AB’ye taşıyabilir mi?

Ekonomi büyüyor ama işsizlik artıyor. İşsizliğin azaltılması için yabancı sermayenin gelmesi şart. Şimdi böylesine kararların alındığı, haksız rekabetin uygulandığı bir ülkeye, ne kadar ‘bürokrasiyi temizledik’ deseniz de, yabancı sermaye gelip yatırım yapar mı? Bakanlık bürokratlarının, Şeker Kurulu yetkililerinin bile, ‘Rakip şirketleri, bu kararla, yasalara uydular diye cezalandırmış olacağız’ dedikleri ama bir şey yapamadıkları bir durum...

Şimdi bu kararı ‘çoğunluk iktidarının bir nimeti’ olarak mı göreceğiz?

Öğrendiğimiz kadarıyla Başbakanlıkta, tepkiler üzerine, taslakta değişiklik yapılacak ama ‘kıyak’ aynı kalacakmış. Niyet aynı olduğu sürece emin olun; değişiklik, işi iyice karıştırır.
Yazarın Tüm Yazıları