Kırılganlıklar belli, kızacağımıza düzeltelim

ULUSLARARASI rating kuruluşlarından Fitch, Türkiye’nin puanını “yatırım yapılabilir ülke” puanına yükseltirken, bir süredir üzerinde spekülasyon yapılan Moody’s’in puanı ise değişmedi.

Bu durum zaten beklenen bir durumdu ama Moody’s şirketi yetkililerinin, bu kez eskisinden çok daha detay biçimde neden artırıma gitmediklerini anlatmaya çalıştıklarına şahit olduk. Belli ki Moody’s üzerinde, Fitch’in verdiği puandan sonra “Neden siz de artırmıyor sunuz?” baskısı oluşmuş...

Bence hem Moody’s’in açıklamalarından hem de dün IMF sitesine konan Direktörler Kurulu’nun Türkiye değerlendirmesinden çıkaracağımız dersler var.

Bunu söylerken, bazı kırılganlıkların dış etkilerden kaynaklandığını, küresel kriz gibi dış etkenlerin Hükümetin inisiyatifi dışında olduğunu görmek lazım. Ancak ekonomideki kırılganlıkların azaltılması için Hükümete ve ekonomi yönetimine çok iş düştüğü de açık. Belki küresel krize bir şey yapamaz ama önümüzdeki dönem ekonomiyi etkileyecek bazı bölgesel siyasi gelişmeler hakkında Hükümetin hata yaptığı ve buradan kaynaklanan kırıganlıkları da unutmamak gerek.
Moody’s’in değerlendirmelerinde, çok açık olmasa da, bu hususlar da yeralıyor.

Türkiye’nin Avrupa’da, görünümünü pozitif verdikleri tek ülke olduğunu, ekonomide ciddi iyileşmeler sağlandığını kaydeden Kıdemli Analist Sarah Carlson, “Moody’s olarak ülkenin ekonomik gücü, kurumsal gücü, hükümetin finansal gücü ve ortaya çıkacak olaylara karşı hassasiyetine bakarak kredi notu verdiklerinin” altını çizdi. Carlson, “Ülkenin genel dinamikleri çok iyi. Ancak özellikle cari açık ve ödemeler dengesi sorunundan dolayı riskin yüksek olduğuna inanıyoruz. Jeopolitik ve siyasi riskleri hem yurt içindeki konulardan hem de çevredeki jeopolitik gerilimlerden dolayı orta düzeyde tutuyoruz. Ekonomik olay yaşanma riskini geçen yaz biraz artırdık. Bunun nedeni yurtdışındaki dengesizlikler” dedi.

Sorular üzerine sadece cari açığın değil, cari açığın finansmanının önemli olduğuna dikkat çeken Carlson, açığın yüzde 80-90’ını doğrudan yabancı sermaye yatırımı ile finanse eden ülke ile, bizim gibi açığı sıca para ile finanse eden ülkelerin farklı değerlendirildiğini hatırlattı.

IMF’İN YORUMLARI

Dün IMF sitesinde yayımlanan, 4. Madde değerlendirmesinin Direktörler kurulu raporunda ise Türkiye için bu yılki büyüme yüzde 3, gelecek yıl için yüzde 3.5 olarak tahmin edilmesi dikkat çekti.Türkiye ekonomisindeki daha yavaş ve dengeli büyümenin dengesizlikleri gidermeye yardımcı olduğu belirtilen açıklamada, bankacılık sektöründeki güçlü yapıya da dikkat çekildi.

IMF Direktörleri, dış belirsizliklerin görünümü bulanık hale getirmesi ve hala büyük orandaki dış finansman gereksinimlerinden dolayı, Türkiye’nin piyasa duyarlılıklarındaki değişimlere karşı hassas olmaya devam ettiği tespitine yer verirken, harcama reformları başta olmak üzere, arzu edilen faiz dışı fazla düzeyine erişmek için daha fazla çabaya ihtiyaç duyulduğunu belirttiler.

Birçok direktörün, güçlendirilmiş bir iletişim politikasıyla desteklenen, alışılagelmiş enflasyon hedeflemesi çerçevesi altında pozitif bir reel politikaya dönülmesinde yarar gördüğüne değinilen açıklamada, faiz dışı fazladaki önemli artışın ulusal tasarrufu artırabileceği, bunun da sermaye akışlarındaki çalkantılar ve yükseliş-çöküş döngülerine hassasiyeti azaltacağı değerlendirmesinde bulunuldu.

Herkesin mutabık kaldığı kırılganlıklar belli; kızacağımıza düzeltmemiz gerekiyor.
Yazarın Tüm Yazıları