Kayıtdışı ile mücadele sözle olmuyor

KURUMLAR vergisindeki indirimin ardından, kayıtdışı ile mücadele konusu da yeniden tartışmaya açıldı. Şimdiye kadar bu konuda o kadar söz söylendi ki...

Artık, her dönem verilen, ‘kayıtdışı ile mücadelede artık taviz vermeyeceğiz’ türündeki sözlerin, demeçlerin artık hiçbir geçerliliği olmadığını, baştan kabul etmemiz lazım.

Türkiye-AB Karma İstişare Komite Toplantıları için önceki gün Brüksel’de idik ve toplantıları katılan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’na, gazeteciler Ankara’daki bürolarından gelen talimat üzere, önce bu konudaki görüşlerini sordular. Olayı incelemediğini belirten Hisarcıklıoğlu’nun verdiği ilk tepki, indirimin olumlu olduğunu belirtip, ardından ‘Ama kayıtdışı ile de mücadele lazım’ sözleriydi. O zaman gazeteciler de buna karşılık yatırım indiriminin kaldırılacağını bilmiyorlardı...

Gerçekten da yapılan indirim olumlu ama bununla birlikte yapılması gerekenler var. Hatta daha da ileri gidip, ‘Eğer sadece kurumlar vergisi indirimleriyle yetinilirse, zaten bozuk olan vergi adaletinin, dar gelirliler aleyhine daha da bozulacağını’ bile rahatlıkla söyleyebiliriz.

O zaman asıl iş kayıtdışı ile gerçekten, ama bu kez samimiyetle mücadeleye kalıyor.

Elbette gelir vergisi dilimlerine giren gelir miktarlarının nasıl belirleneceği, bozulan adaleti bir miktar dengeleyip dengelemeyeceğini şimdilik bilemiyoruz. Ancak dolaylı-dolaysız vergi çarpıklığı ortada iken sadece bunun da yetmeyeceği, asıl olanın kayıtdışı ile mücadele edip, yüksek gelire rağmen vergi ödemeyen kesimlerin vergi vermelerini sağlamak, dolayısıyla da zaten vergi yükü ağır dar gelirli kesimin üzerindeki yükü hafifletmek olması gerektiği ortada.

Kurumlar vergisinin 10 puan düşürülmesiyle yabancı sermayenin Türkiye’ye gelişinin önündeki engeller sanki tümüyle temizlenmiş gibi demeçler izliyorum. Bu hiçbir zaman tek başına yeterli değil. Yabancı sermaye herşeyden önce eşitsizliğin önlenmesini istiyor. Yani kendi üretimini yapıp, normal vergisini öderken, rakibi olan bir yerli firmanın kayıtdışı üretim yapıp, hiçbir zaman vergi vermemesinin önüne geçilmesini yani eşit şartlarda rekabet istiyor. Bunun da yolu açık; kayıtdışı mutlaka önlenmek zorunda.

BU VERGİ İDARESİ YETMEZ

Yanısıra, kola üretiminde olduğu gibi, yasaların bazı yerli, ‘parti dostu firmalar’a farklı uygulanıp, yabancı sermayeli şirketlere farklı uygulanmasının önüne geçilmesini istiyor. Bunun için de siyasetin bu tür düzenlemelerden elini çekmesi, kuralları eşit uygulaması lazım. Aksi takdirde yabancı sermaye göz göre göre, bu haksızlıkların olduğu bir yere gelmez...

Hükümetin kayıtdışı ile mücadele konusunda bu kez samimi olup olmadığını hep birlikte izleyeceğiz. Devlet Bakanı Ali Babacan’ın söylediği gibi; bu vergi indirimlerinin sürmesi isteniyorsa, kayıtdışının önlenmesi şart. Aksi halde gelir kaybına tahammül olmadığı için kayıtdışı ile mücadele edilip vergi tabanı genişletilemezse, bu vergi indirimlerinin sürmeyeceğini hatta indirilen seviyeden yukarıya çıkarılmak zorunda kalınacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok.

Başbakan Tayyip Erdoğan, bundan sonra kayıtdışı ile mücadelede daha kararlı davranılacağını belirtirken, Vergi Konseyi Başkanı Mustafa Uysal ‘çok olumlu’ olarak nitelendirdiği bu indirimlerin ardından şimdi de kayıtdışı ekonomiye yönelik paket üzerinde çalışmaya başlayacaklarını söylemiş.

Bu sözleri de, eskiden söylenenler gibi, havada kalan sözler olarak görüyoruz. Başbakan ve Vergi Konseyi Başkanı, neden şimdiye kadar artık kayıtdışını önlemek için cidden harekete geçmediler, neden bu konu çok fazla gündemlerinde olmadı? Şimdi ‘Bunları söyleyelim millet korkup vergi verir’ diye mi düşünüyorlar?

Bu işte samimiyetin ilk ölçütü, vergi toplayacak İdareyi gerçekten bağımsız bir idare yapmaktı. Siyasi kaygılarla ‘oradan vergi alıp buradan almayalım’ anlayışını yıkmaları gerekiyordu. O zaman kimse bir şey söylemedi. Bu idare ve bu yönetim anlayışıyla vergi toplanamayacağını görmüyorlar mı? Kayıtdışı ile mücadele bu gidişle, yine sözde kalacak.
Yazarın Tüm Yazıları